heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

4 Ekim 2010 Pazartesi

nanna/sin

nanna'nın anlamı parlak olandır. bilindiği üzere kendisi ay tanrıdırı. sümerdeki adı nanna'dır. ama büyük sargon sümeri ele geçirdiğinde ona sin derler. ilk adı nanna olmasına rağmen akadca veya samice adı olan sin adı ile daha çok bilinir. tanrı enlil'in yasal eşi olan ninlil'den doğma bu tanrının şehri sümerlerin ur'udur. şehirde kendisi için yapılan tapınağa agişnugal adını vermişler. yani; tahtın tohumunun evi. ur halkı bu tanrıyı çok severmiş ve şehrin bereket ve bolluğunu sin'e bağlarmış. çünkü şehir sümer'in tahır ambarıymış. diğer şehirlere tahıl, koyun ve davar sağlarmış. ama ur büyük bir felakete uğrayıp yok olmuştur. bu felaketin ne olduğu tam olarak bilinmese bile ambarlarında tahıl kalmamış, tanrıların akşam yemekleri tatsızlarmış, şarabın ve balın sonu gelmiş, adaklar kesilmiş, sandallar işlemez hale gelmiş, kıyılarında yiyecek bitmez hale gelmiştir. şehrin tanrısı sin, karısı ningal ile birlikte şehri terk etmiştir.

bunun nedeni olarak ise sin'in babası enlil'in tahtına göz diktiği ve onunla savaştığı, tanrıların sin'e kızıp şehrini yok ettiği ve sürgüne gönderdiği yazılıdır. bu metinlerin yazıldığı tarih ile yaklaşık aynı dönemlerde ibrahim de ur'u terk etmiş ve tıpkı sin gibi harran'a göç etmiştir. harran ise ur'un kopyası olarak kurulmuştur. artık bu bölgede sin en büyük tanrı olarak anılmaya başlayacaktır. harran'a gittikten bir süre sonra yüklere yükselen ve dünyaya bir daha gelmeyen bu tanrı, takipçileri sümerde zaferler kazanmaya başlayınca geri döner. tanrı göklerden aşağıya geri dönmüştür. kendisine gelin bulmak için harran'a giden yakup, tevratta anlatıldığı üzere yeryüzünden gökyüzüne bir merdiven dikildiğini görür. o merdivende de tanrının melekleri çıkmakta ve inmektedir.

geri dönen sadece kendisi değildi. çok bilinen iki ikiz çocuğu inanna ve utu da dünyaya geri dönmüştü. göktekiz gezegeni venüs olan ve hristiyanlıkla beraber lucifer olarak adlandırılacak olan inanna zamanla savaş, bilgelik ve fahişelerin tanrıçası olurken, utu(şamaş) adaletin tanrısı olmuştur. hamurabi kanunları, utu'nun insanlığa bir hediyesi olarak kabul edilirdi(ki ilk kanun hamurabi'den çok daha önce yazılmıştır). buradan yola çıkıp, on emri musa'ya veren tanrının şamaş olduğu söyleyebilirim. şamaş bilindiği üzere güneş demek. kendisi güneş tanrısıdır. arapça güneş demek olan şems ve ingilizce sun kelimelerinin kökeni bu tanrıdır. şemsiye derken bile şamaş'ın adını zikrediyoruz!

bu üçlü tanrı grubu, yani sin-şamaş-inanna üçlüsü, uzunca bir süre sonra lübnan ve suriye civarlarında el-baal-anat üçlüsü olarak anılacak ve tapılmaya başlanacaktır. hatta bu üçlüden anat/inanna/iştar/astarte olanı, tevrata oldukça fazla bir şekilde konu olacak ve zebur diye bilinen kısımların baş kahramanı olacaktır. an-enlil-enki üçlüsü unutulmaya yüz tutmuştur artık.

bu üçlü ile beraber takılan bir diğer tanrı da sin'in öz kardeşi adad/teşup'tur. toros dağlarına adını veren bu tanrı, yeğeni inanna'nın da bir dönem sevgilisi olmuştur.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.