bu rüzgar ismini istanbul'un güneybatısında kaldığı için rodos adasından alır. bursa'da yaşamın kaynağıdır. lodos esmese, bursa'ya çöken duman tabakası şehri oturulamaz bir hale sokar. bursa'nın lodos zamanı görüntüsü de harikadır. her taraf pırıl pırıl, her yeri görebilirsiniz. ama yolun ortasından yürüyün. bir tane bile pencereniz açık kalmasın.
istanbul için durum yine aynı. ama arada bir fark var. lodos eserken tutulan balık yenmez. tehlikeli olabilir. bu denizin dalgaları arasına kapılma ihtimaliniz yüzünden değil, sıcak rüzgar ile gelen balığın pek hayırlı olmayacağındandır sanırım.
pek çok insan sevmez lodosu. o sıcaklık bayar insanı, ruhunu kıstırır kuytu köşelerde, soğuk bir el duymadan yaşadıklarını pek anlayamazlar. oysa ben bayılırım. ne güzel işte, mis gibi, sıcak sıcak vurur yüze, etraf kar deniziyse eğer, her taraf erir, caddeler sel olur, önce şapka takmaktan kurtulursunuz böylece.
yıl 1941, ocağın 23'ü. yer bursa cezaevi. (bu cezaevi kaldırıldı artık, yerine büyük adliye binası yapıldı.) sıcak sıcak esen lodos nazım hikmet'in bu şiiri yazmasına neden olmuş sanırım. nazım hikmet çankırı'dan bursa'ya yeni geçmiş. yazmış lodosun havasını;
Kim bilir kaç milyon ton ağırlığında
ummanda çalkalanmakta su.
En yalnız dalganın üzerinde
boş bir konserve kutusu...
+ 1
Bir aydır ki hapisane geceleri böyledir :
kızgın dişi kediler
- apışları ıslak
tüyleri diken diken
enselerinde diş yerleri -
bazan kuş
bazan insan sesi çıkarıp
dolaşıyorlar
gebe kalana kadar.
Mevsim bahara yakın.
Hava lodos.
Nasıl şiddetli
nasıl sıcak esiyor...
Biz altı yüz adet
kadınsız erkeğiz.
Alınmış elimizden
doğurtmak imkânımız.
En müthiş kudretim yasak bana :
yeni bir hayat aşılamak,
bereketli bir rahimde yenmek ölümü,
yaratmak seninle beraber :
sevgilim, yasak bana etine dokunmak senin...
Mevsim bahara yakın.
Fırtına.
Lodos.
Nasıl şiddetli
nasıl sıcak esiyor...
Bir yerlerde bir cam kırıldı yine
- bu gece bu üçüncüsü -.
Hangi boş koğuşun kapısı açık kalmış,
küüüt, küt,nasıl çarpıyor...
+ 2
Tepedelen cephesinde bir ceset,
örtülüyor altında karların,
ve başından uçan miğferi
yuvarlanıyor önünde rüzgârın...
+ 3
Fabrikanın avlusunda
elektrik ışığı,
ucunda ince bir telin
sallanıyor iki yana,
Bir kadın.
Boynu çıplak,
Uzun saçlarıyla etekleri uçarak,
atölyenin kapısında...
Rüzgâr vurdu putrellere.
Atölyenin saçağından
büyük bir buz parçası düştü yere...
+ 4
Ovaya dörtnala yaylılar iniyor :
çıngıraklar hamutlarında beygirlerin.
Ve iki yanda çırpınan muşambalarıyla
koşuyorlar gece yarısı denize doğru...
+ 5
İnce uzun kılçıklardan ibaret kalan kavak ağaçları
aydınlıktılar
mehtâbolmadığı halde.
Ve kalın
ve dallı budaklı kestaneler kımıldanıyor
- iki yana sallanıyor değil
ağır ağır yer değiştiriyor âdeta -
gidiyordu göz alabildiğine
yıldızların ışığında
yapraksız ahşap kalabalığı...
Buna rağmen bu lodos,
bu uğultu.
Buna rağmen havada
dişi bir ten kokusu
ve yüklü bir yumurtalığın sıcaklığı...
Dağlarda kar çözülüyor.
Yürüyor usareler
yapraksız dalların ucuna doğru.
Gebe.
Gebelik.
Mevsim bahara yakın
ve doğumun
- korkunç
güzel
ve sıcaktır -
günü doldu dolacak...
29 Ocak 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
7 yorum:
:) Karayel erkektir benim gözümde, serttir, çarpar, can yakar ama lodos kadındır, sıcaktır ama geceleri sinsi sinsi zehirler :)
vayy, bursa ile özdeşleşmiş lodos üzerinden şehrime hakaret ediyorsun ha!!
kadınmış erkekmiş, pehh!!!
hem de sinsi diyorsun bursalılara!!!!
e yuh artık, izin veremem bu kadar hainliğe, bursalı olmak onurdur, bursalıyım demek gururdur!!!!!
valla bak!!!!!!
:)) "Bi' an acaba ayılamadımm mı hala?" diye sordum kendime.. Offf ne fanatiksin, sağlam Bursaspor taraftarı olur senden. Ben de Trakyalıyım bea, Trakyalıyım demek bambaşka bi' ayrıcalıktır BEA!
ben de trakya'da sayılırım :)
Hayır, farklı şeylerden bahsediyoruz. "Ben de Trakya'da sayılırım"la, "ben de Trakyalı!! sayılırım" aynı şey değil :) Tabii hissetmek önemli :P Kanın kaynıııcak davul sesi duyunca;Duman konserinde arkandaki şahıs "amma trişkadanmış bu duman beaaa" diiince geri dönüp "hemşommm benim" diye boynuna sarılasın gelecek."H"leri afiyetle yutacaksın- ben beceremesem de..- neyse uzattım. Top sende Bursa Fanatği ;)
trakyalıyım demedim zaten. trakyada sayılırım dedim, istanbulun trakya sayılan bölgelerinden birindeyim işte.
hatta şuralıyım falan da demem, sevmem, neredeysem oralı değilimdir.
hemşeri muhabbeti, toprak falan, pehhh...
toprak muhabbeti, toprak kaymasından başka bir şey değil.
vaaay tamam ben susayım madem...Ben nokta kentliyim diye bağırmam bağıramam, dedim ya hissetmek önemli Trakyalıyım işte, neyse... Gittim :)
Yorum Gönder