hikayenin benzerini, sahnenin tekrarını bir içki masasında yaşayınca insan, "hangisi daha gerçekti" diye düşündüm durdum bir süre. gece vakti, içki masasında rakı içip hikayesini anlatan adam mı; yoksa yusuf'a hikayesini gündüz vakti, berbat halde, cigarasını sarıp içerken anlatan bekir mi?
kendimi 'yusuf' yerine koyma densizliğinde bulunmam mı dinlediğim hikayeyi yavanlaştırdı, yoksa zaten daha önce buna benzer bir hikayeyi enfes bir şekilde anlatan zeki demirkubuz, oynayan haluk bilginer mi fazlasıyla mükemmeldi?
sonra "aman boşver" dedim kendi kendime.. sonuçta insan bir şekilde kendini diğerlerinden farklılaştırmaya çabalıyor sanırım. 45 çocuk sahibi baba ile benim dinlediğim hikayenin anlatıcısı arasında sanırım temelde fark yok. "beni sevebilir veya sevmeyebilirsiniz. ama ben varım ve buyum.."
bekir'in hikayesi on basar bu arada..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder