mustafa kemal'in ilk gençlik yıllarında fırkaya üyedir. kendisi uzun yıllar bu fırkaya sadakatle hizmet etmiştir. ihtilalden önce manastır-selanik arası demiryolu müfettişi olduğu için partinin kuryeliğini yapıyordu. ancak daha sonra parti yönetimini ağır şekilde eleştirmiş ve zamanla soğumuştur.
parti yöneticilerinin abdulhamit'den aldıkları mirası çar çur ettiği söylenir. bu bir nebze doğru olsa ile abdulhamit zamanında da oldukça büyük kayıplara uğranmıştır. bu parti iktidara gelmeden önce bosna-hersek fiilen avusturya macaristan'ın, doğu rumeli bulgaristan'ın, kıbrıs ve mısır ingilizlerin işgali altındadır. bu yerler tek bir kurşun bile atmadan işgal edilmiştir. üstelik 1891-92'de yunan savaşı kazanıldığı halde teselya yunanistan'a verilmiş, girit'in de yunanistan'a gitmesi kolaylaşmıştır. abdulhamit devrinde bol bol toprak kaybı vardır. ülke gelişmektedir evet, ama gelişme daha çok gayri müslimler ve yabancılardadır. hatta o devir türk aydınlarının temel düşüncesi vatanı kurtarmak değil, müslüman halkı yaşadığı sefaletten kurtarmaktır. çünkü tüm sanayi ve ticaret azınlıklarda ve yabancılardadır. yine abdulhamit devrinde osmanlı donanmasını bir ingiliz, jandarmasını bir fransız komuta etmektedir. eğer balkanlarda savaş ortaya çıkmasaydı trablusgarb savaşı bu kadar kolay bitmezdi. üstelik enver trablusgarb'ı terk ederken bırakabileceği tüm silah ve mühimmatı bırakmıştır. çünkü önemli olan balkan savaşı'ydı ve oraya yetişmeleri gerekiyordu. daha sonra ordudaki alaylı subaylar ve politika yüzünden o acı balkan mağlubiyeti meydana gelmiştir.
atatürk'e suikast yapmaya çalışanlar ise ittihatçıların ayak takımıdır, tetikçileridir. beyin takımı öldürülmüştür/ölmüştür. enver paşa türkistan'da, talat paşa berlin'de, cemal paşa tiflis'te, bahaettin şakir(ermeni katliamının uygulayıcısı) sanırım atina'da, sait halim paşa roma'da öldürülmüştür. ömer naci iran'da tifüsten, süleyman askeri ırak'ta arapların kendisini satmasından dolayı intihar ederek ölmüştür. partiyi paris'te kuran ahmet rıza ise meşrutiyetin ilanı ile yurda dönüp mebus seçilmiş ve meclisi mebusan'a başkanlık yapmıştır. bir süre sonra eceliyle ölmüştür. ihtilali enver ile birlikte gerçekleştiren resneli niyazi ise bir süre sonra partinin gitgide pisliğe battığını görmüş ve memleketine gitmiş, balkan harbi sırasında da arnavut milliyetçileri tarafından öldürülmüştür. yine enver ile dağa çıkan eyup sabri hakkında dağa çıkması ve harekat ordusuna katılması dışında hiçbir bilgim yok. ama siyasetten çekildiği bellidir. atatürk son kalan beyin takımını da kendisi asmıştır, ki bunlar doktor nazım (ermeniler bunu çok aramış ve ancak mustafa kemal'in yurda dönmesine izin vermesi ile suikasttan kurtulmuştur), cavit bey'dir. kara kemal ise yakalanacağını anlayınca intihar etmiştir. geri kalanlar -ankara eski valisi abdulkadir gibi- bildik tetikçilerdir. böylece ittihat ve terakki fırkası'nın beyin takımı tamamen yokedilmiştir. geri kalanlar ise sinmiştir. izmir suikastı ile ilgili olarak kemal tahir'in kanunu müthiş bir romandır.
yine atatürk ittihatçıların tamamını yoketmemiştir. mesela celal bayar bunlardan biridir. adam ölürken bile "benim tek partim ittihat ve terakki dir" demiştir. celal bayar atatürk'ün son başbakanıdır. ayrıca kurtuluş savaşı'nı kazanan kadronun tamamı ittihatçı kökenlidir. hatta mustafa kemal paşa, ali fuat paşa, kazım karabekir paşa, ismet paşa ve fevzi çakmak filistin cephesinde beraber komutanlık yapmışlardır.
1890'larda doğan, torunlarını görememiş olan osmanlı askeri, doktoru, hukukçusu, aydını bu nesil, 1908'den başlayarak ülkeyi kurtarmak için doğru yanlış yüzlerce işin içine girmiş ve en sonunda memleketi batırmışlardır. üstelik batılılara güvenip ordusunun bir kısmını terhis ettikten sonra, balkan savaşı'nda rezil bir mağlubiyet alan, yüzbinlerce insanı yollarda, evlerinde, aynen ermeni kırımında olduğı gibi öldürülen, üstelik tam da balkanlardaki iğrenç abdulhamit politikalarından birisi olan kilise ayrılıklarına uzlaşma getirdikten sonra bunları yaşayan ve görenlerden oluşmuştur.
ittihat ve terakki için 1926'da atatürk şöyle demiştir:
"onlar gençti ve tecrübesizdi. bizim tecrübemize sahip olsalar o şekilde davranmazlardı."
ittihat ve terakki için 1926'da atatürk şöyle demiştir:
"onlar gençti ve tecrübesizdi. bizim tecrübemize sahip olsalar o şekilde davranmazlardı."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder