18 Eylül 2013 Çarşamba
ercüment ç.
aşağı yukarı dört yıldır aynı evde yaşıyordum. ocak ile doğalgazı birbirine bağlayan boru gaz kaçırınca ev sahibine söyledim. odada iki bira açmış ve bitirmişim bu arada. adam eve geldi;
sen içki mi içiyorsun?
evet.
bu ev meyhane mi, ben hacı adamım, nasıl içersin?
şaka mı yapıyorsun ağbi?
yoo, çok ciddiyim, ay başına kadar terk ediyorsun bu evi!
haydaa, ne işin var çayda diyorum kendi kendime. çok sinirlendim. üçüncü kez evden atılıyorum. daha önce bir kez fakültede, yaz ortasında ev sahibi evi sattığı için atılmıştık. sonra belediyenin otel tipi odasında kalırken sabah mesai başlar başlamaz zabıta tarafından tebligatla yollanmıştım. onun nedeni gerzek başkanın karizmasını sarsmammış. benim öyle bir sarsmak gibi niyetim yoktu ama o sarsılmış hissetmiş işte! zaten daha sonra aday bile gösterilmedi. zaten yükünü toplamıştı o beş yılda.
evden atıldım lan, çok sinirliyim. her canlı ölümü tadacaktır misali her kiracı evden atılacaktır diye bir kanun var galiba. çok sinirlendim. bana resmen terbiyesizlik yaptı ve bir ercüment çözer nasıl olunur o zaman anladım. daha önce elimde bira kutularıyla beni eve içki taşırken gördü. eve kız attığımı da biliyor. o zaman evini kerhaneye benzetmemişti vesselam. neyse, mesele üç aşağı beş yukarı sonradan belli oldu. evden taşındığım gün evi çoktan kiraladığını söyledi. benden kafasına göre az alıyordu sanırım ve yenisi ona çokca vermeye razı oldu! bende gittim çatı katı tuttum bu arada. daha düşük kira, depreme dayanıklı bir ev, biraz küçük ama kocaman terası var, daha ne a q. boya işini arkadaşlarla hallettim. digitürk gelip çanağı taktı tepeye ve altıncı kata irili ufaklı toplam 50 parça eşya taşıdı üç kişi. adam kanepeyi omuzladı ve altıncı kata çıkardı be. ben ikinci adımdan sonra altında kalırdım.
evlerinden kiracılarını böyle saçma sapan nedenlerle atan ve insanı deli eden geri zekalılarla bir şekilde de olsa yaşamak ne berbat bir şey.
ee, gidiyorsun, son bir şey söylemeyecek misin?
içimden "hakkını helal et dememi bekliyorsun di mi a q herifi" diye geçiriyorum. "kibre bak adamdaki" diyorum kendi kendime. "yoo" dedim en sonunda.
peki, öyle olsun..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
2 yorum:
Kanuni haklarını kullanıp çıkmasaydın keşke, ama daha iyi olduysa hayırlı olsun.
Kontrat yok. hayirli oldu :)
Yorum Gönder