heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

11 Ocak 2013 Cuma

şinvat

kutsal kitabı avesta olan zerdüştlüğe göre insanlar öldükten sonra dirilirler ve öteki dünyada iki safa ayrılırlar. tüm insanlar, cennete girebilmek için ise şinvat köprüsünden geçmek zorundadırlar. insanlar köprüden geçerlerken kötüler için şinvat köprüsü kılıcın keskin tarafı gibi olur. iyiler için ise köprü genişler, otobana dönüşür(!). zerdüşt ise geçişleri izler ve kendi ümmetinden kimselerin geçisi sırasında tanrı ahura mazda'dan şefaat diler.

farsça şinvat; toplayan, toparlayan, bir araya getiren ya da hesaba alan demektir. avesta’da olay şinvat'dan değil, şinvato peretus'dan yani iyi ve kötü işleri “kaydeden onun köprüsü”nden söz ediliyor. bu köprü cehennemin üzerinde alburz dağı’ndan şakat daitih’e kadar gidiyor. belli cenaze törenleri yapılır yapılmaz her insanın ruhu köprüye geliyor ve cennet’e girmek için onu geçmek zorunda kalıyor. köprüyü geçtiğinde mitra, raşnu ve sraoşa yaptığı iyi ve kötü işlerin hesabına göre onu yargılıyor. ancak iyi işleri kötü işlerinden çoksa cennet’in kapısı onu içeri almak için açılıyor. eğer kötü işleri ağır basıyorsa cehenneme atılıyor; iyi işleri kötülerle eşitse ölünün ruhu, ormazd’la ehrimen’in arasındaki amansız ya da son savaşın yapılacağı(ragnarok hesabı) son yargıyı beklemek zorunda kalıyor.

zerdüştlüğe göre ölünün ruhu üç gün durduktan sonra korkunç şinvat köprüsü’nden geçiyor. kişi, dünyada iyi işler yapmışsa güzel bir kız onu karşılıyor. ilk adımda cennetin iyi düşüncesine, ikinci adımda iyi sözüne, üçüncüde iyi olaylarına, dördüncüde parlak sonsuz bir ışığa giriyor. eğer insan iyi değilse, onu fena bir kadın alır. fena söz, fena düşünce, fena olaylardan geçerek fena cinlerle karşılaşır. başka bir anlatıya göre de ölüler canlanıp ruhlarıyla birleşir. hepsi, içinde kurşun kaynayan bir kazana atılır. iyi olanlara bu ılık süt gibi gelir. üç gün sonra hepsi oradan çıkarılır. ölümsüzlük içkisi verilir ve ölümsüz olurlar. başka bir anlatıda da güzel bakire bir kız ve 2 adet köpek eşliğinde eğlenceli ve şarkılı bir yer olan cennet’e gideceklerdir.

robert winston'ın tanrının öyküsü adlı kitaında cennete girmek insanın ömür boyunca biriktirdiği iyi düşünce söz ve davranışların miktarına bağlı olduğu belirtiliyor. ölümden sonra ruh tartılıyor(mizan) ve eğer ruhun sahibi yeterince iyilik biriktirdiyse güzl bir bakire geliyor ve o kişiyi sonsuz büyük mutluluğa uzanan efsanevi şinvat köprüsünden geçiriyor. eğer ruhun kötülükleri ağır basarsa, köprü daralıp jilet kadar inceliyor ve ruhun sahibi, güzel bakirenin yerini alan çirkin bir yaşlı kadın tarafından cehenemin dibine yollanıyor.

"ey, iyi işlerin kudretli nedeni, çok günah işlemekten kaçıyorum ve yaşamın altı gücünü –davranış, konuşma, düşünme, akıl, zihin, anlayış- isteyerek temiz tutup hal ve davranışımın paklığını koruyorum. aydınlık yolda kalayım, cehennemin ağır cezasına çarptırılmayayım ama şinvat’ı geçeyim ve güzel kokulu, tümüyle hoş, her zaman aydınlık olan bu kutsal yerine ulaşabileyim diye bunu adil olarak, sana ibadet ederek, iyi düşünerek, iyi konuşarak ve iyi işler yaparak yerine getiriyorum." (avesta)

müfessirlere göre ise meryem , 19/71'deki "içinizden, oraya uğramayacak hiçbir kimse yoktur. bu, rabbin için kesinleşmiş bir hükümdür." ayet sırat köprüsüne delalet ediyor. mahşer yerinde neşir başladığında kafirler doğrudan cehenneme sevk edilirken, peygamberler, evliyalar ve geri kalan bütün insanlar sırat köprüsüne uğrayacaktır. köprüyü geçen de cennete varacaktır. ama köprüden geçmek o kadar kolay değil. öncelikle köprü cehennem üzerinde kurulu. ayrıca köprüyü geçerken olayın bonusları da var. arada cehennem patlayacak, lavlar siz köprüyü geçerken ayak uçlarınıza kadar gelecek, alevler ve sıcak buhar sizi hafif hafif yakacak. zebaniler ise günahkar müslümanları yakalayıp cehenneme atacak. üstelik köprü kaygan ve üzerinde emrolunduklarında yakalamaya yarayan çengeller var(işi şansa bırakmamışlar). o esnada peygamber ise sırat köprüsünün başına dikilecek ve "allahım, ümmetimi selametle geçir" diye yalvaracak. tabi iş burada bitmiyor. meryem 72'ye göre "sonra müttekileri(takva sahiplerini) kurtaracağız, zalimleri ise orada(cehennemde) diz üstü(düşmüş) bir halde bırakacağız" demektedir. allahtan korkup günahtan kaçanlar köprüden böylece geçecekler. bir hadise göre de insanların bazıları yıldırım, bazıları fırtına, bazıları koşan atlar, bazıları koşan insanlar, bazıları yürüyen insanlar ve bazıları da düşe kalka emekleyen insanlar gibi köprüden geçeceklerdir. tabi bu hız da senin sevap-günah oranına göre olacak. neyse, en son geçecek kişi, sürüne sürüne üç bin yıla geçecek ve sonra arkasına bakacak ve allaha şükredecektir. son kişi de geçtikten sonra köprü yanıp yok olacaktır.

ayrıca bu köprü iskandinav mitinde de bulunmaktadır. bu köprü, tanrıların köprüsü denen bifrost'tur. asgardh'daki gök konutlarından yeryüzüne bu köprü vasıtasıyla gelinir. bu, gökkuşağıdır.

nişanyan sözlüğe göre ise arapça şirat, yol demek. orta dönem farsçası srat. aramcası strata, eski yunancası strata, latincesi de strata. yine latince stratum, tabaka, kaplama, döşeme demek. klasik dönem arap dil bilimcileri kelimenin yunancadan geldiğine hemfikirmiş. bu coğrafyada uzun mesafe yol sistemi roma döneminde yerleşmiş. italyanca strada, ingilizce street, almanca strasse de latince kökenliymiş.

kaynak: ekşisözlük, vikipedi, studi-islam.org ve bir kaç site daha..

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.