anlaşılan batı toplumunda bu özenti var. match point'te de vardı. bizim tenisçi sağlam adımlarla, yavaş yavaş ingiliz burjuvazisine girerken, kıskandığı kişinin sevgilisine kadar her şeyine sahip olmak için yanıp tutuşuyordu. en sonunda sevgilisini elde edince gerçek bir burjuva olduğunu fark edip, o fakir yaşantısına geri dönmemek için onu öldürüyordu. bay ripley de aynı yollardan geçiyor. sürekli öldürüyor. 1800'lerin başında fabrikaları batan burjuva sınıfı intihar edermiş. çünkü asla o işçilerden olmak istemezlermiş. o devri düşününce rezil bir yaşantıya kim dönmek ister ki?
"ben odalarımı kitlerim, ve onları unuturum, bir daha hiç o odalara girmem, kimseyi de sokmam" der bay ripley. kendince rezil geçmişinin izlerini tamamen silmek için çabalar durur. aslında filme göre gerçek bir zavallıdır. kendi kılık kıyafeti ile dickie'ninkini kıyaslamak bile acınası zavallılığını gösterir. kazanan ise kendisidir, çünkü o yaşantıyı daha çok istiyordur.
işin ilginç noktası ise her iki filmde de görüleceği üzere fakir yaşantınızdan sıyrılıp burjuvalara dahil olduğunuzda, geçmiş pisliklerinizden kurtulabilmeniz için size şans da gereklidir. top fileden geri dönmelidir veya italya gibi polisin pek bir bok bilmediği yerde cinayetinizi işlemelisiniz.
şimdilerde burjuva ile işçi sınıfının arasında çok fark kalmadığı söylenir durur. 19.yy'da sürekli çalışmaktan kendine vakit bile ayıramayan işçiler, günümüzde bu vakti az biraz sahip. 1900'lerin başında araba, güzel bir ev ve iyi beslenmek burjuvaya has bir özellik iken günümüzde her sınıf bunu elde edebiliyor. aradaki fark kapandı, herkes kredi kartı ile yaşıyor denilse bile burjuva artık hiç çalışmıyor. tüm dünyayı gezebiliyorlar. gündüzleri plajlarda eğlenip, geceleri kendi müzik zevklerine uygun gruplarda çalabiliyorlar. yatlarında da kasabanın tüm kadınlarını elden geçirebiliyorlar. soylarının iyi beslenmesinden dolayı yüzlerindeki ve vücutlarındaki güzellik de bunda etkili oluyor. oysa geri kalan tüm mutlu çoğunluk hala daha en az sekiz saat çalışmak zorunda. bir işçi genlerine sahip el ile bir burjuva genlerine sahip el arasında hala daha hatırı sayılır fark var. işte bu yüzden, kalın parmaklara sahip işçi sınıfı burjuvalaşmak istiyor. daha güzel yaşamak için, çabalamadan da bu iş olmuyor!
bu ülkede banka hesaplarını boşaltan bankacıların, internetten zenginlerin hesaplarına ulaşan hackerların paraya kavuşunca ilk yaptıkları şey alem yapmaktır. zaten bu yüzden yakayı ele veriyorlar. batılı burjuva ise çalıp çırptıkları ile sürekli yatırım yaparak bu hale gelmiş. bizdeki gerçek burjuva yaşantısına sahip olan azınlıklar çekip gittiğinden veya sürüldüğünden dolayı yeni gelişen türk burjuvası önünde bir örnek bulamadı. o yüzden bu kadar korkak ve zevksizdir. burjuva olmak zor zanaat be.
5 yorum:
Çetin Altan yazmıştı, Allah ona uzun ömürler versin.
Lise denen öğretim kurumunun burjuva çocuklarını yontup aristokratlar karşısındaki ezikliğini ve onlar karşısındaki birikim eksikliğini gidermek üzere kurulduğunu yazmıştı.
Ellerime şöyle bir baktım, küçük ve ince parmaklara sahip.Ne bir sanatkar gibi uzun ve ince, ne de bir zanaatkar gibi uzun ve kalın.Feodal toprak sahiplerini de bir ara yazıversen diyorum :)
oo, romadan girip kavimler göçünden geçip topun icadına kadar gideriz o zaman :)
aynı parmaklar bende de var, kadınlar bayılıyor ellere :)
Zaten küçük ellerin daha makbul olması gerekir ya küçük el küçük ayak küçük kulak ve küçük dil demektir. :D
Hı bir de woody allenın her filmi burjuvaziyle ilgili zaten.
erkekte pek makbul değildir. küçük ölçüler kadınsıdır :)
Yorum Gönder