lars, doğumunda annesi ölen, babasıyla büyüyen, oldukça içine kapanık, kendi yaşıtlarındaki bir kadına dokunamayan, ev, iş, pazarları da kilise üçgeninde yaşayan bir kişidir. öyle ki, ağbisine bile yemek yemeye gitmekten imtina etmektedir. bir gün ağbisinin kapısını çalar. internetten tanıştığı kız arkadaşı brezilya'dan gelmiştir. ağbisi ve yengesi bianca'yı gördüğünde oldukça şaşırırlar. bianca bir şişme bebektir.
filmimiz böylece başlar ve amerika'nın kuzeyindeki bir kasabada geçer hikaye. lars'ın sağlığına tekrar kavuşması için, tüm kasaba, hiç bozuntuya vermeden bianca'yı sahiplenir. ortaya oldukça etkileyici ve inanılmaz güzellikte bir film çıkar. şahsen dün gece film bitince tekrar oynatıp izledim. tekrar aynı etkiyi gösterdi. yer yer güldürdü, gülümsetti, duygulandırdı. çarpıldım resmen lan..
2 yorum:
çok güzel filmdi. psikiyatrist rolünde Patricia Clarkson'ın bilgeliğine de yine hayran olmuştum.
koşulsuz sevgi ve saygıya dair güzel mesajlar veriyor. Ryan Gosling için önemli bir karakter oyunculuğu deneyimi.
ryan gosling çok iyi oynamasa bile inandırıcıydı sonuçta. o değil aslında mesele, dünyada öyle bir kasaba yok..
Yorum Gönder