malum, aylardan temmuz. nişanyan etimolojik sözlükte kökeni olarak şunlar yazar;
Araçpa: tammūz, Rumi takvimin beşinci ayı. Aramca/İbranice tammūz, Arami ve İbrani takviminin dördüncü ayı.Akadça tammūz, bir Babil ve Asur tanrısının adı.Sumerce Dumu-zi bir tanrı adı.
yani bizim takvimizin yedinci ayının adı, kökeni sümer tanrılarından biri olan dumuzi'dir. peki ya dumuzi kimdir?
sumer tanrılar listesinde en üstte tanrı an vardır. kendisi gökyüzünün efendisidir. sonra karısı ve kardeşi tanrıça antu. daha sonra an'ın iki oğlu enlil, yani yerin, dünyanın efendisi. kendisi tanrıça antu'nun oğludur. ikinci oğul olmasına rağmen yasal eşten doğduğu için sıralamada önde bulunur. daha sonra gayri meşru bir velet olan ilk oğul enki gelir. enki aşağı dünyanın tanrıdır.
kendi çıkarlarlarından dolayı insanlığının ilerlemesine büyük katkılarda bulunan
enki'nin en bilinen iki oğlu ise tanrı marduk ve tanrı dumuzi'dir. marduk konusunda bir sürü yazım bu blogda var. arama yaparak bulabilirsiniz. ama marduk'un herhangi bir ay adında geçmez. gerçi koskoca gezegene adını vermiştir. ama ortadoğu toplumları için miladi yedinci ay temmuzdur.
tanrı dumuzi'ye gelirsek eğer, kendisi çobanların efendisidir. daha sonra balıkçı ve çiftçilerin de efendisi olmuştur.
dumuzi'nin mitlerdeki en bilinen rolü, enlil klanından gelen, enlil'in oğlu sin'in kızı olan inanna, yani tapınak fahişelerin, savaşın ve bilginin efendisi ile evli olmasıdır. onlarındaki öyle büyük bir aşktır ki dumuzi'nin talihsiz ölümünden sonra bile devam etmiştir.
aslında bilinen bir şey, ama bu evlilik basit anlamda sümerde bolluk ve bereketi simgeler. ben kısaca düğünlerinden sonraki hikayeden başlayayım. düğün öncesi bildiğiniz gibi, işte çiftçi tanrısı emkidu ile aralarında büyük bir rekabet olur. çünkü biri yerleşik kültürü, dumuzi ise çobanlığından dolayı göçebeliği temsil eder. ama kazanan dumuzi olur. göçebelik kazanmıştır. ileride çiftçilik de dumuziye geçecektir.
bu çoban ile çiftçinin hikayesi bize habil ile kabil'i de hatırlatır. çiftçi olan kabil, çoban olan habil'i öldürür. çünkü adakta kazanan çoban habil'dir. yani ilk insandan beri yerleşik kültür sahibi, göçebelere yenilmektedir.
düğünden sonra inanna, kızkardeşi olan yeraltı tanrıçası ereşkigal'in yanına ziyarete gider. ama inanna'nın mal, mülk hırsını çok iyi bilen, hatta bu hırs yüzünden dedesi an ile yattığını, tanrıların en zekisi, seks düşkünü enki'yi bile kandırdığı gören ereşkigal, inanna'yı öldürür. kocası dumuzi'yi ayartması için çok tatlı bir kızı da yeryüzüne gönderir. neyse, diğer tanrıların araya girmesi ile yeraltına kendisinin yerine bir tanrının gelmesi şartıyla tekrar yaşama dönen inanna, yuvasına geri döndüğünde tüm tanrıların kendisi için yas tuttuğunu görür. biri hariç! kocası dumuzi, içip içip taht odasında, bir kadını duvardan duvara götürmektedir. karısının ölmesi zerre umrunda değildir. inanna o hırsla yeraltına inecek kişiyi bulur, yani kocasını.
cinler hemen dumuzi'yi yakalayıp yeraltına götürmek ister, ancak dumuzi güneş tanrısına yalvararak bir yılana döner ve kaçar. kardeşi geştinanna'ya sığınır. ama yapabileceği bir şey yoktur. cinler hala onu takip etmektedir. en sonunda yakalanır ve yeraltına götürülür. kocasının kaybına üzülen, ama yaptığına da hala bozuk olan inanna'ın pişmanlığına geştinanna yetişir. kardeşinin yerine yarım yıl yeraltında kalmayı kabul eder.
dumuzi, bahar dönümü, yani nevruz günü yeryüzüne çıkar ve karısı inanna ile birleşir. onların birleşmesi ile tüm yeryüzü bitkilerle dolar, her tarafa bolluk bereket hakim olur. insanlar arasında inanna ile dumuzi temsilen kral ile en büyük rahibe birleşir. bolluk ve bereket kutlanır. eski çağlarda yılın başlangıcı bu birleşmedir, yani nevruzdur.
tabii dumuzi 6 ay sonra yeraltına iner ve sonbahar başlar, tabiat ölür, her şey yine dumuzi'nin yeryüzüne dönmesine kadar ölü kalır.
bu birleşmenin günümüzde nevruz olarak kutlandığını yazdım. asıl ilginç olan ise paskalyanın, yani isa'nın tekrar hayata döndüğü tarihin de bu tarihle aynı olmasıdır. paskalya her ne kadar nisan başında kutlanıyor olsa bu tarih kaymasından ileri gelir. doğulu hristiyanlar hala daha 21 mart civarı kutlarlar.
yani sevgili okurlar bu temmuza temmuz dememiz boşuna değil. ilginç olan hasat mevsimine temmuz dememiz. mart veya nisana temmuz dememiz daha uygun olurdu sanırım. tabii mart ayının adı, roma savaş tanrısından gelir. yani bildiğiniz mars. nisan ise başlamak, açmak, birinci anlamlarına gelir. çünkü eski gelenekte yılın birinci ayıdır. şimdiki takvimlerde ocakın birinci ay olması mantıken çok saçma, çünkü ocakın hiçbir anlamı yok.
dumuzi'nin etkisi bu kadar değil elbette. bilinen tüm aşk hikayeleri, yani leyla ile mecnun'dan, tristan ile isolde'ye kadar hepsi inanna ile dumuzi'nin aşk hikayesine dayanır. bu aşk tevrata bile geçmiştir. okumak isteyen onu davut'un mezmurlarında bulabilir. üstelik yahudiler hala daha bu mezmurları okuyarak ağladığında dumuzi'nin ölümüne ağlamaktadırlar. ortadoğu toplumları üstünde o kadar büyük etkisi olmuştur ki isa'ya bile ona ait olan özellikler verilmiş ve isa'ya balıkçı denilmiştir. sürelerin çobanı olmuştur.
inanna'ya ait bir bilgi yazayım size; eski ortadoğu toplumlarında bakire bir kadın hiçkimseyle evlenemezmiş. bu çok büyük bir ayıpmış. düğünden önce kadın inanna'nın tapınağına gider ve belirli bir ücret karşılığı bekaretini kaybedermiş. şimdiki ortadoğu toplumlarının halini düşününce o zamanki durum oldukça ilginçmiş. bu adetin kalkma nedeni ise batıdan gelen romalılardır. kendilerine göre oldukça çirkin buldukları bu geleneği zorla ortadan kaldırırlar.
bir ilginç bilgi daha; yahudilerde ve islamda domuz yenmemesinin nedeni domuzun pisliği falan değildir. domuz yerel bir hayvandır, yerleşik kültüre aittir. onu alıp yaylalarda otlatamazsınız. yahudiler göçebe olduğu dönemde, sırf bu yüzden domuz yemezlermiş. sürülerinde bulunan hayvanları yerlermiş. oysa isa zamanında iyice yerleşik hayata geçerler ve domuz da yiyebilir hale gelirler.
4 yorum:
Teşekkürler bilgiler için...
bir şey değil ;)
hacı çok kötü yazmışsın ha... temmuz temdeki muz satıcılarının ilk ortaya çıktığı aydır ve ondan o aya temmuz denmiştir.. yani... :)
yazın muz mu yenir be ya :)
Yorum Gönder