heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

5 Mayıs 2009 Salı

evrenin sonsuz döngüsü ve en sevdiğim kara delik


tevrat'ın açılış cümlesinde "başlangıçta sadece elohim vardı" der. ama artık başlangıçta ne olduğunu tahmin edebiliyoruz. meğer başlangıçta sadece büyük bir patlama varmış.

bildiğiniz gibi newton, yerçekimi kuvvetini farkederek einstein ve hawking gibi dahilere öncü olmuştur. newton, gezegenlerin savrulmadan nasıl bu kadar düzenli hareket ettiğini düşünürken gezegenlerin güneş tarafından belirli bir güçle çekildiğini düşündü ve bunun evrensel bir kuvvet olarak kabul etti. adına da 'yerçekimi kuvveti' dedi.

her ne kadar newton'ın principia adlı eserini okumasam da bu eserde evrenin bir saat gibi işlediğini belirttiğini biliyorum. ama bu saati kim kurdu a dostlar?! newton'ın zamanında bunun cevabı tanrıydı. hatta 1900'lerin başına kadar cevap hep tanrı kaldı.

ama 1920'lerin sonlarında edwin hubble bir keşif yaptı. teleskopla inceleme yaparken yıldızların yaydıkları rengin kırmızıya dönüştüğünü, böylece yıldızların dünyadan gitgide uzaklaştığını anladı. çünkü uzayda kırmızı ışık yayan bir cisim, mavimsi beyaz bir ışık yayan cisimden daha soğuk ve uzun dalga boyuna sahiptir. bu da cismin daha uzakta olduğunu gösterir. böylece newton'ın tersine evrenin sabit olmadığını, sürekli genişlediğini bizlere gösterdi.


yine newton'ın tersine, evrenin sonsuza dek kalmayacağı anlaşıldı. ama hubble'dan önce einstein çeşitli hesaplamalar yapmış ve evrenin sabit olmadığını farketmişti.

ama işin ilgi çeken yanı bu değildi. evren sürekli genişliyorsa bunun bir başlangıcı olmalıydı. 1940'ların sonunda george gamov, big bang teorisini açıkladı. başka biri, kozmik yumarta olarak adlandırdıkları, uzayda minik bir noktanın patlaması teorisi ve patlamadan oluşan radyasyonun tespit edilmesi ile(ki bu tespit, tespit edenlere nobel kazandırmıştır) neredeyse her şey çözüldü. gerçi bu tespit tamamen bir tesadüftür. ikili yakaladıkları radyo sinyalinin ne olduğunu çözememişler, akabinde aldıkları bir kaç ufak yardım ile nobeli kapmışlardır.

bu patlama; sıfır hacimde(hacim yok), sonsuz yoğunlukta(düşünün) ve trilyarlarca derece bir sıcaklıkta, uzayda bir noktadan doğmuştu. bu, dışarı doğru parçalar yayarak bir patlama değildi. çünkü daha dışarısı yoktu! evren, patlamadan sonra hala daha birbirine sıkıca kenetlenmiş, ama gittikçe genişleyen ve genişledikçe soğuyan bir enerji, uzay-zaman ve ateş topuydu.

patlamadan 10 salise sonra evren 30 milyar derece sıcaklıktaydı. bu sıcaklıkta proton, nötron parçacıkları ile bunları oluşturan foton, nötrinon, kuvark ve tanrı zerrecikleri oluştu. 1 saniye sonra sıcaklık 10 milyar derece ve parçacıklar arası tepkimeler oluşmaya başladı. 14. saniyede sıcaklık 3 milyar derece ve hidyojen ile döteryum oluştu. başlangıçtan sadece 3 dakika 2 saniye sonra helyum atomları oluşmuştu.

bu anda evrenin yüzde 75'i hidrojen, yüzde 25'i helyumdu. patlamadan günümüze kadar süren 15 milyar yılda ise genişledikçe soğuyan evrende gaz bulutları bir araya gelmiş, gaz bulutlarında daha ağır elementler oluşmaya başlamış, gezegenlerin, yıldızların, yani evreni oluşturan maddelerin atomlarının birbirleriyle birleşerek oluşmasına olanak sağlanmıştı.

patlamadan önce ne vardı peki? din buna cevap olarak tanrı der ve herşeyi onun lütfu olarak görür. tanrı herşeyi planlamıştır ve big bang ile planlarını hayata geçirmiştir.

hawking, olaya din açısından bakmaz elbette. ona göre evren sonsuz bir döngüdür. olay big bang ile başlamış, evren genişlemeye devam etmiştir. an gelecek genişleme duracak ve evren ilk geldiği noktaya doğru büzülmeye başlayacaktır. bu da evrenin sonu olacaktır(tahminen 4 milyar yıl sonra). sonra tekrar big bag ve herşey yeniden başlayacaktır. bu sonsuz döngü devam sürekli ama sürekli devam edip sonsuza kadar peşimizi bırakmayacaktır!. din artık bu görüşü kabul etmeyi bırak, sahiplenmeye başlamıştır.


hawking şöyle der;

"güneşten en az 3 kat büyük büyük yıldızlar, ağırlıkları yüzünden içe doğru çökerler. böylece bir kara deliğe dönüşürler. einstein'in görelilik kuramına göre bir gök cisminin yakınından geçen bir ışık ışını, sapmanın etkisiyle bu cismin etrafında bir yörüngeye girer ve dışarıya hiçbir zaman kaçamaz. işte böyle gök cisimlerine kara delik denir ve bu adı almasının nedeni bu ışınları kendisine hapsetmesidir."

hawking ve ekibi ilk baştan kara deliklerin merkezine yoğunlaşırlar ve doğal olarak hiçbir şey bulamazlar. çünkü dışarıya kaçan bir şey yoktur. çünkü her şeyi yutuyordu. neticede kara deliklerin merkezine inip inceleme yapılması harbiden imkansız. böylece başka bir yıldızın yörüngesine girmiş kara delik ve kara deliğin yıldızın çevresinde dönerken yıldızdan koparıp yuttuğu parçaların yerçekimin etkisiyle ısınmaları sebebiyle çıkardıkları x ışınlarını yakalamayı düşündüler. termodinamiğin o meşhur yasaları ile ilk kara deliklerini bulurlar. adı da cyngus x-1 adını verdiler.



akabinde kendi kara deliklerini bile oluşturabileceklerini söylediler. eğer dünyanın kütlesi 1 santimetreküpe sıkıştırılabilirse bir karadelik elde edilebilir! bir cisim ne kadar çok küçükse o kadar çok sıkıştırılmalıdır. bunu ne yapabilir sizce? elbette basınç. böyle bir basınç uzayda var ve evrende milyarlarca küçük kara delik mevcuttur. yani;

bir atom küçüklüğünde olan minicik bir kara delik, bir güneş sistemi yaratabilecek yoğunlukta bir enerjiye sahiptir.

genel kural, bir kara deliğin kütlesi, çevresindekileri her zaman yutar, hiçbir şeyi dışarı çıkarmaz. kütlesi gittikçe büyüyen bir nesne, kara delik bile olsa patlamaya mahkumdur! bu patlama size neyi hatırlatıyor?

neyse, kara deliklerin ilgili kanunlar gereği bir sıcaklığı olmalıdır ve dışarıya enerji salmak zorundadırlar. böylece kara deliklerin dışarıya hiçbir şey salmadığı düşüncesi terk edilir. kaybettikleri bu parçalar nedeni ile kütle küçülür ve yoğunluk artar ve bang! patlar! yani big bang! belkide big bang bir kara delik patlamasıdır ha!

peki ya anti madde?

evrende her şey ikişer ikişer oluşmuştur. sadece maddenin karşılığı olan anti madde evrende yoktur. bunun nedeni ise evren oluşurken madde ve anti madde birbirlerini yoketmişlerdir. ama madde sayıca fazla olduğundan geriye bir tek o kalmıştır. işte isviçre'deki cern bunu araştırıyor.

bu ikiliğe şöyle bakalım;

eksi yüklü elektron ile artı yüklü pozitron bir araya geldiklerinde çarpışıp yok olurlar. zerreciklere dönüşürler, bir süre sonra yine pozitron ve elektron haline gelirler. kara deliklerde böyle parçalar birbirleriyle etkileşir ve birbirlerini yok ederler. ama etkileşimin dışında kalan parçacıklar uzaya kaçar ve kara delikte enerji kaybı yaşanır. kütle küçülür, basınç artar ve bang(!) patlar. ortaya yeni bir evren çıktı! bu süreç evrenin aşırı genişlemesi ile ağırlığının artması ve genişlemeyi durdurması ve yok oluncaya kadar büzülmeye başlaması ile sürekli ve sürekli devam edecektir.

ama işin asıl püf noktası başka. big bang den sonra evlenin genişleme hızı milyarda bir oranında bile az olsaydı, evren şimdiki durumuna gelmeden çökerdi. bu sadece bir tesadüftür. çünkü bizim evrenimizi oluşturan patlamalar gibi kaç tane patlama olduğu bilinemez. belki bazı patlamalar hemen çöktü, kaçı başarılı oldu, kaçı başarız kaldı, bilinemez. tamamen tesadüf. trilyonlarca ihtimalden biri gerçekleşti ve en sonunda ben doğdum. süperim lan ben!

ama tüm bunlara rağmen evren newton'ın dediği gibi mükemmel bir dengede değil, saat gibi işlemiyor. gittikçe genişliyor, yıldızlar yok olup kara deliğe dönüşüyor ve evren 4 milyar yıl sonra yolun sonuna gelecek. mükemmel dengede evren yok olmaz. sonsuza kadar sürer.



6 yorum:

zerdüşt dedi ki...

sanırım Yaşar Nuri (bilge ceylan) (hahah)'nin son kitabında söylemeye çabaladıklarını kısa, öz ve anlaşılır biçimde açmışsın..

sevgi dolusu kucaklar..

gerisi önemli değil... dedi ki...

yaşar nuri nin herhangi bir eserini okumadım, okunurken dinlemedim, bir sohbetine iştirak etmedim, tv lerde de görsem kanalı değiştiririm. bak, o kadar ciddiyim!!!!

böyle zanlarla hareket ederseniz sizi müfteri ilan ederim :p

zerdüşt dedi ki...

haha iftira atmadım canım. abartmayalım.

ciddiyetine saygı duyuyor özür diliyorum. o zaten biraz daha ilahi bir biçimde anlatıyor diyor, affına sığınıyorum :)

gerisi önemli değil... dedi ki...

hah ha :)

yok yahu, keyfine bak ;)

yeterli mantık yeterli zeka dedi ki...

Sıfır hacim yokluktur evren yokluktan patlamıştır. Madde eğer varsa hacmi de vardır. Hacmi yoksa yokluktur. Yokluktan patlayan evren ilahi güç gerektirir. Kara delik olan yoğun maddelerin bile çok küçük de olsa hacmi vardı. Öyle kara delik oldular. Herşey tesadüf fakat evren sıfır hacimli idiyse patlayamazdı yoktu ilahi güçle oldu.

gerisi önemli değil... dedi ki...

2014'ün ilk yorumu için teşekkürler yeterli mantık yeterli zeka :)

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.