22 Nisan 2009 Çarşamba
hayatı film tadında yaşamak
vicky cristina barcelona'yı izlerken aklıma iyice yerleşti bu düşünce. yani hayatı film tadında yaşamak düşüncesi. şimdi;
scarlett ile beraber bir kaç saniyeliğine bisiklete binmem lazım. hemen ardından dondurma yalamalıyız. ama bisikletteyken scarlett kollarını açıp taytanik duruşu yapacak ve kesinlikle bisikleti devirmeyeceğim. dondurma yalarken burnu da dondurma olacak ve ben dondurmayı burnundan yiyeceğim, sonra beraber güleceğiz. akabinde benim sırtıma çıkacak, onu döndüreceğim ve merkezkaç kuvvetine kapılıp onunla beraber devrilip, çimenlerin üstünde gülüp, koklaşacağım. ikimiz daha sonra güzel bir film izleyeceğiz, ama içinde scarlett olmayacak. pehh, grace kelly olabilir bak. her genç kızın hayali onun gibi prenses olmak sonuçta. tabi filmi izlerken gazoz da içeceğiz. birbirimizin gazozlarını da içeceğiz.
ama hepsi bir kaç saniye sürecek. flört evresi taş çatlasa 1 dakika olmak zorunda. çünkü filmlerde flört gereksizdir. bu yüzden kısa tutulur. işin komiği gerçek hayatta da gereksizdir.
akşam yemeğini de şarap eşliğinde içtikten hemen sonra alkolün etkisiyle yatağa girmek, çok hızlı bir sevişmenin ardından kadının gözlerini kaydırması ve erkeğin kendinden geçmesi ve iki birbirini çok seven, yani scarlett ile benim birbirimize sarılarak uyuması ile bu flört sahnesi biter. filmlerde her şey kısadır, anlıktır. çünkü süre kısıtlaması vardır. normalda seks, bildiğin soft pornodur. ama bu tür filmler yüzünden kadın milleti delirdi harbi, kontrolden çıkmaya başladı!
ve; tüm sahne taş çatlasa 5 dakika sürdü. ama aynı filmde, yani scarlett ile benim filmimde kavgalar, üzüntüler, tartışmalar, pişmanlıklar on dakikalarca gösterilir. her bir sahne yavaş çekim beyinlerimize kazınır, her sözü hatırlarsınız, scarlett in her bok yemesini unutmazsınız. yani hayatı gerçekten film tadında yaşıyor olsak hazlarımız bir kaç saniye sürer. geri kalan tüm zamanlar pişmanlıklar ve üzüntülerle doludur. tamam, haz peşinde koşulan bir duygudur, hatta erteleyicileri bile vardır, ama filmlerdeki kadar kısa sürmez. her şeye rağmen filmlerde genelde mutlu son olur. 1,5 saatin 1 saati pişmanlıkla geçerse eğer, napayım ben öyle hayatı? siz siz olun, hayatı film tadında yaşamayın. zevk ve haz peşinde koşarken kendi yalnızlığınıza başkalarını kalkan etmeyin. her şey çürür, her şey paslanır. sonsuz diye bir şey yok. harbi bak!!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder