bir zamanlar, kadim yazıtların bize söylediğine göre, ölümsüzlük insanoğlunun avucunun içindeydi. bu devre altın çağ derler. yani adem ve havva muhteşem bir meyve bahçesine göz kulak oluyor, yaratıcısıyla beraber aden bahçesinde yaşıyorlardı. bu yeni yaratılmış iki kişinin her ağacın meyvesinden yemesine izin vardı. sadece yasak ağaç hariç. ama yılanın baştan çıkarması ile bu iyiliği ve kötülüğü bilme ağacının, rivayete göre elma ağacının meyvesini yediler.
böylece altın çağ sona erdi ve insan ebedi hayatın yaşandığı bu yerden sürüldü. ama insanın ölümsüzlük tutkusu bitmedi.
yeni dünya, kaşifler hindistan'a giden yolu ararken keşfedildi. veya bize öyle anlatıldı. işin aslı öyle değildir. çünkü seferi düzenleyen ispanya kralı ferdinand ve karısı isabel'in amacı hindistan falan değildir. onlar, ebedi gençlik pınarını arattırmışlardır.
colomb ve adamları hindistan açıklarında adalar olduklarını sandıkları adalara ayak basar basmaz, suları "yaşlıları tekrar genç kılan" efsanevi pınarı aramak için yeni topraklarda keşfe çıktılar. ele geçirilen yerlilere işkence yapıp, onların ağzından bu pınarın yerini öğrenmeye çalıştılar.
işte bu işkence sorgulamalarında efsaneleşmiş birisi, bizim konumuz olan ponce de leon'dur. herhalde sawyer ın neden anna lucia'ya bu lakabı verdiğini anladınız. çünkü ağız arama ve işkence yöntemlerinde anna çok iyiydi.
neyse, ponce de leon'a döneyim. ponce de leon, şimdiki haiti'nin -o zamanlar hispaniola- bir kısmı ve porto rico'nun valisi olarak basamakları hızla çıkan bir asker ve maceraperesttir. 1511'de, yakalanan bazı yerliler, adalarını tarif ederken incilerden ve başka zenginliklerden söz ederler. ayrıca adalarının suyunun özelliklerini abartarak anlatırlar. dediklerine göre adalarında bir kaynak vardır ve kaynağın suyundan içen beli bükülmüş, yaşlı bir adalı tam bir erkek olarak evine geri dönmüştür. hatta bu adalı kadın üstüne kadın almış, çocuk üstüne çocuk yapmıştır. hikayeyi büyük bir heyecanla dinleyen leon(o da yaşlanmıştı) bu yerlilerin efsanevi kaynaktan bahsettiklerine ikna oldu.
leon, kralına gönderdiği raporda bu olaydan bahseder. ispanya kral ve kraliçesi o kadar heyecanlanır ki hemen leon'a haber yollarlar ve pınarı aramasını isterler. leon, deniz kuvvetleri komutanının asker ve gemi yardımı ile haiti'nin kuzeyinde aramalarına başlar. bu sayede bimini adası'nı keşfeder. ama çok geçmeden leon'u büyük bir süpriz bekliyordu. bimini adası, bahamalardaki yüzlerce adadan biriydi. bir çok adaya demir atıp, pınarı ararlar. her derenin suyunu tadarlar. ama hiçbir etki hissetmezler. böylece bir paskalya günü, uzun bir sahil şeridi görürler. leon, ada sandığı bu yeri florida olarak adlandırır ve tüm derelerine girer, hepsinin suyunu içer. ama umulan mucize bir türlü gerçekleşmez.
görevin başarısızlığı, kaynağın kesinlikle florida'da olduğu yönündeki kanıyı değiştirmez. yeni yerin bir çok yerlisi ele geçirilir, sorgulanır, işkenceden geçer. bu yerlilerin bazıları, iddia ettikleri yaştan hayli genç göründüğü için onlara inanmazlar. bazıları kaynağın gerçekten var olduğunu onlara söylerler, efsanelerinden bahsederler. efsane şöyledir;
yukarıda oturan olelbis, insanı yaratmak üzereyken yer ve göğü birleştiren bir merdiven inşa etmesi için iki melek görevlendirir. merdivenin yarısında, saf içme sularından bir göl, dinlenme yeri olarak kullanılacaktı. merdivenin tam tepesinde ise iki kaynak olacaktı. biri içmek, diğeri yıkanmak için. "bir kadın veya erkek yaşlandığında" der olelbis, "merdiveni çıkacak ve bu sulardan içmesine ve yıkanmasına izin verilecek."
bu kaynağın bu adalarda olduğuna yönelik inanç o kadar büyür ki, leon 1514'de papa'ya mektup yazarak bilgi verir, efsaneden bahseder ve olayın gerçek olduğuna dair garanti bile verir.
ama tüm aramalara rağmen kaynak bulunamaz. inanç hala sarsılmamıştır. leon bu sefer yeraltı tünellerinde araştırmaya başlar.
ama ponce de leon, ebedi gençlik yerine en sonunda ölümü bulur. çünkü yerlileri son sürrat sorgulamak için kaçırma işlemi sürerken, bir yerlinin oku ile öldürülür.
bu yazımızın sadece başlangıcıdır. ölümsüzlüğü pınarlarda aradığı bilinen son kişi ponce de leon olsa bile, onun öncesinide anlatacağım. yani büyük iskender ve gılgamış...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder