12 Şubat 2010 Cuma
evlilik
malum, evlilik dini, resmi ve devrim olarak üzere üç çeşit nikahla gerçekleşir. çiftlerin nikah olmadan beraber yaşaması bu ülke sınırları içinde hala daha pek mümkün değil. anlatacağım olay da bu değil zaten. ön bilgiydi bu.
yaygın bir inanışa göre evlendikten sonraki ilk sabah erkek bir tepük ile karısını yatağın dışını atıp sonrada "imdi, güt bağa kahvaltı hazurla kadun" diye seslenirmiş. kadının yapacağı iki hareket vardır. birincisi, kahvaltıyı hazırlayıp yatağa getirmek. böylece evde bundan sonra erkeğin sözü geçermiş. ikincisi "siktir lan, ananda mı yatağına getiriyordu, git kendine hazırla" demek. bu durumda evde bundan sonra kadının sözü geçer, ki vah ki ne vah. o erkeğin hali pür perişandır!
aklıma dedem geldi bak şimdi. 14 yaşındayken yatakta anası ile babasının arasına girip "beni evermeden aranızdan çıkmam" demiş. demek bu da evlenmek için bir yol. neyse, evlendirmişler. ama kadın 2 yıl sonra hastalıktan ölmüş. 14 yaşında çocuğu evlendirirsen olacağı budur işte. neticeden o kadından bir çocuğu olan dedemin en büyük torunu 2 dayımdan ve 1 teyzemden büyük.
bunun ayakkabı çivileme, pilava kaşığı dikme gibi yolları da var. ama bizim neslimiz biraz cins sanırım. o dedem bana "artık seni 17-18 yaşındaki kızlar almaz" demişti. ilk önce şaşırsam bile kendi adına haklı. 20 sonrası kadını bildiğin kart olarak görüyor sanırım.
elbette kimi sevdiğinin yolları da var. bu da bir sivaslı arkadaşımın metodu. çocuk gece tuz yalamış. yatarken su da içmemiş. eğer rüyasında su içtiğini görürse kimseyi sevmiyordur, ama başka birine kavuşmak istiyorsa işte onu gerçekten seviyormuş. denemiş bu metodu ve şimdi o rüyasında gördüğü kişi ile evli. bana hala garip bir metod olarak geliyor.
başka bir arkadaşım ise fakültede sevdiği kızın peşinden 4 yıl koştu. hatta çocukla ve kızla dalga geçmeye bile başlamıştık, ki nasıl dalga geçtiğimizi yazmayacağım elbette. en sonunda okulun bitmesine 2 hafta kala kızı kafaladı. azmin elinden hiçbir şey kurtulamıyor anasını satayım.
evlenince sorunlar bitmiyor elbette. malatyalı bir arkadaşımın ana-babası kan davalı bir ailelere mensupmuş. neyse, çocuk doğuyor, bir süre sonra amcası dayısını vuruyor. annesi çocuğu alıp kaçıp gidiyor. başka biri ile evleniyor. çocuk babası sandığı kişinin üvey babası olduğunu 18 yaşında öğrenmiş. tabii depresyon, gençlik çağı işte, saçları sıfıra vurdurmalar. şimdi 2 anası, 2 babası ve bol bol kardeşi var. hatta kardeşleri birbirleriyle evlenebilir. çünkü kardeşleri arasında kan bağı yok. dalga geçmiştim çocukla, "lan hem dayı, hem amca olabilirsin aynı yeğeninle" diye.
diyarbakırlı bir doktor arkadaşımın başına da aynı şey gelmiş. 9 kardeşmişler ve en küçüklerini teyzelerine vermişler. kız teyzesini anne, eniştesini babası sanarak büyümüş. en sonunda çocuğa gerçekleri söylemişler. küsmüş herkese. türk filmlerinde olacağını sandığınız herşey, gerçek hayatta da oluyor.
tabii kızı kapmakta önemli. bu metod çanakkaleli bir arkadaşımdan miras bana. ezine ilçesindeyiz. "gel şunları takip edelim" dedi. "sapık mıyız biz" dedim ama dinletemedim. kızlar ara yollara daldılar, takibe devam ettik ve en sonunda bize bakıp yere bir kağıt parçası attılar. gittik aldık, telefon numaralarını yazmışlar. hala daha gülerim bu metoda.
ama kadın ile erkeğin evlenmekten kastı bambaşka. erkek kadına baktığında onunla nasıl sevişeceğini düşünürken kadın ondan doğacak çocukların neye benzeyeceğini düşünürmüş. erkek kısmı için konuşursam eğer denilen doğru. ama bana bakan kadın bir yaratık doğuracağını düşünebilir!
insanlar neden evleniyor sizce? sevgi falan hikaye, bence yaşlandıklarında yalnız kalmamak için. allahtan huzur evleri icat edildi.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
12 yorum:
Antalyalı arkadaşından sana bilgi olsun o vakit çevremdeki kızlar erkeklere bakıp da ay çocuğumuz nasıl olur demiyor. Genelde er kişinin soyadıyla kendi adının ne kadar uyumlu olduğuna bakıyor:)
devir değişti, kadınlar da değişti :)
evlenirken yaşlanacağım hiç aklıma gelmemişti. en uzun vadeli projeksiyonum, bir sonraki ay ödenecek taksitlerle ilgiliydi. nereden bilebilirdim üzerinden buuunca zaman geçecek ve ben "hay beynimi sikeyim" diyeceğim! :)
demek ki sana da huzur evi yolu göründü :)
siz hangi köydensiniz arkadaş? Bende ibrahim tatlıses'in 1 mumdur, 2 mumdur, 3 mumdur 14 mumdur.. bu ne güzel düğündür.. şarkısının anlamını yeni öğrendim... mum dikemeyen ağanın oğluna vak ki ne vah :) he bir de 20 yaş üstü kart görünür falan, gönüller bir olsun kardaş.. 20 yaş altında o mevcut değil maalesef. :) sevgiler
yorumu yapan kişi 90 yaşında, onların devrinde normal bir şey bu. eskiler 20 si dolup evlenmeyen kadına yollu gözüyle bakarmış. 20 si dolup evlenmeyen erkeğe de oğlancı. ki bu o zamanlar her yerde olan bir davranış. kemal tahir in çorum da geçen bir romanı vardı, müthiştir, gelmiş geçmiş en erotik türk romanı. ama o zamanki toplum yapısını anlatması bakımından eşi benzeri bulunamayacak bir eser. mesela tabancası olmayan herifin avradına herkes asılırmış. tabancası olmayan kişiye kavat gözüyle bakılırmış. ablacılık, oğlancılık gırla. ben derim, cumhuriyet zamanı türk toplumu daha da dindarlaşmıştır.
Valide hanımın evlenmeyi düşünmediğimi söylediğimde tepkisi:
- Niye, hadım mısın?
soy ve şov devam etmeli sanırım.
Kim demiş çocuk mocuk düşündüğümüzü?Şahsen imkanı olsa aynı zamanda evli olmayı düşündüğüm altı erkek var.Bal gibi de sevişmeyi düşünüyorum.Şok olduysanız söyleyeyim:Çokeşli olanın erkekler olduğu masal,sadece masal...Tekeşlilik palavrasının nedeni kadınların kendilerinin ve çocuklarının bakımını sağlayacak güçlü enayilere ihtiyaç duyması.Eee haliyle bunu sağlamak için cinsel olarak kendini bastıran ya da aldatan o kadar kadın var ki.
yoo şok olmadım. siz şok oldunuz mu?
niye şok olayım, ne bu, flaş haber mi?
Peki evlenmekten korkan erkeğe ne demeli?
hayır 1.5 yıllık ilişki ve gayet güzel devam ediyor lakin evlilik bana göre değil diyor.
(Biliyorum burası Güzin abla servisi değil.)
adsız: erkeğin doğadaki temel görevi dölleyip kaçmaktır. doğal dürtüye sahip erkek kullanır ve kaçar. evlenebilmek fedakarlıktır. o düşünce yokmuş demek onda.
Yorum Gönder