bir insan aklını vicdani  duyarlılığını geliştirmekte kullandıktan  sonra, bilim insanı da değilse, geri kalan hayatında  kullanmasa da  olur. çünkü kalan işi zeka da halleder. gelişmiş bir zeka,  içgüdülerimizi destekler. zeka, içgüdüleri eyleme dönüştürme becerisidir  ve hazzın girintili çıkıntılı yollarında bize yol gösterir, onu  keşfetmemimizi sağlar.
vicdani duyarlılık geliştikten  sonra hayatı tamamen içgüdüsel yaşasak eminim ki daha çok  eğleneceğiz.  oysa işin içine akıl girince olacak olan şey planlı yaşamdır. içgüdü ile  hareket etmek ise belirsizlik demektir ve  bu durum bence akıllıca  hareket etmekten çok daha eğlencelidir. akıl, bir süre sonra sadece  yönetici sınıfa gerekiyor. bu yüzden her şeyde aklı kullanmaya,   düşünmeye hiç gerek yok. yani size lazım olduğu alan iş yaşamıdır. 8  saat aklınızı kullandıktan sonra hala daha onu kullanmaya devam etmek  mantıksızlıktır! ama u akıl kullanma becerisi ilkokuldan beri öğretilen bir kavramdır. ders dinleyen çocuk ile kendini derse veremeyen çocuk arasındaki bariz fark, ders dinleyen çocuğun aklını kullanmasıdır. o sürekli geleceğine yatırım yapar. ders dinleyemeyen çocuk ise içgüdülerinin peşinden gitmiş ve kendisine sıkıntı veren, katlanamadığı şeylere ilgi duymamaktadır. içgüdülerimizin engellenmesi ve bastırılması hadisesinin bir noktası da okulun kendisidir. akıl, toplumu köleleştirir.
aklın bir çok konuda beş para  etmediğini söyleyebilirim. akıl, sonuçları öngörebilir, içgüdü ise bunu   yapamaz akıl dediğimiz şey eninde sonunda  bizi aynı sokağa götürür.  içgüdüyle beraber gideceğiniz sokakların haddi  hesabı yoktur.
hayatınızın  devamı için akıllı bir şekilde hareket edeseniz eğer sigarayı  bırakmalısınız, düzenli bir hayata geçmelisiniz, daha çok kazanacağınız  işlerde çalışmalısınız, akşamları erken yatıp, sabahları erken kalkmalı,  spor yapmalı, paranızı boş yere harcamamalı, gece yarısı ıssız  sokaklardan eve dönmemeli, kavgaya karışmamalısınız. akıl, sizi  geleceğinizi garanti altına almanız konusunda sürekli uyarır. akıllıca  hareket ederek 100 yaşınızı görebilirsiniz. dostoyevski şöyle der;
"19. yüzyıl insanı baştan iradesiz olmalıdır, böyle olmak onun boynunun  borcudur; iş beceren iradeli adam aptal, dar kafalıdır. işte benim kırk  yıllık yaşamımda vardığım sonuç!... kırk yaşındayım artık; şaka değil,  kırk yıllık koca bir ömür yaşlılığın ta kendisi! kırkından fazla yaşamak  ayıptır, aşağılıktır, ahlaksızlıktır. kim yaşar kırkından fazla?...  isterseniz size ben açıklayayım: aptallar, namussuzlar yaşar kırkından  sonra"
siz 19. yy'lı 21 yapın. değişen bir şey olmadığını  fark edeceksiniz. bu cümlede anlatılmak istenen durum kısaca şudur;  "akıllıca hareket ettiğini sananlar aslında aptaldırlar. çünkü iradesini  başkasına teslim etmiştir."
40'dan sonra yaşamak  fazlasıyla anlamsız, ki kendisi bu lafı dediğinde 43 yaşındadır.  60'ınızdan sonra içgüdüleriniz ölmüştür, irademiz artık yok olmuştur ve  birilerine muhtaç bir hayat geçirmek zorundayızdır. bu şekilde yaşamak  ise bencilliktir. düşünsenize, siz aslında o yaşlarda doğal bir artıksınız.
neyse, konuya devam edeyim. akıl esasında ikiyüzlüdür.  hoşunuza giden kadına binbir türlü alavere çevirip onu elde etmenize  yarar. içgüdü ise bu konuda biraz öküzdür ve direkt ister. bu yönü ile  içgüdü bana göre kesin bir şekilde daha dürüsttür. akıl denilen nane  hile yapmaktan başka bir işe yaramaz. hatta çok hilekar, kurnaz, saman  altından su yürüten kişiler, akıllı olmakla övünürler. 
vicdani  duyarlılığınızı ise size öğretilen şekilde değil, sizin kendi  tecrübelerinize ve isteklerinize göre şekillendirmelisiniz. aklını  kullandığını söyleyen kişilerde bu duyarlılık hiçbir zaman gelişmemiştir  ve gelişmeyecektir. çünkü bu kişilerin tek bir içgüdüsü harekete  geçmiştir. o da para kazanmak. yani hayatta kalma güdüsü. akıllarını bu  güdü çevresinde kullanırlar ve çürütürler. işin doğrusu hepimiz zaten  öleceğiz.
akıllı kişilerin akıllıca hareket edip  hayatlarını garanti altına aldıktan sonra yaptıkları ilk iş içgüdülerine  göre davranmak olmuştur. parayı bulan kişiler daima eşlerini  değiştirmiştir. çünkü içgüdüleri bunu emreder. yani insanoğlu aslında  içgüdülerini bir süre için bastırıp akıllıca hareket eder. ama sonra  içgüdülerine yine esir düşür.
mantık güzel bir  şeydir. ama insanın düşünmeni gereksinimini karşılamaktan başka bir işe  yaramaz. oysa içgüdü yaşamanın ta kendisidir. isteklerini bastırmış  insanların yaşamı deli zırvasından başka bir şey değildir. ama bu yine  de yaşamdır. oysa insana gerçekten gerekli olan tek şey sonunun nereye  varacağını bilmediği delice istekleridir.
tüm bunların sonucunu size şöyle özetleyebilirim;
"her şeyi anlayan benim gibi bir adam, kendine nasıl saygı duyar!"
(kısmen dostoyevski'nin yeraltından notlar'ından istifade edilmiştir)
10 Ocak 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.

 
 
 
 Kayıtlar
Kayıtlar
 
 
 
 
 
 
 
 

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
7 yorum:
Peki zeka, içgüdüleri eyleme dönüştürme becerisiyse "bu kişilerin tek bir içgüdüsü harekete geçmiştir. o da para kazanmak. yani hayatta kalma güdüsü. akıllarını bu güdü çevresinde kullanırlar" cümlesi ne olacak? Biraz çelişmiş sanki?
Mimlendin:)
aslında yazarken benim de aklıma geldi. sonra aklıma "acaba tek bir güdümüz mü var" sorusu da geldi. daha sonra "acaba hep güdülerimizle mi yaşıyoruz, aklımızı zaten hiç kullanmıyor muyuz" da dedim. daha da sonra "hepsinin canı cehenneme yazıyı bitireyim" dedim.
şimdi tekrar düşününce güdüleri ayırmak gerekebiliceği geldi aklıma. yani insanın temel amacı mutlu olmak, hayatta kalmak değil sanırım. yani mutluluk daima bir hedeftir. ama arada sırada varırsın. ualştığınız noktanın yan ürünüdür. bu da zeka gerektirir. hayatta kalmak ise akıllıların becerebileceği bir iş sanırım. bunun için zekaya gerek yok.
veya hayatta kalmak bir güdü değil. tüm canlılarda olan ortak bir özellik. insanların farkı ise mutlu olmak için çabalaması sanırım.
Kafamız karışmış sanki :)
Bir bilimadamı konuşmasında "hayat amacımız mutlu olmak değil çiftleşmektir" demişti. Bu bağlamda mutlak hedefimiz mutluluktan ziyade zevktir. Modern filozoflardan Schopenhauer bunu ilk söyleyen kişi.
Ve zevk, mutluluğa göre daha komplike yapıdadır.
Hatta zevk ve huzur birleşirse mutluluk doğar.
Hayatta kalmak da bir güdü bence hatta tüm güdüler varlığımızı sürdürebilmemiz için birer itki.
Zeka; berrak bilinç, algı açıklığı veya öğrenebilme yetisiyle belirlenirken akıl topluma uygun ve hasar görmeden yaşamak temalı mantık yürütme işlemidir.
Evet muvaffakiyetli addedilen bir yaşam için zekaya gerek yok haklısın çünkü iş hayatında başarılı olmak toplum tarafından onaylanmak çıkarlarına uygun manipülasyon yapmak akıllı insanların işi.
Falan falan..
o bilim adamı saçmalamış. 24 saat sürekli çiftleşemezsin. çiftleşen varsa da bilemeyeceğim.
bilim adamları genelde saçmalar. amaç huzurdur. seks de bu huzuru ve mutluluğu sağlar. huzurlu ve mutlu bir yaşantının temeli ise iş çıkışı güzel bir yemek, güzel bir film kitap vs ile sevgilinin sıcak bedenidir.
gerisi önemli değil...
Bu biraz yüzeysel oldu.
Aşkın insan hayatının odak noktası olduğunu düşünerek çiftleşmeyle ilgili yorum yaptı. Amaç 7-24 faaliyettir demedi
aşkın insan hayatının odak noktası olduğunu düşünen kişiler, kusmuklar içinde bırakılması gereken kişilerdir.
Yorum Gönder