heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

19 Eylül 2014 Cuma

henry agard wallace

meraklıları franklin d. roosevelt'in dört dönem amerika başkanı olduğunu bilir. onun üçüncü dönemindeki yardımcısı olan henry agard wallace, dördüncü döneminde parti tarafından başkan yardımcısı adayı seçilmeyerek amerikan ve dolayısıyla dünya tarihinin değişmesine yol açtı. çünkü wallace sol eğilimliydi ve sovyetlerle gayet iyi ilişkilere sahipti. onun yerine başkan yardımcısı seçilen truman ise bildiğin kişiliksiz ve yönlendirilmeye müsait yapısı ile savaş bitmeden vefat eden roosevelt'in yerine başkan oldu. peki wallace kimdi?

aslında bir tarım uzmanıdır. mısır veriminin artmasını sağlayan çalışmaları ile büyük paralar kazanır. tenis ve boks yapan, içki ve sigarayı sevmeyen bu insan, 1933-40 arasında ise roosevelt'in tarım bakanı olur. görev süresi boyunca oldukça başarılıdır. amerikan çiftçisi daha çok kazanır, amerikan toprağı daha verimli hale gelir, toprak korunur, zor zamanlar için depolar oluşturulur ve üretim denetlenir.  savaş zamanı başkan yardımcısıdır ve savaş ekonomisi danışmanı olarak bir çok görevi üstlenir. ama 1944'deki seçim zamanı gelince yeniden başkan yardımcısı adaylığı oylaması sırasında resmen taklaya getirilir. ticaret bakanı olarak görevine devam eder. truman'ın sertlik yanlısı sovyet politikası yüzünden partiden ayrılır. sol tandanslı ilerici parti ile başkan adayı olur. bir milyon oy alır. ileride ilerici partiden de ayrılacaktır.


oliver stone, the untold history of the united states adlı belgeselinin ikinci bölümünde kendisinden bahseder.  temmuz 1944'de. chicago'da demokrat parti kongresi toplanmış ve başkan yardımcısı adayları oylanmaktadır. o seçimde hile yenik sayılır. bir önceki başkan yardımcılığı seçiminde de güneyli sermayedarların kendisini istememesine rağmen roosevelt'in tavır koyması ile başkan yardımcısı olmuştur. hileli seçimdeyse yine roosevelt'in desteğine rağmen(ki kendisi şahsen katılamamıştır ve wallace karşıtları, roosevelt'in onu desteklemediğini söylemişlerdir) güneyli beyefendiler ve grev kırıcılar, sovyet-alman savaşında açık açık almanya'nın kazanmasını istediğini haykıran silik ve beceriksiz truman'ı seçerler. kongrede büyük çoğunluk wallace'ı desteklediği halde destekçileri salona sokulmamıştır. şunu unutmayın ki siyahlarla beyazlar arasında tam eşitliği lindon johnson döneminde demokratlar getirmiş ve 1970'lere kadar güney silme demokratlara çalışmıştır. çünkü iç savaşta lincoln cumhuriyetçilerden seçilmiştir. şimdi ise güney cumhuriyetçilere çalışmaktadır.

wallace olayından sonra sonrası malum.. george kennan..

kennan, "amerika dünya nüfusunun % 6'sını oluşturuyor, ama dünya kaynaklarının yarısını kullanıyor. bu eşitsizlik tüm dünyada protestolara yol açıyor. ama biz yine de bu eşitsizliği sürdürecek politikalara devam etmeliyiz. bu hususta gerçekçi olmalıyız. asyada ve dünyanın her yerinde demokrasi ve insan hakları ile ilgili duygusal kaygıları bir kenara bırakmalıyız ve sıkı tedbirler uygulamak için hazırlıklı olmalıyız" diyen kişidir. soğuk savaşın mimarlarındandır. sovyetlerde konsolosken çektiği "sovyetler sadece tehditten ve kaba kuvvetten anlar" temalı  uzun telgraf ile truman'ın sovyetleri atom bombası ile tehdit etmesini ve sovyet paranoyasının oluşmasına katkıda bulunmuştur.

wallace başkan olabilse bile uzun vadede amerikan politikasının değişeceğini düşünmemekle birlikte bu gereksiz soğuk savaş yılları ve türkiye'nin amerikan emperyalizmi altına girmesi gerekmezdi. 1947 truman doktrini'nin dayanak noktalarından birisi yunanistan'daki komünist tehlike ve türkiye'ye yönelik sovyet tehdididir. oysa stalin, yunan iç savaşında komünistlere destek vermemiş, destek veren tito'yu da azarlamıştır. çünkü ingilizlerle antlaşmasında yunanistan ingiliz bölgesi olarak kabul edilmiştir. türkiye ve iran tehditleri ise amerika ve ingilizleri deneme mahiyetinde olup tepkiyi görünce bir daha bu ülkeleri ağzına bile almamıştır.  wallace ise demokrasi ile yönetilmeyen ülkelere yardıma karşıdır.  yunanistan ve bizi demokrat saymamaktadır. şunu unutmayın ki sovyet paranoyası yüzünden  marshal yardımları, demokrasi ve askeri darbeler türkiye'ye ve yunanistan'a ulaşmıştır.

wallace'a göre faşizm dünya çapında bir hastalıktır. wallace bu hastalık ile mücadele etmiş, savaşa girmiş, amerikan halkının, işçisinin ve sendikaların sevgisini ve saygısını kazanmış bir kişidir. başkan yardımcısı iken çıktığı güney amerika turunda milyonlar onu karşılamak için sokağa çıkmıştır. çin ziyaretinde komünistlerin kazanabileceğini görmüştür. eşit işe eşit ücret söylemini dile getiren, ırk ve cinsiyet ayrımcılığına karşı olan, ifade ve konuşma özgürlüğünün taraftarı, din ve vicdan özgürlüğüne önem veren ve en önemlisi insanların ekonomik özgürlükleri için çalışan kişi olmuştur. siyah insanları ayırmamış ve hatta kendi seçim çalışmalarında siyahlardan nasıl etkilendiğini bile anlatmıştır. anglo-sakson zihniyetinden nefret ettiğini ve sömürge imparatorluklarına kesinlikle karşı olduğunu her yerde söylemiştir. bu yüzden churchill tarafından peşine ajan bile takılmıştır. churchill, wallace'dan nefret etmiştir.

şunu unutmayın ki 1945'e kadar amerikan toplumu genel anlamda barışçı bir toplumdur ve savaşı acımasızlık olarak görmüşlerdir. 1939'da amerika'nın ellibin askeri ve 300 milyon dolar ordu harcaması vardır. savaş bittiğinde askeri harcama 13 milyar dolara fırlamıştır. amerika'nın büyük çoğunluğu tekrar kendi başlarına ve avrupa'dan uzak duran anlayışa geçmek istemektedirler. ancak truman'ın liderliğinde gelişen belirgin sovyet düşmanlığı ve çin'de mao'nun iktidarı tam olarak ele geçirmesiyle beraber amerikan milliyetçiliği militarizm yönünde tavan yapmış ve komünizm düşmanlığı salgın gibi yayılmıştır. amerika içinde komünist avı başlamış, amerika dışında da sovyetleri kuşatma ve her yerde komünistlerle savaş stratejisi belirlenmiştir. askeri harcamaların limiti 50 milyar dolara çıkmıştır. her yerde komünistlerle savaş stratejisi ise vietnam'da çökmüştür.

oysa wallace daha 1946'da truman'ın bakanıyken kendisine bir mektup yazmıştı. o'na göre savaşın gerçekte galibi zaten amerika'dır ve muazzam ekonomik güç ve atom bombası yüzünden sovyetler amerika'yı tehdit olarak görmektedir. doğu avrupa'daki sovyet hakimiyeti kaldırmak imkansızdır. amerika bu gerçeği kabul etmeli ve iki ülke arasındaki gerginlikleri azaltıcı davranışlarda bulunmalıdır. wallace, amerikan askeri bütçesinin 13 milyar dolar olması, uzun menzilli savaş uçaklarının sayısının artması, atom bombası denemelerinin devam etmesi ve en önemlisi olarak dünyanın dört bir yanında askeri üsler edinmesi yüzünden sovyetlerin kendilerine karşı yeni bir savaş başlayacağı endişesi taşıdığını söyler. mektubunun sonunda şöyle der; "atom bombasına ruslar sahip olsaydı bizim atom bombamız olmasaydı ne hissederdik? eğer rusların 10.000 mil menzilli bombardıman uçakları olsaydı ve bizim sahillerimizin 1000 mil çevresinde hava üsleri olsaydı ve bizim olmasaydı ne düşünürdük?"

mektubu okuyan truman o'nu kabinesinden atmıştır. wallace, 1942'de yaptığı konuşmada bu yüzyılın amerikan yüzyılı olacağını söyleyenlere yanıt vermiş ve 1900'lerin sıradan insanın yüzyılı olacağını söylemiştir. sömürgeciliğe ve ırk ayrımına düşman olan bu insan kaybetmiş ve amerikan yüzyılı kazanmıştır..

kaynak: oliver stone - the untold history of the united states, behlül özkan - soğuk savaş sonrası abd dış politikası, ekşisözlük ve vikipedi'de henry agard wallace maddesi..

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.