heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

25 Eylül 2012 Salı

neşet ertaş



hey gidi koca ozan, yiğit insan, ne söylesem boş. gülerek karşılasınlar onu..

"ne yemek, ne içmek, ne tadım kaldı
garip bülbül gibi feryadım kaldı
alamadım eyvah muradım kaldı
ben gidip ellere kalan dünyada"

20 Eylül 2012 Perşembe

hayatım olmuş işler güçler - 2

bugün yine yürüyerek eve gidiyorum ve belediye temizlik işçisi bir herif, yanında karısı ile yürüyor. kadın öyle bir sinirli ki pes doğrusu. "senden de bir bok olmaz, anam haklıymış" deyip duruyor ve herif "sus be kadın" diye sessizce konuşuyor. yüzlerine bakamadım ayıp olmasın diye, sessizce yürümeye devam ettim.

sonra bu ramazanda şahit oldum. mesai bitmiş, kırmızı ışıkta durmuşum. herif elinde bıçakla gidiyor, çok sinirli ve "hepinizin amına koyucam, benim karımı siktiniz ha, hepinizin amına koyucam" diye diye, saçı başı dağılmış, cinnet bir halde yürüyor. olayın sonunu bilmiyorum..

eskiden alt katımdan ses eksik olmazdı. herif karısını sürekli dövüyor, ama kadın manyaktı sanırım. o da gidip çocuğunu dövüyor. alt kat ses ve dayak cümbüşü içinde, deli bir hali var. hem kadın harbiden manyaktı. beni yolda durdurup bağırıp çağırırdı. sesimi çıkarmadan dinliyordum kadını ve yoluma devam ediyordum. bir keresinde benim kapı çaldı, açtım. bi baktım o kadın. nasıl bağırıyor bana, meğer benim lavabonun suyu alta akıyormuş. binayı dandik yapmışlar işte. mahvetti beni. indi aşağıya, on dakika geçmedi kapı yine çaldı. kocası bu sefer. özür diledi. dayak yerken mi delirdi yoksa zaten deli miydi, bilemeyeceğim.

o evin sahibi de almanya'da yaşıyor. kirayı babasına veriyorum. sonra öğrendim ki ev sahibini almanya'da içeri atmışlar. bir süre sonra herifin uyuşturucu kaçakçısı olduğu söylendi. lan dedim, evi polis molis basar sabaha karşı, cık cık..

o değil de, bugün traş olmaya gittim berbere, herifin dediğine göre yaşadığım yerde iki canlı bomba varmış. kara çarşaf ile dolaşıyorlarmış. öylesini görürsen ayaklarına bak, erkek ayakkabısı giyiyorsa kaç dedi. vay a q.

dün sabah işe gitmek için arabanın başına geldim, bi baktım ön tampon düşmüş. sakinim hala, dikkatle inceleyince gördüm ki çıkmışlar tampona, zıplaya zıplaya kırmışlar. ayak izleri hala tamponun üzerinde. inceledim, ateş soğuktu. çoktan uzaklaşmışlar. arabayı park ettiğim yerde geceleri sürekli başka başka kız ve erkekler gizli gizli konuşuyor. öpme falan yok. ama samimiyet diz boyu, sarılmalar, koklaşmalar gırla. onlar mı yaptı acep, çünkü sürekli basıyorum çiftleri.

"sonuçta varoluşun neden olduğu en büyük yorgunluk belki de insanın yirmi yıl, kırk yıl boyunca, hatta daha bile uzun süre, aklı başında kalmak için harcadığı o olağanüstü çabadır, basitçe, derinden kendi, yani tiksindirici, dehşetengiz, saçma olmamak uğruna. baştan veri olarak elimize tutuşturulan şu aksak ikinci sınıf insanı, sabahtan akşama kadar hep küçük bir evrensel ideal, birinci sınıf bir insan olarak sunmak zorunda kalmamız ne de büyük bir kabus." gecenin sonuna yolculuk - celine

(daha yazardım ama yerim dar!)


14 Eylül 2012 Cuma

minyatür

murat palta'nın kült filmlerden uyarlanmış minyatür çalışmalarını hemen herkes duymuştur. olsun, sonuçta hepsi çok güzel ve harika olmuş. onun iznine gerek var mı bilmiyorum, ama google'dan arama yapınca bir dünya çıktı. neyse işte, bu çok şık çalışmaları paylaşayım sizinle..

ayrıca; maalesef duvarlardaki o yazıları okuyamadım. okuyan varsa bi zahmet yazıversin yorumlara, ekleyeyim.


sahne alien'dan. ilk film, herifin içindeki yaratık şimdi çıkacak. bu arada mekan uzay gemisi ve bizim süper kahramanımız olan ellen ripley muhteşem görünüyor.


the shining. jack amcamız hamamın önünde baltası ve kapıyı parçalamaya çalışıyor. danny bisikleti ile dolaşıyor ve tunik giymiş hayalet kızları görüyor. jack'in karısı ise filme nazaran çok sakin. bu arada, hamam hoş olmuş. kurnası, duvarları vs hepsi güzel.


kill bill vol. 1 ve bizim black mamba elindeki kılıçla herkes doğramış. o ren'e sıra gelmiş. sarı kıyafeti güzel. sol taraftaki kadın cesedi ise o ren'in özel koruması.


bizim küçük alex'in yaptığı işler ne hoş işlerdir öyle. kitapta bildiğin çocuktur, ama filmde büyütmüşlerdir yaşını. burada da o dilenciyi dövdükleri sahne var. güzel gitmiş..


pulp fiction. daha ilk sahne. eleman elinde tabancasıyla dolabın içinde ve birazdan çıkıp ateş yağdıracak. sonuç: sıfır ölü. şu an incilden sözler dökülür siyahın dudaklarından. beyazın elindeki çantada ise patronları wallace'ın ruhu saklı..


bu dünya benim arkadaş. scarface'in meşhur sahnesi. pacino'nun elinde makinalı ve tarıyor etrafı. ortadaki kadın ve sırtındaki dünya güzel.


arnold ata atlamış, önünde küçük connor. ikinci filmden bir sahne. arkadaki atlı araba ise civa adamımız var. yalnız t-800 harbiden o ata binse o at çöker, imkanı yok taşıyamaz. kıyafetleri güzel çizmiş..


ortadaki siyahlı bizim vader. elindeki gül, başındaki kavuk süper. çevresinde klon savaşçıları var. sağ arkadaysa chewbacca, han solo ve leia mevcut. bizim luke önde, ışın kılıcı omzunda. usta yoda'yı yemiş bitirmiş sanatçı. müthiş güzel çizmiş. obi van ise ayrıntısı. ha, death star'ı da unutmamak lazım. sidius eksik mi ne? varsın eksik kalsın..

12 Eylül 2012 Çarşamba

valkyrie

hemen her mitte olduğu gibi iskandinav kozmogonisinde de dünya kaostan doğmuştur. odin ve kardeşleri tarafından da örgütlenmiştir. tanrılar, evlerini dünyanın merkezine koymuşlardı. dünyanın çevresinde ise kaos güçleri egemendi ve merkez ile kaosun ortasında insanlar bulunuyordu. dünyanın düzeni hassas bir haldeydi ve tanrılar ile insanlar bu düzenin devamı için savaşıyorlardı. ama elbet bu düzenin de bir sonu vardır ve tanrılar ile insanlar ragnarok'da müthiş bir savaş sonucunda devlerle savaşacaklar ve evrensel bir yenilenme olacaktır.

valkyrie'ler ise savaşlarda ölenleri odin'in krallığına (valhalla) taşıyan ve ona hizmet eden bakirelerdir. çifte boynuzlı başlıkları ve parlak zırhları ile gelirler ve valhallaya götürecekleri savaşçıları öldürürler. seçtikleri savaşçıları düşman değil, valkyrie'ler öldürmektedir. böylece savaşçıların raknaroka kadar sürecek olan zevk sefaları başlayacaktır.

valkyrie'lerden bahsettikten sonra die walküre'den bahsetmemek olmaz. tam bir wagner hayranı olan hitler'in bu operayı askerlerine bol bol dinlettiği bilinir. wagner'in antisemitist olduğu da bilinir. ama wagner'in 1848 devriminde devrimcilere el bombası imal etmekten ve gözcülük yapmaktan hapis yatmışlığı da vardır. işin ilginci siyonizmin kurucusu teodor herlz tam bir wagner hayranıdır. geceleri onu dinlemediğinde sağlıklı düşünemediğini söylemiştir. bu parçası da tam gazdır aslında. ver coşkuyu, saldırsın ss birlikleri, yapsınlar katliamı. neyse, bu arada wagner,  nietzsche'nin bir zamanlar kankası olmuştur. sonra araları bozulur. çünkü nietzsche, wagner'in karısına aşıktır(cosima wagner). ilk başlarda wagner'in müziği ile kendinden geçen, ona büyük övgülerde bulunan nietzsche, cosima'dan red cevabı alınca tam tersi yönde yazıyor kaleme almıştır. neyse, verelim coşkuyu..

(apocalypse now)

10 Eylül 2012 Pazartesi

mustafa sandal sana, kafaaam girsin

ulan herifin sesi şusu busu yok, tv'de bitlis'te beş minaresine biraz takıldım, oyunculuk da yok. ulan bir reklam çekmiş. o ne be. hay sizin yazdığınız reklam metnini, oynayanlarınızı, yönetmeninizi, sizi yayınlayan kanallarınızı, sayın işvereniniz o telefon şirketini, topunuzu birden new york'daki en iri siyahların hepsi birden becersin. o ne lan öyle, allah belanızı versin, iki cihanda yüzünüz gülmesin. karını oynatmışsın, demek senin sikimsonik bir telefonun olsa karın sana vermeyecekti ha, hay allah senin belanı versin. aldığın paralar götüne bozuk paralar şeklinde girsin. töbe ya, ulan bu kadar boktan bir reklam filmine maruz kalmak ne kötü. tüm sinirlerim zıpladı bir anda. seni dinleyen, destekleyen, sporsor olan ne varsa işte, yeni yapılan boğaz köprüsü girsin hepsine. dur daha küfredeceğim. bi siktirin gidin lan, ulan bok böcekleri bile olmaz sizden. ot musunuz, bok musunuz, ne göt insanlarsınız siz lan..

9 Eylül 2012 Pazar

yedinci gün


peheyy, ihsan oktay anar, yani moğol görünüşlü barbar yine müthiş bir roman kaleme almış. ellerine sağlık. kendisini, artık benimle konuşmayan bir kişiden öğrenmiştim. iki yıl önceydi ve üç dört ay içinde beş kitabını da bitirdim. allah bana onu tavsiye denden razı olsun. puslu kıtalar atlası ile başlamıştı, umarım daha düzinelerce roman yazar.. okumadıysanız şiddetle tavsiye ediyorum. yoksa elime falaka alıp hepinizi döverim..

"artık yoruldum ve yarın dinleneceğim, siz de öyle yapın."

ihsan sait'in son sözleri.

(kitaptan bahsetmeyeyim, anlatım ve kurgu yine mükemmel diyeyim)

4 Eylül 2012 Salı

var kalış ve oluştur evlat


bir ara atmışım makinaya çamaşırları, yıkayıp duruyor elektrik tüketerek. fıldır fıldır dönerken, birden bire bana seslendi;

"var kalış, var oluş değildir evlat!"

"ne evladı lan" dedim makinaya dönerek, altı üstü beş yaşında ve altı ile çarpsam yine de benim yaşıma gelemez. terbiyesiz sanayi mamülü.

sonra demez mi "ama benim kadar çamaşır yıkamadın. haftada iki saatten beş yılda, toplam yirmi gün çalıştım ben. saçımı süpürge ettim senin için, vır vır da dır dır... amacım bu benim, yıkarım!"

be hey koca dünya, ne günlere kaldık. ne demiş birisi, "düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü söyleyememek değil, hiç düşünmememiş olmaktır." bir metreküplük makina benimle kafa bulmaya çabalıyor, işe bak. sigaramın dumanından çekerken derin derin "ama intihar bir kaçış değil, reddediştir" lafı dökülüverdi ağızcığımdan, dumanıyla birlikte, üfüre üfüre. "varolmak mı istiyorsun? sahtekarrr, sen aslında görevini 

reddediyorsun. bilmezmisin ki hayatta en büyük tembellik, insanın istediği şeyi yapmasıdır. hah ha, seni değiştirmem lazım. ama param yok aq."

"at beni, hadi geri dönüşmek istiyorum hemen, benden bilgisayar yapsınlar, sayıları sayayım" demez mi zındık makina, yaptığı işten tiksiniyormuş. haftada iki saat çalışmaktan tiksiniyormuş. bak sen kahrolasıca makinaya. diyor ki, "varoluşuma giden yol bulantıdan, tiksintiden geçiyor. insan için özgürlük tam ve mutlaksa eğer ve insan özgür olmaya mahkumsa, çekip gidiyorum."

"nah gidersin" dedim biricik köleme, "sen makinasın, dediklerin insan için geçerli." sigaramdan biraz daha duman çekerken elimdeki şişeyi bir köşeye bırakmaya karar verdiğimde bu sefer köşe diklenmeye başladı. ev üstüme üstüme geliyordu, sanırım beni öldürmeye karar vermişlerdi.

cep telefonum da isyana katılınca, en sadık kullarıma, yani giyisilerime bürünerek ve yerde sürünerek pencereden dışarı çıktım. önce makinayı parçalamaya karar verdim. ama onun yerine buzdolabını parçalamak daha eğlenceli geldi gözüme. onun gaz yollarını kesip, kapısını eline vermek çok güzel bir orgazmdı.  

artık zafer kazanmıştım. "çek git lan" dedim makinaya. bağırınca ona, durdu birden bire. tamirciye götürmeye karar verdim. kahpee, beni sömürtmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu.

durdum, baktım tüm odaya, köşesine ve bucağına. "sen köşe, varsın. makina, varsın. dolap, sanırım artık yoksun. cep telefonu, şu an için varsın. evrende anca yer kaplarsınız. siz fabrikasyon ürünleri, tek çeşitler, modelleriniz bile sahtekarlık. hastalıklarınız benzer, aynı şeyleri tüketen iblisler sizi. bense kapladığım yerde var olurum. var olmam için kendini yeniden yarattım. hastane değil, ev yapımıyım ben, aşısızdır kollarım, vicdansızdı hocalarım, cahildi bakıcılarım. siz var kalın, sonsuza kadar, hahaha.."

2 Eylül 2012 Pazar

taraf gazetesi arka sayfa soruları

taraf gazetesinin arka sayfasındaki anket sorularını bilirsiniz. hep ünlüler yanıtlıyor. "ulan" dedim, benim neyim eksik! bu cevaplar da benden.. cevaplamak isteyen herkes cevaplasın. valla bak..


1-)En sevdiğiniz kelime? 


merhaba

2-)Nefret ettiğiniz kelime? 


salak

3-)Ne sizi heyecanlandırır? 


esmer güzeli bir kadın ve ummadığım kadar güzel çıkan bir roman.

4-)Heyecanınızı ne öldürür? 


mesai.

5-)En sevdiğiniz ses nedir? 


thom yorke'un sesi.

6-)Nefret ettiğiniz ses? 


kadın dırdırı ve neden sorusu.

7-)Hangi mesleği yapmak istemezsiniz? 


öğretmenlik.

8-)Hangi doğal yeteneğe sahip olmak isterdiniz? 


herhangi bir müzik aletini çalabilme yeteneğine sahip olmak isterdim.

9-)Kendiniz olmasaydınız kim olurdunuz? 


amazonda yerli.

10-)Nerede yaşamak isterdiniz? 


amsterdam ve barcelona'da.

11-)En önemli kusurunuz nedir? 


her türllü sanata dair yeteneksizliğim.

12-)Size en fazla keyif veren kötü huyunuz hangisi? 


sigara.

13-)Kahramanınız kim? 


örümcek adam (spiderman değil).

14-)En çok kullandığınız küfür? 


siktir..

15-)Şu anki ruh haliniz nasıl? 


idare eder.

16-)Hayat felsefenizi hangi slogan özetler? 


dünya sikime minare götüme.

17-)Mutluluk rüyanız nedir? 


vasıtasız uçmak.

18-)Sizce mutsuzluğun tanımı? 


baş ağrısı.

19-)Nasıl ölmek isterdiniz? 


mümkünse sessizce ve uykuda.

20-)Öldüğünüzde cennete giderseniz Tanrı’nın kapıda size ne söylemesini istersiniz? 


bakma öyle, geç hadi geç..
Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.