heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

8 Ocak 2010 Cuma

laiklik

ortaçağ avrupa'sında kilise, tıp ve hukuka hükmederdi. bu alanlarda rahiplerden başkasının eğitilmesine izin verilmezdi. aydınlanma çağında kilise dışı kişilerin tıp ve hukuk öğrenmeye başlamasıyla beraber laiklik kavramı doğmuştur. çünkü bu kişiler, tıp ve hukuk gibi alanlarda sadece kilise öğretilerini yerine getirmiyor, kendi düşüncelerini de uygulamaya koyuyorlardı. bu alanların kendi tekelinden çıkmaya başladığını gören kilise ise kilise dışı bu kişileri laici olarak adlandırmıştır. laic ise halk demektir. din adamlarına ise clerici denilmiştir.

osmanlı ilmiye sınıfının tanzimattan beri yavaş yavaş örselenmesi ve devletin kendi doktorlarını ve hukukçularını yetiştirmeye başlaması ile laiklik osmanlı toplumuna girmiştir. mesela mecelle bu yönde bir adımdır. mecelle tam manasıyla şeriati emretmez. mecelle'de kadın-erkek miras eşitliği vardır. kadınların muallime olarak toplum yaşamına girmesi bile bu reformların etkisindendir. avrupa'da bile kadınlar ilk önce işçi sınıfına mensup olarak yaşama katıldıkları halde, osmanlı'da memur olarak yaşama katılmaya başlamışlardır. cumhuriyetle beraber dinin hukuk üstündeki kontrolü ise tamamen kaldırılmıştır. yani laiklik birden değil, kademe kademe toplum yaşamına girmişir. laiklik bu toplumda köklü bir reformdur. 1800'lü yıllardan beri sancıları devam etmektedir. islam dini, bir müslümanın 5 vakit ve 354 gününü tam olarak şekillendirdiği ve nasıl yaşamasını gerektiğini belirlediği için, dinciler din dışı kavramların insan hayatına sızmasına hoşgörü gösteremiyor. bu yüzden laikliğin önemini kavrayamıyor. laikliğin zarar görmesiyle beraber dini, dolayısıyla toplumu kontrol edecek olan din adamları için hayat her zamankinden daha güzel olacaktır.

cumhuriyet devrinde kabul edilen laiklik ise biraz gariptir. devletin dini kesin şekilde kontrolü altına alması ve yönlendirmeye çalışması şeklinde gelişmiştir. bunun neticesinde neredeyse her köşe başına cami ve devlet kadrosunda bulunan on binlerce din adamı ile garip tezat oluşmuştur. islamda kilise gibi bir organizasyon olmadığından bu bir zorunluluk gibi görenebilir. ama oluşturulan kurum ile sadece sünni islam desteklenmiş, aleviler, caferiler gibi diğer kollar yok görülmüş(caferilerin din adamları iran'da yetişir ve tanıştıklarım oldukça iyi insanlardır), ibadethaneleri sünni itikat uyarınca adam yerine koyulmamıştır. üstelik bu kişilere din dersi ile sünni inanç pompalanmaya bile devam edilmiştir. türkiye'de olan laiklikte din hayatın önemli bir kısmından silinmiş, ancak dini tekeli altına alarak geri kalan tüm inançları devlet kontrolü altında bastırmaya çalışmıştır. devlet tüm inançlara eşit mesafede değildir ve bunun için çabalamamaktadır.

gerçek laiklikte dine kutsal değerler yaftası yapıştırılıp korunmaz. insanlar sokaklarda ateizm propagandası da yapabilir, deizm de, hristiyanlık da...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.