heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

4 Ocak 2011 Salı

no woman no cry

muhabbeti çok yapılmıştır bu şarkının. "no woman no cry" derken çevirisinin "kadın yok ağlamak yok" şeklinde mi, yoksa "ağlama kadın" şeklinde mi olacağı yönünde. ruh halinize göre çevirebilirsiniz aslında. neyse, bob marley kendi dini müziğini yapar. yani bir jameikalı için bob marley dinlemek, bizim için ahmet özhan dinlemek gibi bir şey işte. ama adamların dini müziği güzel ya hu. hem müzik evrenseldir. türkü, ilahi ise yerel!

kendisi rastafaridir. rastafariler nasıl desem, siyah mesihi bekleyen bir grup. yani seçilmiş ırk siyahlardır aslında ve prens tafari de mesihdir. ot kullanımı da, rasta adı verilen saç da ibadetlerinden birisidir. neyse, kendi çapımda açıklayayım şarkıyı;

ayrıca bu şarkıyı acayip güzel yorumluyan boney m grubundan bobby farrel bir kaç gün önce öldü. adını anmadan geçemedim...

say, say say
i remember, when we used to say,
we a gotta a venus in brooklyn.
aba aba sufferin' the crookedness,
as we mingle with the good people we meet.
good friends we've had oh, good friends we've lost,
along, the way.
in this grim future you can't forget your past,
so dry your tears i say, to my pe'p's who've past away.

(hatırlıyor musun şekerim, hani devlet hastanesinin yataklarında yatıyorduk, doktorlarımız bizi muayene ediyorlardı, o hastanede eski dostlarımızı kaybetmiştik, belirsiz geleceğimizde geçmişimizin de bir anlamı yoktu. bu yüzden söylüyorum işte, sil gözyaşlarını)

no woman no cry.
no woman no cry, (say say say).
hey little sister, don't shed no tears.
no woman no cry, say say say.

(kadınım, artık ağlama, yeter artık, ah küçük sevgilim, gözyaşını dökme, ağlama bebeğim, yeter)

i remember, when we used to rock, oh
on a project yard in jersey.
and little georgie, would make the fire live,
as stolen cars pass through the night.
and then we'd hit the corner store,
for roots paper and ro, oooo
my dreams, my only remedy
for pain of losing family.
oh while i'm gone shorty.

(hatırlıyor musun şekerim, hani oturmuştuk bakırköy hükümet konağı bahçesinde, yeşilkartlarımızın onaylanmasını bekliyorduk, bir sürü memur geçerdi önümüzden ve onların amirleri de. bir kısmı para istemişti hani bizden, bu kişileri unutma bebeğim, hepsini şikayet edeceğiz. kazandığımız üç beş kuruşu elimizden alan ibneleri!)

everything is gonna be alright,
everythings gonna be alright.
..... come to the dance tonight
everythings gonna be alright.etc.
the gun mans in the house tonight etc.
oh ah oh ah oh ah etc.

(her şey daha iyi olacak diyorlar bebeğim, yalan söylüyorlar a q)

i remember, when we used to say.
all among the grit yard in trench town.
aba aba sufferin' the hypocrites,
as they mingle with the good people we meet.
good frinds we've had, oh, good frinds we've lost.
along the way, hey.
in this great future you can't forget your past,
so dry your tears i say,

(söyle hadi söyle hatırlıyor musun güzelim, fatih camiisinin bahçesinde oturuyorduk hani, ısınmak için ateş yakmaya çalıştığımızda bizi ateşperest diye ateşe atmışlardı hani, zaten o yüzden hastanelere düştük, yanık tedavimiz için. oysa biz seninle sıcaklıklarımızı paylaşırdık, vücut sıcaklıklarımızı, organlarımızı pişirirdik. sonrada paylaşırdık. yüzüm tanınmaz hale geldi bebeğim, artık gitmem lazım buralardan, ama ne olursa olsun bebeğim unutma)


to my pe'p's who've past away.
oh ah, oh ah, oh ah

(kadınım söyle sen mutlu oldun mu, bu deli adamı unuttun mu, ağlama artık, gözyaşların bu pis toprağı sulamasın!)

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.