heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

17 Eylül 2009 Perşembe

onbir ayın sultanı


malum, onbir ayın sultanı denilen bir ayın, nihayet sonu göründü. gizli gizli içki almalar, sigara içmeler, yemek için taa eve gidip kahvaltı hazırlamaların sonu göründü. gerçi iftarı başkalarında(!) yapmak güzel bir şey. ama zaten normalde de gidip yemek yiyebileceğin kişilerde iftar açmanın pek bir anlamı yok. dişlerini ne kadar fırçalarsan fırçala, ağzına gargarayı boca etsen bile, sigara kokusu gidiyor sonuçta, çakıyor davayı, 12 yaşında oğlunun tuttuğu oruçtan bahsedip tutmayanları çaktırmadan eleştirmeye çalışması boşa! bu iftarların bir kötü yanı da teravihe kadar oturmak zorundasın. sonra evin erkeği gidince teravihe, sende sıvışıveriyorsun.

aslında doğuda yaşarken daha ilginçti. tam ordu market kapanırken içeri dalar, kimseye çaktırmadan poşetleri doldurur, şişeler belediye otobüsünde ses çıkarmasın diye sarıp sarmalardık. hem korku, hem eğlence! gerçi o zamanlar orucu uykuya da tuttururdum.

neyse, ramazandan bahsediyordum değil mi? islamiyet öncesi araplarda, bir çok ortadoğu toplumunda olduğu gibi oniki artı bir ay şeklinde bir düzenleme var. yani ayı görünce ay başlıyor, sonunda da ay bitiyor. bildiğin ay takvimi işte. ama bu durumda yıl 354 gün çektiği için tüm ortadoğu toplumlarında, o kalan onbir günler birleştiriliyor ve üç yılda bir yıla 1 ay daha ilave ediliyor. işte islamiyet bu ek ayı tamamen kaldırarak ramazanın 33 yılda bir tam bir yılı tamamen dolaşmasını sağlamış. yoksa ramazanın kelime anlamı ferahlamak, serinlemek değil. o takvimde yılın en sıcak dönemine denk geldiği için “aşırı derecede ısınmak, cayır cayır yanmak” anlamına gelen ramadh fiilinden türetilmiş. o devirde insanlar o sıcaklarda ne dışarı çıkarlarmış, ne de bir şey yiyip içip, savaşırlarmış. çünkü dışarısı gavur şeyi gibi cayır cayır yanıyordur!

oysa günümüzde insanların çalışmadan, adeta geviş getirerek bir gölgede yatma şansları pek yok. hemen herkes çalışmak zorunda ve 13 saat tutulan oruç esnasında bir gram bile sıva alınamıyor. özellikle yorucu işlerde çalışanların şakır şakır terlerken düşüp bayılmaması içten bile değil. ama irade işte, insan istedikten sonra herşey olabiliyor.

nerede okuduğumu tam hatırlamadığım, sanırım turan dursun'un bir kitabında bahsettiği bir bilgiyi daha yazayım. peygamber zamanında oruç farz olduktan sonra ramazan hep kışa, yani kısa günlere denk gelmiş. gerçekten ramazan olan ayda oruç tutmamışlar. çünkü oruç, hicretten tam 18 ay sonra farz olmuş. yani kabaca ms 623'da. 9 yıl sonra peygamber vefat etmiştir.

tabi oruç sadece müslümanlarda değil, hristiyan ve yahudilerde de var. şekli şemali değişik olabilir ama var. üstelik haniflerden kabul edilen sabiilerde bile var. gerçi onlarda namaz da var.

edit: ramazan kelimesinin kökeni sevan nişanyan'ın taraf gazetesindeki yazısından aparılmıştır.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.