heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

7 Aralık 2010 Salı

çocuklu kadınların, kendilerine koca, çocuklarına baba aradıkları filmler

kadınların bazı özellikleri vardır. bunlardan birisi de evlenilecek erkek ile çocuk sahibi olunacak erkeğin farklı kişiler olmasını isterler. hemen her tutkulu bir birlikteliği bitirmiş bir kadın, aklından aynı naneyi geçirir;

"keşke ondan bir çocuğum olsaydı da öyle ayrılsaydım!"

ben bile benden çocuğu olmak isteyen kadınların tekliflerini sürekli geri çeviriyorum!
neyse, bu tür filmlerde kadın kahramanımız çok severek bir adam ile evlenir ve çocukları olur. ama herif piçin teki olduğu için karısını sürekli aldatmakta ve çocuğuna diğer kadınlar kadar değer vermemektedir. işte bu tür nedenlerden dolayı kadın o adamdan ayrılır ve zaten başarılı bir insan olduğundan yeni bir hayata başlar. bu tür kadın dul olduğundan dolayı tüm erkekleri üzerine çeker(!) ve neticesinde bir sürü naif, başarılı, aile saadetine önem veren erkeğin ilgi alanına girer. kendi çocuğunu doğurtmakta zorlanan bu erkekler, "hazır çocuğu olan bir kadın buldum, uğraşmam işte bu tür işlerle" diye düşündüğünden olsa gerek kadına yavşar, çocuğa yeni babası olduğunu ispat etmeye çalışır.

filmlerde bu noktada kadın için belirleyici olan durum çocuğun bu durumu kabullenmesidir. ama çocuk ısrarla biyolojik babasına yönelmektedir. uyumsuz bir piç olan biyolojik baba ise hala daha günde 31 kadınla sevişmekte, 69 defa boşalmakla meşguldür. bu meşguliyet arasında da çocuğuna ayıracak vakit bulamamaktadır ve çocuk tamda gönlünü o naif babaya doğru yöneltmişken(annesi çoktan meyillidir) bir mucize olur ve biyolojik baba ikisini de kapar. naif erkeğimiz ise aşk acısını unutmak için şehir ve iş değiştirir. bu durum kadının umrunda bile olmaz. çünkü eski über aşkı kendisine geri dönmüştür ve çocuk yapmak için bir nedeni daha vardır!

bu durumu biraz değişik de olsa figth club'da da görürüz. jack'in babası 6 yılda bir evini terk etmekte başka bir şehirde, yeni bir şube açmaktadır. bunu her 6 yılda bir yapmaktadır. işin ilginç yanı ise kadınların bu duruma rıza göstermesi ve seslerini çıkarmadan çocuğu doğurup terk edilecek anı beklemeleridir.

eski filmlerde ise durum daha ilginç. malum, kadınlar çalışma hayatına girmeden önce ya evlenirlerdi, ya rahibe olurlardı, ya da orospu. çok sevdiği kocasına 8 çocuk doğurduktan sonra ölümüne hala şaşılan ve ailesi tarafından tapılırcasına sevilen anne, babanın çocuklarına yeni anne bulma sevdası yüzünden hemen unutulur. yeni bir kadın ise ya balolardan bulunacaktır, ya da manastırlardan. böyle durumlarda manastırdan çocuklara dadılık yapmak için gelen kadın daima kazanır. mesela the sound of music'deki gibi. 300 yıl önce olsa doğayla konuştuğu ve şarkılar söylediği için yakılarak öldürülecek olan çatlak rahibenin planı işe yaramış ve zengin kocayı kapmıştır. 
ilginç olan noktalardan birisi ise çocukları olan iki kişinin evlenmesi durumunda kadının çocuklarının bir kaç ay içerisinde üvey babalarının nüfus kütüğüne geçmeye ve soyadını almaya razı olmalarıdır.

ne kadar çok iki ayağımızın üstünde durduğumuzu iddia etsek de, beyinimiz acayip süper hesaplamalar yapıyorsa da temel içgüdüler aynı kalıyor. insanın kadın cinsi evlenilecek ve çocuk yapılacak erkekler arasında seçim yapabiliyor. bir gruptan çocuk yaparken, diğer grubu kullanmaya kalkıyor. böylece kadınların bu doğru tercihleri sayesinde çocuklarının ve torunların 100 yıl sonra evlenilecek naif erkek gibi bir dertleri olmayacak! çünkü herkes piç olacak!

2 yorum:

7.oda dedi ki...

filmlere konu olamasa da.. akılları başlarına sonradan gelip yerleşen ve "çocuğunu kendin büyüt, erkekten baba değil ancak ve ancak büyüyememiş bir çocuk olur" diyerek boşanan kadınlar da var. ve böyle de devam eden..
:)

gerisi önemli değil... dedi ki...

bkz: babalık kurumunun gereksizliği

bkz: tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması

bkz: asalak

erkeğin doğadaki temel görevi dölleyip kaçmaktır :)

önemli olan keyfinize bakamaya devam etmek, keyfinize bakın ;)

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.