eski sevgilisine "
seni sevmiyorum, sevmiyorum, sevmiyorum!!!" diye bağıran jönü ünlü türk filmlerinde, bu
sevmiyorumun anlamı "
seni hala çılgınlar gibi seviyorum, gurur yaptım, nasıl düzelteceğim bilmiyorum, yardım et bana, elinin gölgesi, köpeğinin gölgesi olayım, nolur geri dön" dür.
evet sevgili okur, hep düşünür dururum. bir insan birini tanıdığında onu '
sevmemek' gibi bir düşüncesi olabilir mi? sevmek zorunda değildir, tamam, ama sevmemek daha çok nefret ifade ediyor sanki. nefret etmek de aslında sevmenin başka bir versiyonu. gıcık kaparsın, kinlenirsin, kaale almazsın, ama sevmemek, saçma. hemde hala saçma.
ama bu dediğim insan ilişkileri içindir. bir sürü kişi kırmızı et sevmez. okşamaz onu. onunla beraber yatmaz! oysa kırmızı et yiyenler onu hep sever, saygı gösterir. el üstünde tutar!
yani insana karşı sevmeme gibi bir duygunun ilk başlarda olamayacağını yazıyorum. sevmek karşılıksızdır, karşılığı olunca aşk olur. peki sevmemek?
"
sevmemek karşılıksızdır."
hadi ya. karşılıklı sevince aşk olur, karşılıklı sevmeyince nefret mi olur? şimdi:
"
berke seni seviyorum"
"
tülay bende seni seviyorum"
"
hadi evlenelim"
öyleyse;
"
berke seni sevmiyorum"
"
tülay ben de seni sevmiyorum"
"
o zaman bi siktir git berke"
"
asıl sen bi siktir git tülay"
şimdi berke ve tülay n'apıyor? sevmemek mi, yoksa nefret mi?
ikisi de değil bence, berke ve tülay yukarıdaki diyalogda karşılıklı trip atıyorlar. nefret eden taraflar "
ben seni sevmiyorum" gibi insancıl yaklaşımlar sergilemezler. keşke sergilense!!!
sevmemek için ön şart bence sevmektir. seversin ve sevmezsin. sebep sonuç ilişkisi var.
tabi sevmeme haline geçişin daha öncesi olmalı;
"
sen iyi bir insansın. ama benim sorunlarım var. seni bunlarla harcamak istemiyorum. ben seni mutlu edemiyorum."
böyle bir sözden sonra, ilk önce
sen iyi bir insansın lafına takmak lazım. "
acaba bu kadını tokatlasam hala daha iyi bir insan olduğumu düşünür mü?"
(tokatla hadi, tutma kendini, vur şuna, iyi biri olmadığını göster o gerzeğe!!)
daha sonra "beni harcamak istemediği sorunlarına" da girerdim, ama bu laf yetip artıyor. "sen iyi bir insansın" lafı tüm beynimde çınlıyor, çınlıyor, çınlıyor, çınlıyor ve sanki bir uçurumdan düşerken kenarlarına sürekli çarpmış kadar delirtiyor.
ama "ben seni mutlu edemiyorum" mottosuna gelince artık akan sular durma noktasına gelir. "neden" diye sormayın karşınızda bulunan sığıra. lafı çarpıtıp duruyor işte. benim onu artık mutlu edemememi çaktırmadan yüzüme vurduğu yetmiyormuş gibi üstüne kendisini suçlayıp yine beni iyi bir insan yapıyor.
ben iyi bir insan değilim. iyilerden nefret ederim, tüm sakatları tekmeleyeceğim, tüm körleri arabaların önüne iteceğim, tüm sağırların analarına söveceğim!!!
böyle bir durumda "beni teselli etme. her sözün tüm vücuduma giren kancalar gibi acıtıyor bedenimi. bana sadece gerçeği söyle yeter. avutmana gerek yok. ben kendi tesellimi orhan gencebay'da bulurum. o anda da alkol alırken huzur bulurum." denilmelidir!!!
neden değil, sonuç önemlidir.
6 yorum:
Bu burç meselesi ne ayak sence?
Aslı astarı var mı?
Bu bir arzuhaldir.
hiç alakam yok. ama kızlar genelde "kova mısın" dediklerinde hala şaşırıyorum. ama bir işe yaradığını düşünmüyorum.
insanlar yeni tanıştıkları kişiler hakkında hemen hüküm vermek için burçları kullanıyorlar sanırım.
burç meselesini geç.. insanları 12 farklı çeşit kalıptan birine sokmak normal bi iş değil... deeee... bu sevgi nefret olayında iyi noktalar var yazında.
bence sevgiyle nefret çok ince bir sınırla ayrılıyor, zaman zaman o çizginin üstünden bi o yana bi bu yana atlanıveriliyor.
seni sevmiyorum mevzusu da şeydir.. işte karşındaki öyle bi bok yemiştir ki onla olmaman lazımdır, gurur meseleleri falan..ama işte istiosundur yine de malsındır çünkü:) o zmn kullanacağın bi kendini kandırma (ki ben buna kendirme diye kısaltma yapmak sterdim:p ) kelimesidir. insan aklı nihayetinde, onun da sınırları var biyerde.. ol deince olcak sanio:)
ol deyince olur, harbi bak...
ay sen ne olumlu bşeysin yaa:) sikrıtçı mısın nesin:)
cık, değilim, olur sadece...
Yorum Gönder