seyrettiğin en müthiş filmlerden birisi olan arizona dream'i çeken bu yönetmenin iç savaş sırasında sırpları destelediği söylenir dururdu ve en sonunda türkiye'de bu durum patladı. kendisine saldıranlara karşı şöyle demiş;
“kariyerime başladığımdan beri benim anti- emperyalist bir yapım var. bütün çalışmalarımı ve anlayışımı bunun üzerine kurdum. bana bu noktadan gelen saldırıları anlamsız buluyorum. o zaman söylemek doğru olur ki benim uğruna savaştığım şey birleşik yugoslavya'ydı. yugoslavya'nın neden yok olduğuna dair iki versiyon var. birinci versiyon benim de suçlanmama neden olan sebeplerden birisi yugoslavya'yı miloşeviç'in parçaladığıdır. bu anlamsız bir versiyondur. miloşeviç, yugoslavya'nın parçalanmaması için uğraştı. bana göre yugoslavya berlin duvarının yıkılmasından sonra parçalandı. amerika'nın ve avrupalılar'ın balkanlar'ı yeniden şekillendirme istediği yüzünden yıkıldı.
(ayıp etmiş şimdi. miloşeviç de kim! yugoslavya'yı zvonimir boban parçaladı! bir dinamo zagreb - kızılyıldız maçında, hırvat taraftarları döven polise uçan tekme atmış ve iç savaşın fitlini ateşlemiştir. o gün zagreb tribünlerinde olan taraftarların iç savaşta savaştığı söylenir. gerçi bu hırvat-sırp-boşnak ayrımı biraz abes. üçü de esasında aynı millet. işin içine katolik-ortodosk-islam ayrımı girmiştir. boşnaklar ise müslüman olmadan önce düalist bir mezhep olan bogomil inancına sahiptiler. orta yaş seviyesini geçmiş eski yugoslavlarda bir yugoslavya özlemi var. yugoslavya dediklerinde bu kuşağın gözleri doluyor. bogdan tanyeviç de bunu ifade etmişti. tito, bir kuşağı yugoslav yapmış, ama sanırım yetmemiş.
aslında mesele elbette almanya'nın yaptıklarıdır. eski avusturya toprakları olan hırvatistan, slovenya ve bosna hersek'in bağımsızlıklarını tanıyarak savaşın başlamasına neden olmuşlardır. hırvatistan'da kalan sırpların, osmanlı'ya karşı sınırı tutsun diye yerleştirilen sırplar olduğu da bilinir. ilk önce krajina(sınır) sırpları ile hırvatlar savaşmış, akabinde sırbistan da işin içine girmiştir. bosna'da da aynısı olmuş, hırvatlar, sırplar ve boşnaklar birbirine girmiştir.
işin daha ilginç yönü ise dünya savaşları. iki dünya savaşında da sırplar ingiliz-fransız-amerika tarafında savaştığı halde başlarına bu bölünme işi gelmiştir. ikinci dünya savaşında yugoslav kralı almanlarla ittiraf yapmışken ve naziler arkalarını sağlama aldıklarını düşünüp, rusya'ya saldırı hazırlıklarını devam ettirirken sırplar darbe yapmış ve müttefikleri desteklemişlerdir. bismark'ın yaşlı bir pomarenyalı askerin kemikleri kadar etmez dediği balkanlara, darbenin hemen sonrasında ise naziler inmiştir. nazilere karşı yeni bir cephe açmışlardır. akabinde büyük bir hırvasistan ve arnavutluk kurmuşlar, sırbistan'ı bugünkü seviyesine indirmişlerdir. üstelik hırvatlar ve boşnaklar ss tümenlerinde çarpışmıştır. tümenin adı da 13. ss waffen dağ tümeni "handschar"-hançer'dir. boşnaklar, hitler'in sünnetli olduğuna inanan kudüs müftüsünün teşviki ile bu ss birliğine katılmıştır. bu ss waffen tümenleri elbette sadece boşnak ve hırvatlara özel değildir. valonlar, flamanlar, macarlar, norveçliler, ruslar, beyaz ruslar, ukraynalılar, arnavutlar, fransızlar, italyanlar, hollandalılar, estonlar ve letonlardan da ss waffen'lar kurulmuştur. anlaşılan almanlar sırplara karşı kapatılamamış hesaplarını böylece kapatmış oldular.)
benim ülkeme dair vizyonum öznel ve kişisel bir vizyondur. ben herhangi bir politik partinin üyesi değilim. ve benim cümlelerim tamamen inançlarımdan kaynaklanır. bazen doğru bazen yanlış. ben her zaman bunların doğru olduğuna inanırım ama doğru olmayabilir. bu festivalde hayatımda hiç başıma gelmeyen bir şey başıma geldi. ben bu konuda kendimi savunmak bile istemiyorum ama bazı şeyleri açığa kavuşturmak lazım. belediye başkanı'na sıcak ilgisi nedeniyle teşekkür etmek istiyorum. ama bu ülkenin kültür bakanı'nı bir düşman olarak gördüğümü belirtmek istiyorum. çünkü o bunu hak ediyor. hayatını insanlığa pencereler açmak için harcamış bir insan için, böyle bir suçlama olamaz. bu insan herhangi bir suçu destekliyor olamaz.
(benim bu cümleden anladığım şey yugoslavya'nın bölünmesine şiddetle karşı çıktığı, savaşı desteklediği, ama tecavüzlere, katliamlara karşı olduğudur. bunu ifade etmek istemiştir.)
birkaç ay önce bursa'da konser verdik ve çaldım. kültür bakanı'yla aynı partiden olan belediye başkanı bizi öpüp kucaklıyordu. elinden gelen en iyi ağırlamayı yapıyordu. çok güzel bir konser verdik. çok değişik türde seyirci toplulukları vardı. başörtülü kadınlar el çırpıyordu. bu benim için çok büyük bir mutluluktu. benim anneannem de başörtülüydü. hayal ettim; hayatta olsaydı onlarla dans ediyor olacaktı. 1.5 ay sonra bir kültür bakanı'yla karşılaşıyorum, ben geldiğim için festivale katılmayacağını açıklıyor. bu barbarca bir skandal ve çok büyük bir ilkellik.
(büyükannesi başörtülü olsa bile kendisi 3-4 yıl önce törenle ortodosk olmuştur. emir olan adını da nemanja olarak değiştirmiştir. ama kültür bakanı için dedikleri doğru. bursa festivaline ses çıkarmayan bakan, mesele antalya'daki festival olunca kükremiş. daha sonra da "söylediklerim yanlış tercüme edilmiş" falan dedi. yazık ki ne yazık. üstelik bu adam daha geçen yıllarda mavi jeans için reklam filmi çekti. filmde de zavet'te oynattığı benim biricik aşkım marija petronicevic vardı.)
bundan daha kötüsü bir film yönetmeni festivale katılmak istemediğini söylüyor. soykırımlara bu kadar duyarlıysa neden birinci dünya savaşı'nda ermenilere uygulanan soykırım hakkında konuşmuyor. böylece insanlara karşı işlenen suçlara karşı duyarlılığını bütünlemiş olur. benim üyesi olduğum sırbistan'ın bosna'da işlemiş olduğu insanlık suçlarına karşı her zaman tavrımı aldım, tavır koydum. benim ulusum da işlenen cinayetlere karşı tavır aldı. aynı zamanda bosna'da çok sayıda sırp öldü. siz ne kadar insan kalıp eski suçlara karşı tavır alsanız da suçun cinayetin politik vizyonuna uyamıyorsunuz. ve sonra da bu anlamsız suçlamalara muhatap oluyorsunuz. bu da kültür bakanı'nın yerine getirdiği eylem oluyor. ben bin yıl yaşayacak olsam ya da iki binyıl, bu iki bin yıl soykırımlara karşı çıkarım. ama ne yazık ki gelişmeler soykırımlar üzerine kurulu. irak'ta 4 yıl önce ne oluyordu. blair ve bush irak'ta ne yaptılar. bana tavır alan bu yönetmen, neden açıkça blair'e karşı aynı tavrı göstermiyor.
(semih kaplanoğlu, özür diliyoruz zırvasına imza atanlar biriymiş. kaplanoğlu için dedikleri saçma. ama kaplanoğlu'nun bunu filminin yarışamayacağı ortaya çıkınca dillendirmesi(altın koza'da ödül aldığı için) apayrı bir durum. çünkü uzun süredir festivale katılacağını bilinmekteydi. kusturica, iç savaş sırasında ne miloşeviç'i, ne de sırp milliyetçilerini desteklemiştir. ama gönlü yugoslavya'da kalmıştır. ayrılmalara karşı çıkmıştır.)
bana gelen suçlama da kendini ‘soykırıma karşı tavır almadı’ suçlamasıdır. insan hakları mahkemesi, bosna'da müslümanlar'a karşı suç işlendiği sonucuna vardı. soykırımın linguistik tanımı bu sonuçla tanımlanmamıştı. hukuksal olarak bakarsak orada insanlığa karşı işlenen suçlardan kendimi uzak tuttum ve tavır aldım. şimdi bu algı değişmeye başladı. şu anda her yerde arka arkaya soykırımlar görüyoruz. ben bunların hiçbirisinin parçası değilim. nihai olarak özellikle bosna'da katliama uğrayan müslümanlar için duyduğum üzüntüyü bir kez daha ifade ediyorum. sonuç olarak belirtmek isterim ki kültür bakanı bugün sinema öğrencilerinin benden ders alamamasının sorumlusu olacaktır. öğrencilere 50 badyguard eşliğinde bir şey anlatamazsınız. belki o bakan veya o yönetmen bunu yapabilir. beni çağıran kişiye çok teşekkür etmek istiyorum. sırp dilinde 30 bin türk kelimesi var. birçok insanın kullandığı kelimeden daha fazla. ortak yaşadığımız tarihin birçok lehçesinden haberdarım. türkiye hollanda'ya veya başka bir avrupa ülkesine karşı oynadığı zaman benim türkiye'yi tutacağımdan emin olabilirsiniz.”
(o değil de, koskoca sudan meselesini destekleyen, amerika'nın ırak ve afganistan'da yaptıklarını onaylayan bu hükümetin bakanı böyle diyor. breh breh breh!)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
2 yorum:
dün bende aynu serzenişlerde bulunmuştum. çok beğendim yazını.sabah yine haberleri izliodum ve yeniden insanların ne kadar koyun olduklarını gördüm. sevgili insanlarımıza gaz verelim yeter.gözünün üstünde kaş var deseler de aynı tepkiyi vereceklerdi.neden çünkü kodumun bakanı gazı veriyor.ve koyun misali insanlarda peşinden gidiyor.adam filmleri izlemeden ödül dağıtıyor.kültür denen şeyden yoksun.ama ben kültür bakanıyım diye ortalıkta dolaşıyor..kimse elinde pankart böle yoz bi adam kültür bakanı olamaz diye de dolaşmıyor.ne acınası haldeyiz.bari bi baku yanlış çevirdiniz adam gibi özür dileyip doğru yola soksanıza.yiğitliğe bok sürdürmeyelim,kusturica'yı yollayalım çağdaş seviyeye yükseliriz o zaman işte...
seneye gelene de başka bahane bulurlar. batıda ahlaksızlıktan bol ne var!
Yorum Gönder