heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

22 Kasım 2010 Pazartesi

ibrahim ve oğlu

artık gelenek haline gelmiş dini ritüelleri icra ederim. bu durum hoşuma da gider. mesela param varsa eğer kurban keserim. bayram namazlarını da ailemin yanına gittiğimde giderim. akrabalarımla da bayramlaşırım. güzeldir bu tür ritüeller. ama şahsen islam dini ritüelleri yerine, dyonisos kültünün ritüellerini yerine getirmeyi tercih ederdim!
neyse, bu kurbanda da namaza gittim. sokağa seccademi serdikten sonra vaazı dinlemeye başladım. hoca malum olduğu üzere kurban kesiminden bahsediyordu ve birden işi ismail'in kurban edilmesine getirdi. ismail'in nasıl taşa yatırıldığını, çırpınmasın diye ayaklarının ve ellerinin bağlanmasını ve bıçağın bilenmesinden bahsederken gözlerimin önüne 4 yaşındaki yeğenim geldi ve dehşete düştüm. fatih akın'ın yaşamın kıyısında filminde kızını kaybeden alman kadın türkiye'ye gelince hani, kızın arkadaşının evinde kalıyordu. arkadaşı da tuncel kurtiz'in oynadığı karakterin oğluydu ve iki kültürde de bu kurban meselesinin anlatılmasını alman kadın oldukça şaşırmıştı. çocuk ise bu hikayeyi küçükken babasından duyduğunu söylemişti. babası, tanrı kendisinden öyle bir şey isterse eğer alıp bıçağı isteyen tanrıya doğru doğrultmaktan bahsetmişti ya, harbiden ürkütücü bir hikaye.

belirli bir iriliğin üstünde canlıları öldüremem. bu iriliğe ben kendi açımdan sivri sinek iriliği diyorum. mesela bir haham böceğini asla öldüremem. doğal olarak herhangi bir yaşayan canlıyı asla kesemem. insan kurban etme fikri ise kesinlikle ruh hastalarından çıkmış olmalı. böyle bir şeyi istemek bile manyakça. rüya görüyorsun ve rüyanda tanrı seni sınamak için oğlunu kurban etmeni istiyor. hade lan...
neyse, insan kurban etmek eski bir gelenek. lübnan, suriye, filistin civarında o zamanlar el-baal-anat üçlemesine tapılıyor ve insanlar tanrı el için ilk doğan erkek çocuklarını ge-hinnom(göz yaşı) vadisinde kurban edip yakıyorlar. ge-hinnom kelimesi dilimize cehennem olarak geçmiştir. dünyadaki cehennem de bir fiil olarak buradadır. şimdi israil sınırları içerisinde. neyse konudan sapmayayım. yani o zamanlar herkes tanrısı için ilk erkek çocuğunu feda ederken ibrahim'in tanrısı da -ne gerek varsa- kendisinden korkup korkmadığını sınamak için ibrahim'i denemeye karar veriyor.

"daha sonra tanrı ibrahim'i denedi. "ibrahim!" diye seslendi. ibrahim, "buradayım!" dedi. tanrı, "ishak'ı, sevdiğin biricik oğlunu al, moriya bölgesine git" dedi, "orada sana göstereceğim bir dağda oğlunu yakmalık sunu olarak sun." ibrahim sabah erkenden kalktı, eşeğine palan vurdu. yanına uşaklarından ikisini ve oğlu ishak'ı aldı. yakmalık sunu için odun yardıktan sonra, tanrı'nın kendisine belirttiği yere doğru yola çıktı. üçüncü gün gideceği yeri uzaktan gördü. uşaklarına, "siz burada, eşeğin yanında kalın" dedi, "tapınmak için oğlumla birlikte oraya gidip döneceğiz." yakmalık sunu için yardığı odunları oğlu ishak'a yükledi. ateşi ve bıçağı kendisi aldı. birlikte giderlerken ishak ibrahim'e, "baba!" dedi. ibrahim, "evet, oğlum!" diye yanıtladı. ishak, "ateşle odun burada, ama yakmalık sunu kuzusu nerede?" diye sordu. ibrahim, "oğlum, yakmalık sunu için kuzuyu tanrı kendisi sağlayacak" dedi. ikisi birlikte yürümeye devam ettiler. tanrı'nın kendisine belirttiği yere varınca ibrahim bir sunak yaptı, üzerine odun dizdi. oğlu ishak'ı bağlayıp sunaktaki odunların üzerine yatırdı. onu boğazlamak için uzanıp bıçağı aldı. ama rab'bin meleği göklerden, "ibrahim, ibrahim!" diye seslendi. ibrahim, "işte buradayım!" diye karşılık verdi. melek, "çocuğa dokunma" dedi, "ona hiçbir şey yapma. şimdi tanrı'dan korktuğunu anladım, biricik oğlunu benden esirgemedin." ibrahim çevresine bakınca, boynuzları sık çalılara takılmış bir koç gördü. gidip koçu getirdi. oğlunun yerine onu yakmalık sunu olarak sundu. tevrat (yaradılış) 1-13
tevratta ihale ishak'ın üzerine yıkılıyor. islam inanışında ise bahsedilen kişi ismail'dir. kur an'da ismail'in adı geçmez. ama kur an'daki hikayeyi okuyunca ismail'den bahsedildiği anlaşılıyor veya bana öyle geldi. hem zaten oldukça çirkef ve kıskanç bir kadın olan sara'nın kendi oğlu yerine ismail'i feda edeceğine bire on bahse girerim.

"100. "Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla." 101. Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. 102. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona, "Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?" dedi. O da, "Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın" dedi. 103, 104. Nihayet her ikisi de (Allah'ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik: "Ey İbrahim!" 105. "Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız." 106. "Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır." 107. Biz, (İbrahim'e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail'i) kurtardık. 108. Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık. 109. İbrahim'e selam olsun. 110. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız. 111. Çünkü o mü'min kullarımızdandı. 112. Biz onu salihlerden bir peygamber olarak İshak ile de müjdeledik. 113. Onu da İshak'ı da uğurlu kıldık. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vardı, kendine apaçık zulmedenler de. saffat suresi 100-113

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.