9 Mart 2009 Pazartesi
bıkkınlık
kısaca; sürekli aynı şeyleri yaşadığını farkedip bu kısırdöngüden kurtulmak için uğraşmamak. soğuyabileceğin ne varsa soğumak, kafanı bile çevirmeyi istememek. yani gelecekten kendin gelse ve seninle konuşmak istese ona bile 'bi siktir git' diyememek.
"geç otur birader, sen konuş ben dinlerim!"
eskiden balıkların küçücük bir su alanı içinde nasıl canları sıkılmadan yaşadığını merak ederdim. gez dolaş aynı yer. şurada şu çakıl var, burada hazine sandığı falan işte. meğer hafızaları 3 saniyelik bir şeymiş. süper lan bu. valla bak, sürekli yeni şeyler görüyor. üstelik hafızasının da 3 saniye olduğunu bilmiyor!
neyse işte, bir akvaryum balığından farksız bir yaşantıya geçiş yaptığımı, işte bu akvaryum balığı yüzünden farkettim. yaklaşık 2 km lik bir hatta 2 ay boyunca yaşamışım. ilk baştan olayın şokunu bir süre yaşadım ve o andan itibaren bu kısır döngüyü kırmak için çabalasam bile 2 km oldu size 5 veya olsun 500, ne değişecekti ki? değişemezdi zaten, tam bir kısır döngü. kıstırılmışlık hissi, asla kurtulamayacağını sandığın, sanmak ne kelime, asla kurtulamayacağını bildiğin bir durum. ne yaşarsan yaşa, aslında yaşadıkların geçmişte yaşadıklarının bir benzeri, tekrarı. herşey dının, dısının, dısı. neredeyse her yeni tanıştığın insan sana kazık atmak için, seni kandırmak için fırsat kolluyor. o çok sevdiğin eski arkadaşların bile zor duruma düştüklerinde ilk önce eski arkadaşlarını dolandırmaya karar veriyor. meğer herkesin bir fiyatı varmış!
yaşadığım en büyük şoklardan biri budur işte; herkesin bir fiyatı vardır. sallıyorum; bazıları 30, bazıları 200, bazıları 1000 tl dir. meblağ bu noktada önemli değil. tanıdığınız kişilerin sizi satabileceği miktardır bu fiyat. veya sizin, onlardan dostluğunuzu geri alma bedelidir. verirsiniz parayı, bir daha sizi arayıp sormazlar!
peki bu hadiseyi kaç defa yaşarsınız ömrünüz boyunca? kaç çeşit insandan bıktınız veya bıkkınlık hissi kaç defa sardı bedeninizi? "sen delisin, kafayı yemişsin, ne dediğini bilmiyorsun!" diye diye büyük bir hınçla size saldıran biri aradan bir hafta bile geçmeden size yeniden sırnaştı mı? çocukken kavga eder barışırdın. bu zevkliydi üstelik. çocuk muyuz birader, küçük prens sendromu mu yaşatacaksın bana!
bıkkınlık aynı kazığı üst üste sürekli yemekten dolayı oluşan bir güven bunalımıdır. geçici bir duygu değildir. bir insanı günlerce evinden dışarı çıkarmayabilir. bazen güzel bir şeydir. sürekli yatıp uyursunuz!
hem; kaç değişik insan var ki? herkes farkında sanırım, insanlar arasında öyle aman aman bir fark yok. yüz ve vücutlar hariç herkes birbirine benziyor. yani; herhangi bir şeye inananlar ve inanmaya hazırlananlar. ama siz, sizi sınıflandırmaya kalkanlardan kaçın!
sürekli terkedildiği halde hala daha derin uzayda araştırmalarına devam eden birine sormuştum;
"bıkmadın mı bu arayıştan. sinir bozucu değil mi?"
"yoo!"
bu ne sabırdır kardeşim. nasıl bir duygudur, nasıl bıkmaz insan? a nın b den tek farkı a nın sapının olmaması. istersen bu a yı b diye oku. kim karışır sizi. bir farkı yok ki? bu insanları gizliden gizliye kıskanıyorum. bir haset duygum var bunlara karşı. hepsini teker teker öldüresim geliyor! bu kayıtsızlıklarına, ama normalde sabırlarına hayranım!
aslında bu kadar uzun yazmama bile gerek yoktu. marla singer portresi bu durumu anlatmaya yeter, hatta artar bile...
neyse, son sözü thom yorke, the national anthem ile söylesin. bir insanı bıkkınlıktan kurtarabilecek tek şarkı;
everyone
everyone around here
everyone is so near
it's on and on
it's on and on
everyone
everyone is so near
everyone has got the fear
it's all alone
it's all alone
turn it off!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
2 yorum:
haklısın.. demek istiyorum. hatta süper anlatmışsın yine demek istiyorum..
ama ne farkederki .. :)
ilginç olmayan ne biliyor musun? haklı olduğumu biliyorum :)
bir keresinde bir kadından kurtulmak için en sonunda salak taklidi yapmak zorunda kalmıştım. ben onu zorunluluk görürken en keyif aldığım anlardan birine dönüşmüştü. aptalın teki olmadığıma ne kadar çok kendini inandırmaya çalışsa bile en sonunda bir geri zekalı olduğuma inandı. kendimi benjamin linus gibi hissettim o an. süper zevkli bir şeymiş :)
işte ona benziyor bu durum. bazıları kendilerini farklı şekilde anlatıyor. kanıyorsun, bazen kanmak güzel ;)
Yorum Gönder