heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

1 Eylül 2009 Salı

terminator salvation

geldik yeni seriye, yani savaşa. Filmi McG diye bir herif yönetmiş. tanımam etmem, herhangi bir filmine rastladığımı da hatırlamıyorum. connor rolünde ise cristian bale var. oldukça iyi bir tercih. bir diziyi andıran filmi kurtarmış.

serinin üçüncü filminde savaşın başlangıcı, yani makinaların saldırısı ve connor'ın lider olarak ortaya çıkması anlatılıyordu. üçüncü filmde savaştan bir bölüm gösteriliyor. yıl 2027 olmuş. her taraf toz toprak, şehir diye kalan şeyler yıkıntıdan başka bir şey değil, insanlar yıkılmış binalarda, fareler gibi saklanarak, fırsatını bulursa makinaları yoketmeye çalışarak yaşıyor. bunlardan birisi de kyle reese'dir. koskoca los angeles ondan soruluyor! makinaların ölüm listesinde garip bir şekilde bir numaraya yükselince insanların savaş karargahında durum şaşkınlıkla karşılanır. iki numarada ise elbette john connor vardır.makinalara karşı savaşan sadece connor değildir. bir rus denizaltısı içinde, atlantik'te, derinlerde bir savaş konseyi olayı götürüyor. makinalar yüzemeyeceği için dalgıç terminator sorunları yok. ama bombalanmaya karşı güvenlik için yerlerini pek belli etmiyorlar. işte skynet, bunların yerini bulmak için bir plan yapar ve makinaları tamamen susturan bir sinyalin insanların eline geçmesini sağlarlar. böylece yapılacak yayınla makinalar önemli gördükleri herkesin yerini tespit edip, onları yokedebileceklerdir. connor anasının günlüklerinde olaya dair bir emare arar, ama bulamaz. zaten sürekli annesinin doldurduğu kasetleri dinliyor, hamile karısı kate ile vakit geçiriyordur!
makinaların bir sinyal ile yokedilmesi planına önce taraftar olur ve takımı ile beraber uygulamasını da yapar. ama son anda, marcus adında, savaştan önce idam edilmiş ve vücudunu tıp bilimine armağan etmiş ve sonuçta yarı makina, yarı insana(ama kalbi var) güvenerek, skynet'in merkezlerinden birine yapılacak saldırıda insanlığın yok olacağını söylerek, kendisini seven birliklere saldırıyı durdurmalarını söyler. denizaltı komutanlığı ise ısrarla saldırması taraftarıdır. sonunda sinyalin bir tuzak olduğu anlaşılır. makinalar denizaltı komutanlığını yok eder.connor ise insanlığı ve kendisini kurtarmak için kyle'in peşinden gider. kyle daha tıfıl bir çocuktur. direnişçilere katılamamanın üzüntüsünü yaşamaktadır! oğlu olduğundan habersiz(!) bir şekilde müthiş bir connor hayranıdır. los angeles'da küçük bir kız çocuğu ile beraber yaşarken marcus ile tanışır. ondan yeni bir kaç taktik öğrenir. ama en sonunda yakalanır. skynet'in merkezlerinden birisine gönderilir. bu bir fabrikadır ve t-800'ler ilk kez seri üretime geçmiştir. en sonunda oğlu john ve yarı insan yarı robot marcus'un büyük fedakarlıkları ile kurtarılır. kurtarılma sahnesinde hem de arnold'lı t-800'ler de görülür. sanırım bilgisayar teknolojisi ile işi kotarmışlar. ama terminator demek, arnold demek olduğu için güzel olmuş. t-800'ün o kaskatı ve dondurucu soğukluktaki yüz ifadesi ile hiç acımadan, yüzünde bir tiksinti ifadesi bile oluşmadan öldüren makinalarının üretimini de görmüş olduk.connor ile t-800 kapışması neticesinde makina yokedilir, ama connor kalbinin yakınlarından bir yerde feci bir yara almıştır. t-800, üzerine eriyik halde kızgın meta döküldüğü için kızarmış parmakları ile onun yüzünün sol tarafını boydan boya mahvetmiştir. ama kyle kurtarılmıştır ve t-800'ün yakıt hücreleri nükleer silah olduğundan dolayı, skynet'in o merkezi yokedilmiştir.
connor'ın yarası ağırdır ve ölmek üzereyken markus devreye girer. kemik yerine metal aksam taşısa bile kalbi hala çok sağlamdır ve kendisini connor için feda eder. ona kalbini verir. kıyamet gününden önce kardeşini öldürdüğü için ölüme mahkum edilmiştir. kendisine verilen ikinci şansı iyi değerlendirmiş ve iyi bir şekilde ölmüştür. john connor'ın biricik eşi kate ise gözyaşlarına hakim olamaz.

film genel anlamda kötü. sanki herhangi bir dizinin herhangi bir bölümü gibi çekilmiş. yeni serinin bol miktarda savaş içermesini, insanlarla makinalar arasında şiddetli savaş sahneleri bekliyordum ama pek bir şey çıkmadı. üstelik insanlar her şeye rağmen oldukça bencil davranmaya devam ediyor ve savaşçılar hariç genelde sülük gibi yaşıyorlar. ayrıca connor'ın çocukken bankamatik soymasının nedeni de anlaşıldı. skynet'in o tesisine girerken şifreyi kolayca kırdı. guns n roses'dan you could be mine'nı duymak yine hoştu. connor bir anda çocukluğu döndü! aslında john connor 3 farklı gerçeklik yaşıyor. biz sadece birincisini izliyoruz. geçmiş her değiştiğinde olay akışı devam ediyor görünse bile şimdiden toplamda 3 farklı john connor hayatı oluştu bile. bunu skynet bile kontrol edemiyor. neyse, en azından savaş tüm şiddeti ile devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.