heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

20 Nisan 2009 Pazartesi

elli üç dakika

"günaydın," dedi küçük prens. "günaydın," dedi tüccar. susuzluk giderici haplar satan bir tüccardı bu. haftada yalnızca bir hap yutuyordunuz ve hiç susamıyordunuz. küçük prens;

"bunları neden satıyorsunuz?"

"çünkü çok zaman kazandırıyor, uzmanlar hesaplamışlar. bu haplarla haftada elli üç dakika kazanılıyor."

"peki ne yapacağım o elli üç dakikada?"

"ne istersen..."

"bana sorarsanız, dilediğimi yapacağım bir elli üç dakikam varsa, bir su kaynağına doğru gönlümce yürümeyi seçerim."

ilk ne zaman okudum, hatırlamıyorum küçük prens'i. ama ilk okuduğumdan beri aklımdadır bu diyalog. sürekli "işim var" diye seni ekenler içindir. bir bıtkınlığın cevabıdır bu kısım. ne zaman acele ile bir yere yetişmesi gereken birini fark etsem, bir yere aceleyle gittiğimi fark etsem, arabasıyla hızla biri yanımdan geçse, kafası önünde, elinde bir çanta birini tespit etsem, içimden "işte susuzluğu giderici hap satın almış bir kişi daha" derim. 53 dakikasını daha çok çalışmak için kullanıyordur. oysa tilki bölümünü hatırlasa hikayenin, elde ettiğini zannettiği bu zamanı daha güzel kullanırdı, en azından tilkiyi tanırdı.

"merhaba arkadaş olalım mı?"

"olamayız. sen benim için binlerce çocuktan herhangi birisisin. ben de senin için herhangi bir tilkiyim."

"arkadaş olmamız için ne yapmamız lazım?"

"birbirimiz için özel bir tilki ve özel bir çocuk olmamız lazım. bunun için haydi beni yakala ve evcilleştir. sana güvenmemi sağla. o zaman benim için özel bir çocuk olursun, ben de senin için özel bir tilki."

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.