en sonunda, leo'nun uğrunda donduğu biricik aşkı oscar'ı aldı. alması beni ilgilendirmiyor. koyduğum resimlere dikkatlice bakın. görüleyeceği üzere kate yüzünün yarısını sakladığında gayet güzel ve etkileyici görünün bir hatun. ama yüzünün tamamı göründüğünde ise bir şeye benzemiyor. nedense türk kadını kate'e bayılıyor. sanırım bu koca kıçlı, iri göğüslü, geniş belli hatunda kendilerini buluyorlar.
tekrar edeyim; yandan iyi, ama önden tırt bir hatun!
Galatasaray'ın bu sezon çıkacağı en büyük vitrin
2 saat önce
15 yorum:
Tam da sayılan sebeplerden bir Kate Winslet hayranıyım.Fight Club'a benden naçizane bir ekleme:
Şunlara bak, modacılar ve eğlence sektörü onlara ne sunuyorsa onu beğeniyorlar.Zayıf ve anoreksik kadınlar, çekicliğin temeli olan doğurganlığı işaret eden hiçbir işaret yok.Ellerin o tahta gibi vücutta ve kaburgalarında gezinirken haz alman bekleniyor.Bir söz vardır Travis bilir misin, zayıflaya zayıflaya kemiğe dönüşmüş kadınlar için.
'Men aren't like dogs, they don't like bones'
yıllar önce bir yazı okumuştum. orada modacıların neredeyse tamamının eşcinsel olmasından ötürü, onların en önemli cinsel organı olan kıçlar ön plana çıkarmış. dar kotlar, alabildiğine popo salınımları falan işte.
ilk insanların tanrıçalara taptığını bilirsiniz. bu tanrıça heykellerinde daima 1 nokta ön plandadır. kocaman göğüsler, çok iri bir bel ve kocaman kalçalar. kafa, kollar, bacaklar neredeyse yok. çünkü onlar için bu tanrıçaların en önemli özelliği doğurganlığıymış. erkek evrimi sürüp giderken bu özelliklerden kurtulamadı. ilk şekil daima aklında kaldı. ta ki eşcinsel modacılara kadar! harbi bak!!!
Doğrudur.Birileri bir gün genital bölge kıllarının kesilmesini buyurdu ve o gün bu gündür o kıllar sadece retro pornolarda görünür oldu.
Yine bir gün değişmemiz istenecek, yataktan kalktığımızda kendimizi hamamböceği olarak bulucaz.
evrim aşkın evrim. dinazorlar gibi. pencereden dışarı bak, o çağlar bitti. zaman doldu, gelecek ince, çöp gibi kadınların dünyası, gelecek onlara ait olacak.
hamamböceği olarak dönüşürsek eğer bir sandığın içinde bizi kıra bırakırlar. her şey olacağına varır, sıkma canını...
bu senenin akademi seçimlerine pek mükemmel eleştirel bir yaklaşım doğrusu!! "sean penn ya da mickey rourke hangi açıdan tırt" konusunu da bekleriz.
saygılar..
bu senenin akademi seçimlerine pek mükemmel eleştirel bir yaklaşım doğrusu!! "sean penn ya da mickey rourke hangi açıdan tırt" konusunu da bekleriz.
saygılar..
:)
akademinin seçimleri beni elbette ilgilendirmiyor. zaten kısmı hemen es geçtim. oyunculuğunu da eleştirmedim. çünkü iyi oyuncu. eternal sunshine da müthişti. benim bahsettiğim yüzünün şekli. yüzüne direkt bakınca bir şeye benzemiyor, ama yandan bakınca çok hoş bir hatun dedim.
sean penn e ayrı bir yazı yazacaktım zaten. kendisi oscar alıncaya kadar en sert savaş karşıtlarından biriydi. gösterilere katılırdı. oscar ı mytic river ile ilk alınca gözü gönlü açıldı penn in. sesi soluğu çıkmaz oldu. bukowski nin konuşmaktan zevk aldığı nadir insanlardan biriymiş üstelik. oscar dan sonraki hali ilginç geldi bana ve iğrenç.
mickey rourke a sesimi soluğumu çıkarmam, izlerim sadece. adam hayatını kimseyi sallamadan yaşıyor. ne isterse onu yapıyor. üstelik bukowski nin tek senaryosu olan barfly da da oynamış bir insandır.
tam da bunu kastetmiştim :)
bakınız konu kate hanım olunca mevzuya kalçalar filan gayet doğal bir akışla dahil olurken, sean bey savaş karşıtlığı ile ilgili değerlendiriliyor nedense. halbuki ben bahsi geçen beylerin "hangi yönden tırt" olduklarını sorarken kelimenin düz anlamıyla konuşmuştum. ölçütünüzün (bilinçli olarak yapılmış ya da bilinçsizce ağızdan çıkmış olsun) "bukowski'yle münasebet" olması da pek manidar doğrusu.
saygılar..
ama erkek ile kadının temel ayrım noktalarından birisidir fiziksel görünüş. erkek ne kadar çirkin olursa olsun genelde görünüşü ile değerlendirilmez. ama kadının ilk bakılan yeri güzelliğidir. bunu kadınlar kendilerine de yapıyor. doğduklarından beri güzellikleri ile ölçüldükleri için bu normal. sonuçta sarışınların aptal olarak nitelendirilmesindeki neden güzellikleriyle fazla vakit harcadıklarından okumaya, düşünmeye fazla vakit bulamamaları.
yani kate i güzelliği ile erkekleri yaptıkları ile değerlendirmek normal bence ;)
bingo!! o "temel ayrım"ı kim yapmış acaba? neyse, devam etmeyeyim bu mevzuya en iyisi, bir yere varmadı.
ne kadar isabetli fikirlerim var, kendimle gurur duydum!
saygılar..
bu ayrım doğada da var. ama tersi bir durum söz konusu. er kişiler güzeller güzeli(tavuş kuşu gibi ve yeleliler, erkek geyiklerin gösterişli boynuzları), dişiler ise çirkin mi çirkin(tavus kuşunun dişi çirkin, dişi aslan yelesiz)
sonuçta insan doğanın en yırtıcısı olsa bile doğayla birlikte. yani doğada daima seçiciler dişiler olmuştur. dişi aslan, neslin devamı için en güçlüsünü seçer. dişi tavus kişi en güzel kuyrukluyu, dişi geyik en uzun boynuzluyu.
insanların dişisi normal olarak kendisini ve çocuğunu koruyabilecek, güçlü, kuvvetli, para ve güç sahibi kişileri seçiyor. çünkü bedensel anlamda güçsüz, zayıf. çünkü avcı-toplayıcı hayatta meyve sebze toplamaktan güçlenememiş. erkek ise sürekli koşmuş, avlamış, güçlenmiş.
ve neolatik devirde tek eşlilik yok. kadın istediğini seçiyor, soy kadından devam ediyor.
bence fiziksel özelliklere ilk dikkat eden kadınlar. güçlüyü, kuvvetliyi istiyor. erkek ona göre şekilleniyor. metroseksüellik o devir moda olsaydı şimdi tüm erkekler kadınlardan daha güzel olurdu :)
sayın gerisi önemli değil;
size bir süre evvel yazdığım bir saçmalığı naçizane tavsiye ederim, ardından da bir diğerini:
http://vaziyetplani.blogspot.com/2009/01/irkin-erkek-yoktur-az-adaay-vardr.html
http://vaziyetplani.blogspot.com/2009/01/soruyorum-bu-dunya-kimin.html
saygılar..
kusura bakmayın, bazı noktalara katılamayacağım. alain delon dan daha yakışıklı yüzlerce inşaat amelesi var. mesele yakışıklılık değil. mesele karizma. karizmanın kelime anlamı; cinsel çekicilik. yani sonuçta aynı noktaya geliyoruz. neslin en mükemmel şekilde devamı.
eninde sonunda işin kadın güzelliğine dönmesi ise kaçınılmaz. herhangi bir erkeğin "alain delon benden daha yakışıklı" diyeceğine inanmıyorum. bu lafı dese bile samimi değildir, mecburen söylemiştir.
kaçınılmaz son...
Ya niye sizin tarif ettiğiniz gibi türk kadınlara az rastlıyorum ben? Belki izmirde olmamın etkisi vardır.d
algıda seçicilik. görmek istediğiniz tipte insanları görüyorsunuzdur. izmir milliyetçiliği apayrı bir şey, çok saçma geliyor o durum bana. bende geçen yıla bıdıl diyeyim, millet bıdıl demedi diye onlarla dalga geçeyim, böyle bir şey izmir milliyetçiliği, gevrekmiş, çiğdemmiş eheheh :)
Yorum Gönder