(benozzo gozzoli)
tarihte acayip insanlar mevcut. bunlardan birisi de simon magnus'tur. yeni ahit'te (elçilerin işleri 8:9-24) de kendisinden bahsedilir. havariler petrus ve yuhanna onunla karşılaşır. simon onların manevi gücünü satın almak ister. petrus onu tersler ve "paran da, sen de yok ol" der. islami kaynaklarda bu satın alma işi şifacılık olarak geçer. amlum, o devirde roma'da memur olmak için öncelikle imparatorluğa para ödüyordun ve o ünvanı satın alıyordun. simon magnus'un yaptığı biraz da budur.
neyse, kimdir bu simon magnus? kendisi bir gnostiktir. gnostik demişken onlardan biraz bahsetmek lazım. gnostiklerin çoğu düalist inanışa sahiptir ve bedenin pisliğinden bahsederler. aç kalmayacak kadar yerler. kelime anlamı bilgidir. bedenimizin ve maddi dünyanın eski ahitin zalim tanrısı tarafından yaratıldığına inanırlar. saf ruhlar ise soyut ve daha yüksek bir tanrı tarafından yaratılmıştır. bu sebeple gnostikler, saf ruhlarının şeytani bedenlerinden kurtarılması gerektiğini savunurlar. bu yüzden üremezler mesela. iki gnostik evlense bile cinsel ilişkiye girmezler.
bunun yanında daha farklı düşünen gnostikler de vardır. "madem ki bu dünyaya yabancıyız, saf ruhların ne yaptığı pek önemli değil" derler. ruh saflığı, beden de kötülüğü temsil ediyorsa eğer, bu iki kavram birbirinden farklıdır ve yaptıklarının sonuçlarını hesap etmeye gerek yoktur. böylece büyük seks partileri yapmaya başladırlar. ophites adlı bu grup, ayinlerini büyük bir yılan eşliğinde yapıyordu. ama içeri boşalmak yasaktı. çünkü o dölleri içmek için topluyorlardı. kazara hamile kalan kadınlara kürtaj uygulandığı ve cenini bir şeyler karıştırıp yedikleri de söylenir(ilk hristiyanlar için de aynı rivayetler vardır. komünyon ayininde de isa'nın eti yenir, kanı içilir). üstelik kadınları ve erkekleri, yeni üyeler edinmek için de kullanıyorlardı.
neyse, simon'a geri dönelim. simon'un görüşüne göre gerçek tanrı, bilgeliğinden dolayı "sophia" adı verilen bir tanrı annelik, yani dişi bir özellik taşıyordu. bu fikir ilk hristiyanları kızdırmışa benziyor. oysa eski ahitte tanrının ruhu, dişi bir kelime olan "ruwach" olarak tanımlanıyordu ve bunu simon biliyordu elbette.
simon, surlu bir fahişe olduğu rivayet edilen, bazılarına göre simon'un eski akıl hocası dositheos'un ayarttığı bir sürtük olan helen'de, tanrının dişiliğini kişiselleştirmişti. simon için helen tam bir cinsel cazibe ögesi haline gelmişti ve tanrının ruhu olmuştu. bir fahişenin tanrının ruhu olduğunun söylenmesi, ilk hristiyanları çıldırtmıştı.
tabi simon'u salt seks manyağı olarak değerlendirmeyin. o bir büyücüydü ve mobilyaları dokunmadan hareket ettirmesi, ateş üzerinde yürümesi yüzünden roma imparatoru neron ona hayrandı.
sonu da böyle bir büyücülük gösteri ile olduğu söylenir. ölümü üzerine iki tür rivayet vardır. birincisine göre isa gibi gömüldükten üç gün sonra mezarından çıkacağını iddia etmiş ve diri diri gömüldükten sonra ölmüştür. başka bir rivayette ise havari petrus ve pavlus'un şahitliğinde göğe yükseleceğini iddia etmiştir ve gerçekten yükselmiştir. ama petrus ve paul dizleri üzerine çökerek onun düşmesi için dualar etmeye başlamışlar ve dua kabul olmuştur. simon düşmüş ve via sacra'nın yanında parçalara ayrılmıştır. dua eden petrus ve paul'un dizlerinin izlerinin roma forumundaki santa francesca romana kilisesindeki mermerlerde olduğu söylenir.
gnostikler insan ve tanrı arasındaki boşluğu dolduran aeron adı verilen varlıklara inanırlardı. onlar bütünlüğü sağlarlar. simon'un helen'i de bu aeron'lardan birisidir. gnostiklere göre insanlar ruhları çarpık ve şeytani bedenlerde tutsak kaldıkları müddetçe sadece varoluşsaldı. biz boşlukta yaşıyorduk.
hristiyanlık büyüdükce gnostiklerin sonu geldi. zaman zaman pavlucçular, bogomiller ve catharlar ile ortaya çıksalar bile kilise tarafından yok edilmişlerdir.
kaynak: john lawrence reynolds - gizli örgütler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder