malum, hristiyanlara göre 2 kutsal kitap var. eski ve yeni ahit. bazı kesimler hristiyanların eski ahidi sallamadıkları söyler, ama cahillikten bilmiyorlar sanırım. 2-3 yıl önce bir kardinal, iyi bir yahudi olmadan iyi bir hristiyan olunamayacağını söylemişti. neyse, hristiyanların arasında görüş ayrılıkları olsa bile, yeni ahitte yazdığından dolayı isa'nın tekrar geleceğine inanıyorlar. yahudilerin de bir kısmı eski ahitte yazdığından dolayı bu inancı paylaşıyor. peki bu mesih kimdir?
"ben isa, inanlı topluluklarıyla ilgili olan bu tanıklığı sizlere iletsin diye meleğimi gönderdim. davut'un kökünden ve soyundan olan benim, parlak sabah yıldızı benim." vahiy 22:16
hristiyanlar bu kişinin isa olduğunu söylüyor. mesih gelmiş ve kendisini insanlık için feda edip göğe yükselmiştir. bu ilk geliştir. adem'in elmayı yemesinden doğan ilk günah meselesi böylece halledilmiştir. günahlar isa'nın sırtına yüklenmiştir. neyse, sonuçta isa'nın tanrının oğlu olduğu iddia edilse bile bir yahudidir. tevrata göre mesih, sam'ın soyundan, ibrahim oğlu ishak oğlu yakup oğlu yahuda oğlu(yusuf olmaması ilginç tabii) yesse oğlu davut'un evinden çıkacaktır.
"ama sen, ey beytlehem efrata, yahuda boyları arasında önemsiz olduğun halde, israil'i benim adıma yönetecek olan senden çıkacak. onun kökeni öncesizliğe, zamanın başlangıcına dayanır. bu yüzden onu doğuracak olan kadın doğurana dek rab israillileri düşmanlarına teslim edecek. sonra öbür soydaşları israillilere katılacak. o gelince, halkını rab'denden aldığı güçle tanrısı rab'bin görkemli adına yönetecek. halk güvenlik içinde yaşayacak. çünkü bütün dünya onun büyüklüğünü kabul edecek. halkına esenlik getirecek." tevrat mika 5
böylece gelen kişi, bir kısım hristiyanlara göre hem yahudilerin kurtarıcısı, hem de hristiyanların mesihi oluyor. yani isa'nın ikinci gelişi ile beraber yahudilerin hala gelmediği söylenen mesih kralı ile isa'nın ikinci kez gelişi aynı anda kotarılıyor. yahudilerin bir kurtarıcı beklemesinin nedeni de başlarına gelenler elbette. süleyman devrinden sonra hep eziyet çekmişler ve kendilerini ancak davut soyundan bir kişinin kurtaracağına inanmışlar. çünkü davut zamanı en mutlu oldukları, birliklerini sağladıkları zamandır. en sonunda kitaplarına kadar girer bu umut.
ama bu mesihin geliş şartları var elbette. betlehem'de doğacak(isa nasıralı ve bu yüzden ona inanmayanlar çoktur) ve yazdığım gibi davut soyundan olacak. diğerlerinden birisi de dünyanın her tarafına dağılmış yahudilerin kudüs'te toplanması. sırf bu yüzden, 1700'lerde ingiltere'ye yahudi kolonileri yerleşiyor. dünyanın her ülkesine dağılmış olan yahudiler kudüs'e toplandığında, isa, kudüs'e eşşeğe binmiş vaziyette inecek! ama bu eşeğe binme hadisesinde kafa karıştıran noktalar vardır. kudüs'e giren kişi soldan girerse deccal, sağdan girerse isa olacakmış. işte o mesih gelince israil krallığı kurulacaktır. çünkü gelen mesih, yani isa, davut'un soyundandır. yahudilerin davut oğlu kral mesih meselesi böylece halledilecek! bu mesih meselesi yüzünden bir çok yahudi, 1947'de israil'in kurulmasına bile karşı çıkmıştır. onlara göre mesih gelmeden devlet kurulamazdı.
"oysa bizim vatanımız göklerdedir. ve oradan kurtarıcı olan rab isa mesihi bekliyoruz." (fil. 3:20)
hristiyanlara göre mesih iki aşamada gelecek. ilk aşamada isa, tam yeryüzüne inmeden önce, kendisine inananlar topluluğu ile birlikte havada toplanacak. yani kilise göğe kaldırılacak. yüzyıllar önceki bir kehanette, şimdiki papanın seçilen son papa olacağı ve ölümünden sonra katolik kilisesi yıkılacağı belirtilir. tarih yaklaştı mı ne!
"bütün bunlar, rab isa ateş alevleri içinde güçlü melekleriyle gökten gelip göründüğü zaman olacak." (2.sel.1:8 vs.)
ikinci aşamada ise isa, havadan büyük bir görkemle, kilisesi ve meleklerin eşliğinde armageddon savaşı sırasında, görünür bir şekilde yeryüzüne inecektir. bu inişi herkes görecek elbet.
"mesih bir çoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban edildi. ikince kez, günah yüklenmek için değil, kurtuluş getirmek için kendisini bekleyenlere görünecektir." (ibr. 9:27).
ama isa'dan önce yeryüzüne deccal gelecekmiş.
"sonra on boynuzlu, yedi başlı bir canavarın denizden çıktığını gördüm. boynuzlarının üzerinde on taç vardı, başlarının üzerinde küfür niteliğinde adlar yazılıydı. gördüğüm canavar parsa benziyordu. ayakları ayı ayağı, ağzı aslan ağzı gibiydi. ejderha canavara kendi gücü ve tahtıyla birlikte büyük yetki verdi. canavarın başlarından biri ölümcül bir yara almışa benziyordu.
canavara, kurumlu sözler söyleyen, küfürler savuran bir ağız ve kırk iki ay süreyle kullanabileceği bir yetki verildi. tanrıya küfretmek, onun adına ve konutuna, yani gökte yaşayanlara küfretmek için ağzını açtı. kutsallarla savaşıp onları yenmesine izin verildi. canavar her oymak, her halk, her dil, her ulus üzerinde yetkili kılındı. yeryüzünde yaşayan ve dünya kurulalı beri boğazlanmış kuzunun yaşam kitabına adı yazılmamış olan herkes ona tapacak. kulağı olan işitsin! tutsak düşecek olan tutsak düşecek. kılıçla öldürülecek olan kılıçla öldürülecek. bu, kutsalların sabrını ve imanını gerektirir.
bundan sonra melek beni ruhun yönetiminde çöle götürdü. orada yedi başlı, on boynuzlu, üzeri küfür niteliğinde adlarla kaplı kırmızı bir canavarın üstüne oturmuş bir kadın gördüm. kadın, mor ve kırmızı giysilere bürünmüş, altınlar, değerli taşlar, incilerle süslenmişti. elinde iğrenç şeylerle, fuhşunun çirkeflikleriyle dolu altın bir kâse vardı. alnına şu gizemli ad yazılmıştı: büyük babil, dünya fahişelerinin ve iğrençliklerinin anası." yuhanna vahyi
islami kaynaklara göre deccal'in elinde musa'nın asası ve süleyman'ın mührü var. hristiyanlar ise kutsal kase'ye sahip olduğunu belirtirler. bir çakal ile çiftleşmiş büyük babil fahişesi, yani sümer ve babil'in en büyük tanrıçası inanna, iştar, asarte, afrodit ve lucifer adlarıyla bilinen kadının oğlu olan, bu bir gözü kör, kafasında 666 rakamı gizli bir kişidir deccal. bu çakal sanırım anubis oluyor. yani çakal başlı tanrı. bu durumda iş mısır'a uzanırsa eğer isis ile anubis'in çocuğuna biz deccam diyeceğiz. ama isis ile osiris'in oğlu horus var bak. üstelik horus'un da bir gözü kördür. deccal tanımına çok uyar ve süper bir aracı olduğu söylenir. daha da ileri gidersem eğer horus ve iştar marduk'un rakibidir. bu durumda marduk bizim tanrı oluyor yine.
neyse, süper bir eşekle dünyayı 40 gün içinde gezecekmiş. bu kısım sorun değil artık. kör göz de ayarlanır nasıl olsa. 666 ise dövme yapılır! ama önemli nokta şu, önce deccal gelecek, yeryüzüne hakim olacak, sonra isa gelip, mediggo ovasındaki son büyük savaşta deccal ile savaşacaktır. yani armagedon savaşı. yeryüzünde türeyen gog ve magoglara karşı, isa'ya inanan kişilerin tekrar dirilerek gerçekleşecek olan savaş. biraz ragnarok'u hatırlatmıyor değil hani.
"bin yıl dolunca, şeytan zindanından çözülecektir ve yerin dört köşesinde olan milletleri, gog ve magog'u, saptırmak ve onları cenk için bir araya toplamak üzere çıkaracaktır. onların sayısı denizin kumu gibidir." vahiy 20. bab 7-8
"üç kötü ruh, kralları armageddon denilen yere topladılar." vahiy 16:16
neyse sevgili okurlar, dediğim gibi, bu bir kısım inananın düşüncesidir. bir çok yahudi mesihin gelmesi ile artık uğraşmıyor ve buna inanmıyor ve hatta sallamıyor. israil'i sadece başları sıkışınca sığanacakları bir ülke olarak görüyorlar. hristiyanların büyük bir çoğunluğu ise bu yahudi mesihin geldiğini, insanlarla yeni bir antlaşma yaptığını ve ikinci gelişi ile beraber tüm dünyanın huzura kavuşacağını inanır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
2 yorum:
(1)
Merhaba yazınızı çok beğendim, islam kaynaklrında deccal hakkında şunlar da yazyor eklemek isterim..
Bir hadis’de “Deccal yeryüzünde 40 gün duracak, 1. günü 1 sene, 2. günü 1 ay, 3. günü bir hafta, diğer günleri de sizin normal günleriniz gibi olacaktır” buyurulmuştur. Bunun üzerine Peygamberimize “Bir sene gibi uzun olan o günde, bize bir günün namazı kafi gelir mi?” diye sorulmuş, Resulullah (S.A)’da “Hayır, siz o uzun günde, ondan önceki günlerinizdeki her namaz vakti kadar zamanı, takdir edin” cevabını vermiştir.
İbni Mace’den gelen bir rivayette de “Deccal’ın son günleri o kadar kısa olur ki, sizden biriniz Medine kapısından çıkıp, tepesine varıncaya kadar, akşam olacaktır” denilmiştir. Peygamberimize “Ya Resulullah, o kısa günlerde nasıl namaz kılacağız” şeklinde sorulduğunda da “O uzun günlerde takdir ettiğiniz gibi takdir edeceksiniz” cevabı alınmıştır. Deccalin yeryüzündeki süratinin nasıl olacağı da sorulmuş ve Peygamberimiz “Rüzgarın yöneltip sevkettiği yağmur (bulutu) gibidir” cevabını vermiştir.
Deccal’dan önce 3 yıl kıtlık görülecek, tırnaklı hiçbir hayvan kalmayıp helak olacaktır. Denildi ki “Ya Resulullah, o zaman insanlar nasıl yaşayacaklar?” Peygamberimiz de şöyle buyurdu: “Tekbir (Allahüekber), tesbih (Sübhanallah), tehlil (La ilahe illallah) ve tahmid (Elhamdülillah) iledir.” Yani, aynen Peygamber efendimiz devrindeki (fakirlik zamanında)dua etmeleri gibi…
Deccal semaya emrederek yağmur yağdırıyor, arza emrederek bitkiler çıkartıyor, kuru nehirlere emrederek onlarda sular akıttırıyor… Yağmura emrederek onu durduruyor, otlara emrediyor, kurutuyor, Rab dağıyla Tur dağına emrediyor ve onları tokuşturuyor… Rüzgara emrediyor, deniz fırtınasına emrediyor, onlar da bulut oluyorlar. Günde 3 defa denize giriyor, dibini bulamıyor… Deccal’ın bir eli diğerinden daha uzundur, bu uzun elini denizin en dibine daldırıyor (bu elden kasıt bir tür cihaz olailir)ve içindeki balıkları çıkartıyor… Kendisini yalanlayan bir kavmin arasına giriyor ve onların bütün hayvanlarını helak ediyor. O kavim tasdik edince de hemen semaya emrederek yağmur yağdırıyor, hayvanların sütlerini bollaştırıyor. İçinde hazine olan yerlere giriyor, “Hazinenizi çıkarın” dediğinde, balarılarının beylerini takibetmesi gibi hazineler ona tabi oluyorlar…
islami kaynaklar bana tutarsız ve saçma geliyor. üstelik isa, mesih, mehdi, 12. imam falan karıştırılmış gibi. o yüzden yazma gereği duymadım. zaten gelip gidecek kimse yok, lotr hikayelerinin ilkçağ versiyonları bunlar bence..
Yorum Gönder