heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

10 Haziran 2010 Perşembe

emperyalizm


emperyalizmin kökü imperium kelimesidir, ki imparator demektir. sömürgeci zihniyetten önce roma ve osmanlı'da kendini bulmuştur. bu emperyal imparatorların amacı bizim sağcı osmanlı tarihçilerinin sandığı gibi "halkım zenginleşsin" falan da değildir. daha fazla alana hükmetmektir. bunu yaparken güç ve otorite kullanır. en önem verdikleri şey güçtür. ancak güç ile kendi değerlerini ve hırsını dünyaya yayılabilir ve dünyaya ancak bu şekilde hükmedilebilir. osmanlı için bunu kanuni'nin fransız kralına yazdığı mektupta açık ve seçik görürüz. adam fransa kralına bir nevi böcek gibi davranmıştır.

yani osmanlı, tıpkı roma ve iskender'in imparatorluğu gibi emperyal bir devlettir. ileri safhasında ise emperyalizm şekil değiştirmiş, imparatorların hırslarından arındırılmış, ama büyük şirketlerin patronlarının hırslarıyla yeniden şekillenmiştir. o zamanki emperyalizmin amacı, elindeki nispeten pahalı, ama değersiz malı, silah zoru ile kolonilerde satmaktır. satarken malın değeri yükseltilir. veya kolonilerdeki mallar fiyatı düşürülerek takas edilir.

osmanlı gibi, eski tip tahıl imparatorluklarda amaç sürecin, yani hakimiyet alanlarının devamıdır. bu yüzden diğer hükmedilen milletler de sisteme dahil edilmiştir. mesela roma'da bir sürü germen kökenli imparator vardır. aynı şekilde doğu roma'da da ermeni, sırp, bulgar imparatorlar yönetmiştir. işin ilginci arap bir roma imparatoru bile vardır. osmanlı, roma'nın devamı olduğu için bir sürü veziri azam'ı müslümanlaşmış balkan milletlerindendir. osmanlı, klasik manada son imparatorluktur. yani son tahıl imparatorluğu. sanayileşmeyi hiçbir zaman beceremediği için bu şekilde yok olmuştur.

eski tip imparatorlukların amacı gibi osmanlı'nın da tüm amacı daha çok toprak ve paradır. her şeyi bunun için yapmışlardır. daha çok yere hükmetmek için savaşılmıştır. fatih, babasının hayrına italya'yı almak istemedi. batı roma'nında imparatoru olmak için orayı almak için çaba sarfetti. kanuni'nin de "aman ben macaristan'ı kalkındırayım, ırak'ı refaha kavuşturayım" türü bir derdi olmamıştır. yine bir sürü salağın dediği "osmanlı'dan kopan devletler şimdi sürekli savaşıyor" lafı da gülünç aslında. osmanlı zamanında tüm arap toprakları zaten kan içindeydi. devletle ve kendi aralarında sürekli savaş halindeydi. üstelik arap vilayetlerinde açlık, pislik, cehalet kol geziyordu. adamlar hala bu kadar geri kalmışlıklarını osmanlı'ya bağlıyorlar. ne yani, bugün oralar bize bağlı olsa dubai gibi bir yer olur muydu? "ırak kan gölü", "filistin kan gölü" diyorsunuz. sanki eskiden farklıydı. osmanlı'nın son zamanları için zeytin dağı'nı okuyun. beyrut sokaklarından açlıktan ölmüş insanların nasıl toplandığını okuyun.

anadolunun da bu vilayetlerden farkı yoktu aslında. osmanlı, anavatan olarak anadoluyu değil, balkanları görmüştür. anadolu ise celali isyanları zamanında neredeyse insansız kalacaktı. devletin gerileme döneminde ise balkanlar daha feciydi. tüm uluslar birbiriyle kanlı bıçaklı hale gelmiş, herkes herkese saldırıyor, sonra toplanıp devlete saldırmışlarıdr. osmanlı en güçlü olduğu zamanlarda pax ottoman olmuştur. ama devletin zayıflamasıyla beraber bitmiştir. soylu unsur bırakmayarak, balkanların gücünü kırıp, haraç adındaki hristiyan vergisi de alarak oralardan para koparmıştır. oraların askerlerini de kullanmıştır. bu bir imparatorluk gereğidir. imparatorluklar ellerinde toprakları korumak için kan da dökmüştür, ezmiştir, yoketmiştir.

emperyalizm, latince komuta yetkisi demektir. sanayileşme ile yeni tip emperyalizm ortaya çıkmıştır. sömürgeci büyük devletler, 1880'den itibaren dünyanın paylaşımı için mücadele etmeye son sürrat devam ederler. böylece uluslarının dengesi, zenginliği ve gücünü sonsuza kadar belirleyeceklerini düşünürler.

19. yy emperyalizmi ile birlikte kültür emperyalizmi de ortaya çıkmıştır. yüzyılın başlarında dini ve siyasi nedenlerle veya geçinmenin zora girmesi(nüfus artışı, kıtlık) nedeniyle ülkelerini terk edenler tarafından yerleşim sömürgeleri oluşturulmuş(avusturalya, yeni zelanda, güney afrika, endenozya, vb), bunun yanında hammade ihtiyacı içinde(hindistan ve afrika gibi) ticari sömürgeler gelişmiştir. bu durumdan yarar sağlayanlar ise çıkarlarının korunması için devlete başvuran özel ticaret kumpanyalarıdır(batı ve doğu hint kumpanyaları gibi). bu sayede kumpanyaların ve dolayısıyla devletin nüfuz alanları oluşmuştur.

peki ileri aşamada sömürgecilik nasıl gelişti? sanayi devletleri olan abd, ingiltere, fransa, almanya, daha sonra japonya, italya ve rusya'da ekonomi hızla kalkınır. bilim ve teknikteki gelişmeler(özellikle kimya), yeni eneji kaynaklarının bulunması(petrol ve elektrik), ulaşım ve haberleşmenin gelişmesi neticesinde dünya ticaretinin ve ekonomisinin alt yapısını hazırlar. bu yeni bilim ve teknolojiye yatırım iktisadi yapıyı tamamen değiştirir. ilk önce tekelci kapitalizm gelişir. işletmelerin birleşmesi veya ek elde toplanması büyük şirketleri yaratır. bu işletmelerin alım ve sürümün rasyonelleşmesine yönelik olarak aynı veya farkı ekonomi dallarında büyümesi ise anonim şirketleri, kartelleri ve en sonunda tekelci dikta olan tröstleri yaratır.

bu sanayinin gelişmesi için krediler açılır. bankacılık sistemi büyümeye başlar. sermaye ihracı başlar. zengin bankerlerin ve finans kuruluşlarının birleşmesi ile bu kuruluşların gücü artar, siyasi nüfuz elde ederler. bunun sonunda üretim ve millli gelir artar. işçilerin az olmak kaydıyla genel yaşam standartları yükselir. köyden kente büyük göçler başlar. meslek kuruluşları ve siyasi partiler kitlelerin demokratikleşmesini sağlar. ulaşım ve ikmal işletmeleri bu sırada devletleştirilir. paranın kontrolü için merkez bankaları kurulur. ama hammade, pazar ve sermaye yatırımları sorunları büyük siyasi sorunlara dönüşür. artık daha fazla sömürgeye ihtiyaç vardır.

devletler kendi şirketlerini korumak için gümrükler koyar. gümrük savaşları başlar. her devlet kendi şirketini kollar. bu sayede milliyetçilik gelişir.

yeni milli devletler olan almanya ve italya'nın oluşumu esnasında izelenen reel güç politikasının sağladığı başarılar, yanlızca güç elde etme ve varolma savaşı verme iradesine sahip milletlerin, değersiz olduğu söylenen(renkli) halklar üzerinde egemenlik kurmak için seçildikleri görüşünü pekiştirir. milli prestij, varlığını koruma ve savaşa dayanan militarist düşünce silahlanmayı teşvik eder. en başta da deniz kuvvetlerini güçlendirme yoluna giderler. çünkü denizleri elde eden, dünyayı elde edecektir.

bu sebeple milliyetçilik gelişerek, tarihi görev bilinci duygusu kitleler üzerine empoze edilir. dünyanın kaderi avrupalılaşmaktır. bu sayede ordu ve burjuvadan gücünü alan emperyalizm, batı medeniyetini dünyaya yarar. demiryolları, limanlar, okullar ve hastaneler yoluyla sömürge halkarını sömürerek, ortadan kaldırarak, geleneklerini yok ederek sömürge ekonomisini(büyük çiftlikler, sanayiler ve pazarları) dışa açılır.

sömürge halklarının duruma isyanı ise avrupalılaşmaya karşı antipati ve kin duygusudur. sanayileşme ile yeni ihtiyaçları karşılanırken, dini yanı ağır basan yenilenme hareketleri, kendi tarihinin keşfi yoluyla milli bilinç ve ikinci savaştan sonra eşitlik mücadelesi yolu açılır.

doğrudan işgal ile sömürü devri böylece bitmiştir. ama öncesinde yeni sömürge tipleri de denenmiştir. yeni tip emperyalizm 19. yy'lın son yarısında direkt olarak işgal edilmesi zor olan bölgelerde uygulandı. artık direkt olarak sömürge yoktu. pazarlar vardı.

bu yöntemin ilk örnekleri osmanlı devleti, iran ve çin'dir. osmanlı'nın belirli bölgeleri belirli ülkelerin etki alanına bırakılmış ve sömürülmesi gerçekleşmiştir. mesela balkan savaşından önce balkanlar avusturya-macaristan(selanik'e uzanmasını düşündükleri demiryolu hattı ile) etkisindedir. izmir ve dolayları da demiryolu hattı ile ingiliz, pamuk yüzünden çukurova yine demiryolu hattı ile fransız etkisi altındadır. tahıl ihtiyacı için bağdat demiryolunun yapımı ile hattın geçtiği her yer(istanbul-eskişehir-ankara ve oradan bağdat'a kadar) alman sömürgesi haline gelmiştir. bu 4 devletin osmanlı'yı parsellemesinden sonra ruslara da doğu anadolunun demiryolu hattı hakkı kalmış ve bunu almışlardır. ancak demiryolunu hiçbir zaman döşememişlerdir.

iran'ın durumu da farklı değildir. kuzeyi rus, güneyi ingiliz pazarı haline getirilmiştir. iki ülke arasında paylaştırılmıştır.

çin'in durumu da bizden farklı değildi. avrupalılar, amerika ve japonya, savaşarak çin'i işgal etmişler ve bu ülkeyi parsellere bölüp kendi parçalarında diledikleri gibi at koşturmaya başlamışlardır.

görünüşte ilgili devletlerin idaresi altında kaldığı sanılsa bile bu üç ülke anladığımız şekilde sömürgeleştirilmiştir. anadolu halkı birinci savaş zamanı yemeye yemek bulamazken trenlerle almanya'ya tahıl gittiğini nerden bilelim değil mi?

emperyalizm her zaman şekil değiştirir. sürekli kendini yeniler.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.