heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

3 Kasım 2010 Çarşamba

almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık!

malum, birinci dünya savaşı'nda almanlar yenildiği için biz de yenik sayıldık! bu durumda biraz gerçeklik payı vardır. savaşları ordular değil, büyük oranda komutanlar kazanır veya kaybeder. bu savaşta bizim orduların ya komutanları ya da kurmay başkanları almandı. havacılarımız ve denizcilerimiz zaten almandı. üstelik bu birliklere sıhhiyeceler, kamyoncular, makinalı tüfekçiler, topçular vs'de eklenmiştir. neyse, bu komutanlardan birisi de liman von sanders'dir. çanakkale savaşı'nı onun komutasında kazanmışızdır. anadolu'nun batı kıyılarını o korumuştur. antalya'da batırılan ilk uçak gemisi, onun komutasında batırılmıştır. izmir körfezi'ndeki o küçük kösten adası'nı da ingilizler o geri almıştır. ama imparatorluğu bitiren savaş olan filistin cephesini de o kaybetmiştir(vahdettin ülkeden sürüldükten sonra bu cephede mustafa kemal'i suçlar. oysa liman paşa ordular tamamen yenildikten sonra komutayı bırakmıştı. mustafa kemal 7. ordunun komutanıdır ve 4 ile 8. ordu çökerken anadolu sınırını tutabilmek için düzenli bir şekilde geri çekilebilmiştir.)

liman paşa anılarını "türkiye'de beş yıl" adı altında toplamış. kendisi 1917'nin aralık ayında, yani ittifak kuvvetlerinin savaşı kazanacaklarına dair inançlarının tavan yaptığı zaman, türk ordusunun durumu hakkında alman başkumandanlığına bir rapor göndermiş. özetleyerek yazarsam eğer;

13 aralık 1917, türk ordusunun bugünkü durumu

bir dizi hatalar neticesinde türk ordusu muharip kıtaları dikkat çekecek derecede mevcudu azalmıştır. muhabere kabiliyeti gerilemiştir. bu durumu telafi edebilmek için, sebeplerini açıklamak gerekmektedir.

nakil yolları ve vasıtalarının çok yetersiz olmasından dolayı, bu telafi için çok büyük zorluklarının üstesinden gelmek gerekecektir.

asker mevcudu

türk ordusu, savaşta yapması gereken muharebeler nedeniyle, kaçınılmaz olarak büyük kayıplara uğramıştır. biraz dikkatli davranılsa, önlenebilecek olan büyük kayıplar verilmiştir.

bu yanlış kararlar şunlardır:

a) aralık 1914 ve ocak 1915 ilk kafkas seferi: enver paşa ve kurmay başkanı tümgeneral von bronsat komutasındaki 3. ordunun aralık ayında mevcudu 90.000 ve durumu iyiydi. sınırın hasankale'den pek uzak olmayan dağlık kesiminde sayıca üstün olmayan ruslara karşı uygun savunma mevziilerindeydi. ordu çarpışarak dağlardan çıkabilse bile, elinde muhasara topçusu olmadığı için kars asla alınamayacaktı. ama sarıkamış-kars'a doğru hücüma geçilmeye karar verildi. iki kolordunun tamamen karlarla kaplı dağ yolları ve patikalarda tamamen yetersiz yiyecek temini ile sol kanattan yaptıkları harekat, her iki kolordunun mağlubiyetine yol açarken, cephedeki 3. kolordu başarısız muharebeler yapıyordu. bu 90.000 askerden resmi beyanlara göre 12.000'i çok acıklı bir vaziyette geri dönmüştür. geri kalanlar şehit düşmüş, açlıktan ölmüş, donmuş ve esir alınmıştır. harp tarihi bu saldırı için hiçbir zaman geçerli bir sebep bulamayacaktır. (geçerli nedeni liman paşa yazmamış. bu savaşın geçerli nedeni enver paşa'nın zafer kazanma hırsı ile alman doğu cephesini rahatlatmaktır.)

b) üçüncü ordunun 1916 yaz başında ruslara karşı yetersiz hücumu. bunun neticesinde gerçekleşen geri çekilmede ordunun büyük kısmı dağılmıştır.

c) ikinci ordunun 1916 yaz başında toplanıp van gölü-muş-kiğı hattından erzurum istikametinde başlayıp, daha oluşurken başarısız kalan beyhude hücumu. önce yeterli yolları, geriye doğru kullanılabilecek irtibat hatları, nakliye yolları ve ağırlık kolları olmadığından, düşmanın yanlarına ve gerisine yapılan bu saldırıyı gerçekleştirmek mümkün değildi. bu ordudan 60.000 asker açlık, hastalıktan, soğuktan, az bir kısmı ise düşman tarafından şehit edilmiştir.

d) 13. kolordunun 1916 kışından, 1917 kışında iran'a yapılan akın. ingilizler basra'ya kadar değil de kurna(kuveyt)'a kadar geri püskürtülmeden bu akın yapılmamalıydı. bunun doğrudan sonucu bağdat'ın kaybı olmuştur. kader anı olan 1917 mart ayında bu kolordunun eksikliği hissedilmiştir.

e) seferi kolordunun mısır'ı almak için süveyş kanalına yaptığı ümitsiz ileri harekat. sadece 18.000 askerle yapılan, evvelce süveyş kanalı'nı korumak isteyen ingilizleri el tih çölüne girmelerine neden olmuştur. (bu saldırıda süveyş kanalına kadar ilerleyerek ingilizleri bile şaşırttık. ama askerlerimiz yüzme bilmedikleri için balkabaklarına tutunarak yüzmeye çalışınca, ingilizlerin mitralyöz ateşiyle ördek gibi avlanmışlardır. 25.000 askerle yapılan bu saldırının komutanı cemal paşa'dır. bir yıl sonra alman kress von kressenstein komutasında 10.000 kişiyle saldırdık. yine sonuç alamadık. ilk saldırı başarısızlığımızdan 1 ay sonra ingilizler çanakkale'ye saldırdı. bu iki saldırıdan tırsan ingilizler, kanalı kesin olarak korumak için yavaş yavaş filistin'e ve suriye'ye gireceklerdir. kanal seferlerinin nedeni de batı cephesinde almanları rahatlatmaktır. bu anlamda amacına ulaşmıştır. çünkü ingilizler kanala büyük oranda asker ve malzeme yığmaya birinci kanal seferinden sonra başlamıştır.)

f) türk ordusundaki her ölçüyü aşan firarlar. bugün(aralık 1917) 300.000'den fazla firar vardır. bunlar düşman tarafına geçmemiştir. aksine yurtlarına dönüp haydutluğa başlamışlardır. bu firarlar nedeniyle takip müfrezeleri de çıkartılmıştır. (her türk asker doğmuyor!) üstelik kaçarlarken vurulma tehlikesini de göze alarak, trenden atlayarak veya engebeli yürüyüş kollarında, çadırlı ordugahlardan ve kışlalardan kaçmışlardır. özellikle de torosların doğusu ve güneyine giden birliklerde, binlerce askeri kaçmayan tümen yok gibidir. (filstin cephesinde kaçanlar ise türk komutanlar tarafından genelde bulunup yeniden cepheye alınmıştır. liman paşa bu askerlerin nasıl bulunduğuna akıl sır erdiremediğini belirtir.)

aralık 1917'de asker durumu nasıldı peki?

1. ordu emrinde istanbul ve çevresinde ihtiyat birlikleri ve sadece kağıt üstünde var olan, ama hiçbir askeri değeri olmayan amele birliklerinden başka, sadece geçici olarak tahsis edilmiş tümenler vardır.

2. ve 3. ordularda(kafkas grubu) grup komutanı izzet paşa'nın söylediğine göre cephede kullanılabilecek tüfek sayısı 20.000'dir.

bulgar sınırından akdeniz sahilindeki alanya'ya kadar(2000 km) sahil muhafazasını üstlenmiş 5. ordunun 26.000 tüfeği vardır ve tüm bu kıyı sahil şeridinde bir tane bile gemimiz yoktur. üstelik araba yolu da neredeyse yok.

6. ordu kurmay başkanı binbaşı kretschmer'in bildirdiğine göre 13.000 tüfek.

(filistin ve suriye'deki ordularda bu raporda bir bilgi yok. kitabın ilerisinde ise 4. ordu suriye'de, 7 ve 8. ordu ise filistin'de olduğu belirtiliyor. bu iki orduda toplam 13 tümen var ve her tümende 1300 tüfek mevcut. bu da yaklaşık 17.000 tüfek eder. bu tümenler de felaket haldeydi. yemek yetersizdi. kıyafetler paramparça haldeydi. öldürülen düşmanların giysilerinden yararlanılıyordu. ayrıca bu tümenler içinde araplar da mevcuttu ve iyi de savaşmışlardır. ingiliz komutan allenby türk ordusunu 30.000 kişi olarak düşünmüştür(gerçekte 40.000 kişi). 30.000 kişiye karşı hazırladığı ordu 460.000 kişidir ve emir faysal da cabasıdır. bu durum orduyu müthiş bir moralsizliği de itmiştir. artık moral olarak bitme noktasına gelmişlerdir. ordumuz yine de iyi dayanmıştır. savaş ancak ekim 1918'de bitmiştir. son mağlubiyetten önce ingilizleri 2 kez de yenmişizdir. ama üçüncü gazze muhaberesini kaybederek(liman paşa'nın filistin'deki hatalı savunma hattı nedeniyle) şimdiki sınıra çekildik. ilginçtir, bu savaşta ileride genelkurmay başkanlığı yapacak iki subay ingilizlere esir düşmüştür. ragıp gümüşpala ve cevdet sunay. malumunuz olduğu üzere cevdet sunay cumhurbaşkanlığı da yapmıştır.)

parantezlerden kurtulup rapor harici konuya devam edeyim:

ırak ve filistin cephesindeki ingilizler sürekli takviyeler ve gittikleri her yere ray döşeyip, gıdım gıdım ilerleyerek mevcutlarını sürekli artırmaktadır. şöyle diyeyim, tren gitmeyen yere ingiliz askeri girememiştir. buna rağmen belirli bir noktaya kadar oldukça iyi dayanmışızdır. ırak'da ise ingilizler asla musul ve kerkük'e girememiştir.

1918 yazında azerbaycan'da her biri 9.000 kişilik 6 kuvvetli türk tümeni vardır ve almanlar kafkasya'yı kaptırmamak için osmanlı cephelerindeki alman askerlerini çekip kendi müttefikleriyle savaşmayı da göze almıştır. eylül 1918'de artık bakü'deydik ve büyük bir zafer kazanmıştık! 1 ay sonra teslim olduk. çünkü çanakkale'de yokedilemeyen itilaf devletleri ordusu selanik'e çıkar. akabinde yunan ve sırplarla birleşerek bulgaristan'ı saf dışı bırakırlar. 3 koldan balkanlarda ilerlemeye başladılar ve bir kol da istanbul'a yönelmişti. oysa liman paşa çanakkale kumsalında ingiliz askerlerini tutmayı seçmeyip, daha baştan, kara çıkartmasına imkan vermeseydi veya sıfır kayıpla çekilmelerine izin verilmeseydi savaş daha da uzardı. gerçi hem donanmaya, hem de kara ordusuna karşı salt kara ordusu ile bu saldırıyı püskürtmüşüzdür. ingiliz askerleri çanakkale kumsallarında tutma nedeni elbette alman cephelerini rahatlatmak. almanlar bu savaşta bizi bir nevi kum torbası gibi görmüş.

ayrıca şunu da unutmamak gerekiyor. 1917 başında avrupa'da 7 tane oldukça iyi donanımlı ve eğimli tümenimiz bulunmaktaydı(bir kısmı hayati makedonya cephesinde. ama romanya ve galiçya cephelerinde savaşmamız oldukça gereksizdi).

savaş bittiğinde alman asker ve subaylarının bir kısmı samsun'a gidip, ukrayna üzerinden almanya'ya dönmeye çalışmış. bu sırada bir kısmı hastalıklardan ölmüş. istanbul'a varanlar ise anadolu yakası ve adalar'da toplanmış ve 5 gemi ile ayrılmışlar. liman paşa'nın ayrıldığı gemide 120 subay ve 1800 asker olduğuna göre takribi en az 10.000 alman asker ve subayı osmanlı ordusunda savaşın sonunu görmüştür. osmanlı ordusunda ölen alman askerlerinin sayısı hakkında bir veriyi bulamadım. bilen varsa yazsın, eklerim. ama çanakkale'de 200 kişilik bir alman birliğinin kısa sürede 40 kişiye düştüğünü liman paşa belirtir.

bizim orduyu bitiren önemli nedenlerden birisi elbette hastalıklar, özellikle tifüstür. binlerce asker tifüsten öldü. tifüsün en yaygın zamannda 42 türk doktoru salgından ölmüştür. bitten arındırma istasyonları ile hastaneleri bile ısıtamıyorduk. hep övgüyle bahsettiğimiz ordudaki yiyecek eksikliğinin(bildğin açlık işte) bir nedeni de ermeni techiridir. çünkü techirden sonra buğday üretimi oldukça düşmüştür.

her şeye rağmen liman paşa anadolu askerlerinin mükemmel olduğunu söyler. iyi bir şekilde ilgilenme, yeterli beslenme, usulüne göre eğitim, komutanlarına güvenip sakin ve emin bir idare ile her şeyi yapabileceklerini söyler. askere alındıklarından itibaren set ve adil bir şekilde davranılırsa arapların da büyük kısmının iyi asker olduğunu belirtir. ingiliz general townshend ise çanakkale'de almanlar olsaydı o topçu ateşini görünce dayanamayıp geri çekileceklerini belirtir.

aslında bu savaşa hiç girmememiz gerekiyordu. 2.850.000 asker ile savaştık ve ve en az iki katı askeri üzerimize çekip almanya'nın cephelerini rahatlattık. biz savaşa girdiğimizde 2 savaş kaybetmiştik. toparlanamadan, bomboş bir hazine, elbiseleri noksan, sihları yetersiz, erzakları yok denecek kadar az, trensiz, fabrikasız, yolsuz, subayları balkan savaşında yıkılmış bir halde girdik. buna rağmen gösterilen takat ilham vericidir.

hadi bir ek bilgi daha. birinci savaşta bizim çanakkale destanımız varsa, fransızların verdune'ü(350.000 fransız), ingilizlerin somme'u(420.000 ölü) vardır.

3 yorum:

Alican Kutlu dedi ki...

"oysa liman paşa çanakkale kumsalında ingiliz askerlerini tutmayı seçmeyip, daha baştan, kara çıkartmasına imkan vermeseydi..."

deniz topçu desteği altında çkarma yapan düşmanı donanman yoksa durduramazsın. almanlar bunu kendi hesapları gerektirdiğinde de başaramamışlardır normadiya'da. kıbrıs'ta rumlar başaramadı, scilya'da gene almanlar, falkland'da arjantinliler hep başaramadı.

gerisi önemli değil... dedi ki...

"veya sıfır kayıpla çekilmelerine izin verilmeseydi savaş daha da uzardı. gerçi hem donanmaya, hem de kara ordusuna karşı salt kara ordusu ile bu saldırıyı püskürtmüşüzdür" demişim.

kaçırdığınız bir nokta var. gelibolu sırtlarını zaten düşman donanması dövüyordu. çıkartma yapılacağı zaman ise ateşi kesiyorlardı ve bizde siperlere girip düşmanı karşılıyorduk. gelibolu siperleri birbirine çok yakın olduğu için düşman donanmasının nokta atışı yapma şansı yok. yani düşman donanması ateşi kestiğinde biz o çıkartmaları önleyebilirdik. ama alman genelkurmayı, ingilizlerin o siperlerde kalmasını istemiştir ve bizde ona göre savaşmışızdır. o siperlerden çıksalar alman cephesine gideceklerdi çünkü. çok kuvvetli hava desteği olan amerikalılar ve ingilizler ise bu çıkartmaları kolayca yapmışlardır. sıkıysa kıyıda dur, tepene yağan bombalardan gözünü bile açamazdın. ikinci savaş çıkartmaları ile birinci savaşı, hatta kıbrıs savaşını kıyaslamanız bana mantıksız geldi..

gerisi önemli değil... dedi ki...

yorumunuz için teşekkürler bu arada..

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.