var kalış ve oluştur evlat
bir ara atmışım makinaya çamaşırları, yıkayıp duruyor elektrik tüketerek. fıldır fıldır dönerken, birden bire bana seslendi;
"var kalış, var oluş değildir evlat!"
"ne evladı lan" dedim makinaya dönerek, altı üstü beş yaşında ve altı ile çarpsam yine de benim yaşıma gelemez. terbiyesiz sanayi mamülü.
sonra demez mi "ama benim kadar çamaşır yıkamadın. haftada iki saatten beş yılda, toplam yirmi gün çalıştım ben. saçımı süpürge ettim senin için, vır vır da dır dır... amacım bu benim, yıkarım!"
be hey koca dünya, ne günlere kaldık. ne demiş birisi, "düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü söyleyememek değil, hiç düşünmememiş olmaktır." bir metreküplük makina benimle kafa bulmaya çabalıyor, işe bak. sigaramın dumanından çekerken derin derin "ama intihar bir kaçış değil, reddediştir" lafı dökülüverdi ağızcığımdan, dumanıyla birlikte, üfüre üfüre. "varolmak mı istiyorsun? sahtekarrr, sen aslında görevini
reddediyorsun. bilmezmisin ki hayatta en büyük tembellik, insanın istediği şeyi yapmasıdır. hah ha, seni değiştirmem lazım. ama param yok aq."
"at beni, hadi geri dönüşmek istiyorum hemen, benden bilgisayar yapsınlar, sayıları sayayım" demez mi zındık makina, yaptığı işten tiksiniyormuş. haftada iki saat çalışmaktan tiksiniyormuş. bak sen kahrolasıca makinaya. diyor ki, "varoluşuma giden yol bulantıdan, tiksintiden geçiyor. insan için özgürlük tam ve mutlaksa eğer ve insan özgür olmaya mahkumsa, çekip gidiyorum."
"nah gidersin" dedim biricik köleme, "sen makinasın, dediklerin insan için geçerli." sigaramdan biraz daha duman çekerken elimdeki şişeyi bir köşeye bırakmaya karar verdiğimde bu sefer köşe diklenmeye başladı. ev üstüme üstüme geliyordu, sanırım beni öldürmeye karar vermişlerdi.
cep telefonum da isyana katılınca, en sadık kullarıma, yani giyisilerime bürünerek ve yerde sürünerek pencereden dışarı çıktım. önce makinayı parçalamaya karar verdim. ama onun yerine buzdolabını parçalamak daha eğlenceli geldi gözüme. onun gaz yollarını kesip, kapısını eline vermek çok güzel bir orgazmdı.
artık zafer kazanmıştım. "çek git lan" dedim makinaya. bağırınca ona, durdu birden bire. tamirciye götürmeye karar verdim. kahpee, beni sömürtmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu.
durdum, baktım tüm odaya, köşesine ve bucağına. "sen köşe, varsın. makina, varsın. dolap, sanırım artık yoksun. cep telefonu, şu an için varsın. evrende anca yer kaplarsınız. siz fabrikasyon ürünleri, tek çeşitler, modelleriniz bile sahtekarlık. hastalıklarınız benzer, aynı şeyleri tüketen iblisler sizi. bense kapladığım yerde var olurum. var olmam için kendini yeniden yarattım. hastane değil, ev yapımıyım ben, aşısızdır kollarım, vicdansızdı hocalarım, cahildi bakıcılarım. siz var kalın, sonsuza kadar, hahaha.."
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
4 yorum:
kurtulmalı bu gibi makinelerden :)
makinelerle muhatap olmamak lazım, sapıtıyorlar hemen :)
eski yazı dil mi bu?
evet, bayaa eski. yayınladıktan bir kaç gün sonra silmiştim. hatırlaman güzel eski takipçim :)
Yorum Gönder