heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

4 Mart 2008 Salı

ikinci dünya savaşında türkiye


ikinci dünya savaşında türkiye nin durumunu iki bölümde incelemek gerekmektedir. birinci bölümde almanlar her tarafı işgal etmiş ve güçlü görünüyorlardır. ismet paşa almanlara yaranmak için başbakanlarını faşistlerden atamış(refik saydam, şükrü saraçoğlu) ve onlarla gizli ticaret antlaşmaları yapmıştır. bunun yanında 2 alman savaş gemisine boğazları açmıştır. 1942 de biten türk-sovyet dostluk anlaşmasını almanlara şirin gözükmek için yenilememiştir.

ikinci bölümde ise almanların yavaş yavaş yenilmeye başlaması ile taraf değiştirmiş ve bu sefer müttefiklerin tarafına geçmiştir. almanlar yenilince büyük bir yüzsüzlükle sovyetlerle anlaşmayı yenilemeyi istemiş ama stalin in kızgınlığı üzerine bu gerçekleşmemiş ve stalin boğazlarda üs ve kars-ardahan ı istemiştir. zaten yalta konferasında müttefikler, "türkiye almanya ya yardım etti" diye cezandırılmasına karar vermişler ve ülkeyi sovyet kontrolü altında olan doğu ve ingiliz-fransız-amerikan kontrolünde olan batı olarak ikiye bölmüşlerdi bile. hatta "siz almanlara karşı savaşmadınız, nerenizden uyduruyorsunuz oniki adaları" gibi sözleri ile bol bol aşağılamışlardır.

bunun yanında zaten bilinir ama yine yazayım; romanya, sovyet kontrolüne bırakılırken, yunanistan ingiliz kontrolüne bırakılmıştır. bunun gibi şeyler işte. ancak sovyet-amerikan inatlaşması ve soğuk savaşın başlaması ile durum birden değişmiş ve 1946 martında winston churchill in fulton konuşmasında "avrupa kıtasına, baltık denizindeki stettin den adriyatik teki trieste ye kadar bir demirperde çekilmistir." sözleriyle türkiyenin önemi artmıştır. akabinde ülkeye gelen missouri zırhlısı ile türk-amerikan ilişkileri başlamıştır. savaşın bitmesinden sonra avrupaya yapılan marshall yardımı baştan türkiyeye verilmemiş ancak değişen koşullar dolayısıyla yardım yapılmıştır.

sonuçta alman tipi ordu yapılanmasından amerikan tipi ordu yapılanmasına kadar herşey değişmiştir. kore savaşı ile iyice pekişen türk-amerikan dostluğu, tüketim malları üretimine başlayan türk sanayisi sayesinde iyice amerikan güdümüne girmiş ve günümüze kadar gelinmiştir.

3 Mart 2008 Pazartesi

harut ile marut

rivayete göre harut ile marut, insanların 'nasıl günah işlediğini ve tanrıya karşı geldiğini' bir türlü anlayamazlar. tanrı onlara "siz insan olsanız onlardan daha feci hareketler yaparsınız" der. harut ile marut ikna olmaz ve tanrı onları insan yapacağını ama günah işlerlerse bir daha melek yapmayacağını söyler. neyse, ikisi babil'e iner. içki içilen bir yere giderler. yanlarına bir kadın gelir ve tanrıyı inkar ederlerse onlarla yatacağını söyler. ikisi de kabul etmez. bunun üzerine kadın bunlara içki ikram eder. içtikçe sarhoş olan iki melek önce kadınla yatarlar. sonra ikisi de tanrıyı inkar eder.

ayılınca ne yaptıklarını anlarlar. tanrıdan af dilerler, ama boşadır. tanrı onlara cezalarını dünyada mı yoksa ahirette mi çekmek istediklerini sorar. ikiside dünyada cezalarını tamamlamak istediğini söylerler. tanrı da onları insan ayağının ulaşamadığı bir yerde ayaklarından asarak başaşağı sallandırır. meleklerini günaha sokan kadının adı zöhre'dir ve onu gökyüzüne yıldız yapar. bu yıldız venüs'tür. yani inanna, yani afrodit, yani iştar, astarte ve hatta lucifer.

harut ile marut oldukları yerde boş durmazlar elbette. yanlarına gelen herkese büyü öğretirler. dünyada büyücülüğün bunların yüzünden başladığı rivayet edilir.

harut ile marut'un hikayesine dair kur an'da geçen ayet şöyledir;

"ve onlar, süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. onlar, insanlara sihri ve babil deki iki meleğe harut'a ve marut'a indirileni öğretiyorlardı. oysa o ikisi: "biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme" demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. oysa onunla allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiçbir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi." bakara - 42. ayet.

bu ayet babil adının geçtiği tek ayettir.
Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.