heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

14 Temmuz 2009 Salı

yazıldığı gibi okunan bir isme sahip olan 'can' rambo!!!



vietnam filmleri, genel anlamda "yenildik ama ezilmedik" durumunun amerikan versiyonlarıdır. çünkü amerikan halkı için hayatta tek bir gerçek vardır: amerika napar eder ve kazanır.

vietnam, amerikalılar tarafından çoktan terk edilse bile, kahraman amerikan askerinin cesaretini ve özgüvenini, dolayısıyla kahramanlıklarını anlatmamak olmaz. gerçek hayatta süperman yoktur, ama bu kahramanlar vardır. tıpkı pulp fiction'daki çocuğa saatin teslim edilme sahnesinde de görebileceğimiz gibi. çünkü her amerikan askeri kahramandır ve tarantino bence alayına dümdüz gitmiş, dalgasını sonuna kadar geçmiştir. filmde eleman, babasından yadigar saatini çekik gözlülere(amerikalılar çekik gözlülere 'maymun', araplara da 'havlu kafalı' dermiş) kaptırmamak için kıçında taşır. çünkü orası tek güvenli yerdir ve dört nesildir saat aileye aittir! neyse, ben konuma döneyim, ama önce;

bildiğiniz gibi kurtlar vadisi'nde süleyman çakır, polat alemdar'a "can polat" şeklinde sesleniyordu. "can" lafının kavgalı dövüşlü dizi/filmlerde ne anlama geldiğini elbette senaristler biliyor. can, bildiğiniz "john" dır. tek bir gerçek can vardır, o da john rambo!

ben rambo serisinin ilk 2 filmini severim. üç afganistan'da geçmiştir. onu da islamcı geçmişimde, cemaat evlerinde, 'danimakarlı gelin' adlı nadide sanat(!) eseriyle beraber izlettiriyorlardı. dördün yüzüne bile bakmadım.

ilk filmde rambo savaştan sonra memleketine dönmüştür. ama ilk kez savaş kaybeden amerikan halkı, savaştan dönen askerlerine bozuk atıyordur. elbette rambo bu kızgın amerikan halkının gazını alacaktır! hem de tüm kasabayı havaya uçurarak! ama hepimizin bildiği gibi ilk kanı şerif döker! zaten rambo bu yüzden dellenmiştir. yoksa yapar mı öyle şey, efendi bir herif o!

ilk kanı akıtan şerifi amerika'da feci madara eden rambo, albayının hapishanede kendisine temiz çamaşır getirdiğinde başına gelecekleri az çok tahmin ediyordu. amerika'nın ona yine ihtiyacı vardır. zaten kendisinin hapishanede canı sıkılmıştır. 'macera olsun' diye işin içine girmeye karar verir ve kendini amerikalı girmemiş ormanların içinde bulunan bir amerikan esir kampında bulur. vietnamlı piçler amerikalı esirlere işkence yapmaktadır. götünde oğluna hediye edeceği saatleri taşıyan zavallı esirler isa'yı beklemektedirler. ama isa yerine rambo gelir. 30 mu 40 mı sayamadım ama bir dünya vietnamlıyı öldürür, kafalarını keser, ciğerlerini deşer, dillerini koaparır. üstelik bunları tek başına değil, kendisiyle beraber esir kurtarmaya gelen vietnamlı dişi bir rambo ile yapar. ama kız ölür. akabinde işte o sahne gelir çatar.

suyun içine mevzilenmiş olan rambo, slow motion ile suyun içinden çıkar. gözleri kararmış bir halde önüne gelen her türlü cılız düşmanı telef eder. bataklığı kan ve barsak cehennemine çevirir. bombalı oklarla düşmanları lime lime eder. akabinde kendi yarasını kendisi diker, gider avluda çamaşırını tıkar, yeni öldürdüğü tavşanın derisini yüzüp kendine şapka yapar, en sonunda o ünlü rambo bıçağının telif haklarını satın alıp dolara 'dolar' dememeye karar verir!

bu kendisi için minik, ama amerikan halkı için büyük savaştan bir kahraman olarak çıktığı halde artık amerika'ya dönmemeye kararlıdır. gider budist olur ve karmaya inanır! hatta olayı abartıp kamboçya'da tapınak yapmaya başlar. çünkü insanlara yardım etmek hala daha işine gelmemektedir.

üçüncü filmin sloganı müthiştir. tanrı affeder, rambo affetmez. kahramanımız hatırladığım kadarıyla biricik albayını kurtarmak için afganistan'a gider. ama afganlarla köşe kapmaca, ruslarla saklambaç oynamak için çırpınan bu kişi, kendisini hiç istemediği halde savaşın içinde bulur!

uzun süren geyik sahnelerden sonra heycan başlar ve tepesinde fıtı fıtı fıtı diye ses çıkartarak dönen dev gibi bir rus helikopteri olduğu halde, elinde ucu bombalı ok, at sırtında dört nala kaçmaktadır. kaçmakta mıdır? siz öyle sanın. afganistan'a gider gitmez turan taktiğini öğrenen rambo, sahte geri çekilme olayını icra etmiş ve birden cüneyt arkın misali numara ile at sırtında geriye dönmüş ve kanatlardan saldırarak ucu bombalı oku helikoptere yerleştirmiştir. tüm türkiye'nin yunanistan'a gol atmış kadar sevindiği bu sahne sonunda, başında bandanası, kollarından akan kan, ter ve pislik sayesinde namına nam, şöhretine şöhret katar.

dördüncü filmini seyretmeyeceğim, çünkü seni mazlumların yanında, haksızların karşısında duran halinle seviyoruz! unutma, ilk kanı onlar akıttı rambo, unutma bunu!!!

6 yorum:

aşkın dedi ki...

Tee savaşta esir düşmüş adamları 1985'de kurtarmayı akıl eden o ikinci rezil filmi ilkiyle bir tutamıyorum! Hatta üçüncü film bile ondan daha iyidir, hiç olmazsa Sovyet movyet Afgan derken atraksiyon oluyordu.
Hiç unutmam yıllar önce Sabah gazetesi Ramba diye çizgi roman veriyordu göya Rambo'nun dişi versiyonu ajan ya da bana öyle gelmişti, fakat bu zilli paso tangalıydı hatta kapak resminde bile! Dayanamayıp internette araştırdım ahan da budur meğerse full erotik:

http://www.comicvine.com/ramba/49-7241/

http://en.wikipedia.org/wiki/Ramba_(comics)

http://en.wikipedia.org/wiki/File:Ramba3.jpg

gerisi önemli değil... dedi ki...

ama vietnam gazisi olduğu için ikinci filmde vietnama gitmesi şarttı, başka çaresi yoktu. dediğin gibi ucuz bir film, ama ramba çok iyiymiş :)

bu rambo'nun da çizgi filmi vardı, ben lisedeyken yayımlanıyordu sanırım...

aşkın dedi ki...

Rambo'nun çizgi filmi hakikaten güzeldi, Show Tv yayınlardı.
Her bölüm ayrı macera.

gerisi önemli değil... dedi ki...

ben bi tek saç bandanasını hatırlıyorum işte o çizgi filmin, yoksa stallone nin rocky ve rambo oyun kartları vardı, en az kara boğa resimleri çıkardı, çok değerliydi çokkk!!!

Pembe Gözlüklü Kedi dedi ki...

Bizim evde Rambo`nun (1) kitabi vardi: `Ilk kan`. Belki on kere okumusumdur. Haliyle filmde verilmeyen ayrintilar bulunuyordu icinde. Ornegin filmde serif Rambo`yu ilk seferde iceri aliyordu. Kitapta ise iki kez arabasiyla kasabanin cikisina birakiyor, Rambo ise inat edip, kasabaya donuyordu. Serifin ona takmasinin sebebi ise sadece hirpani gorunusu degil, karisi ile kavga etmis olmasi gibi bir seylerdi. Neyse, hakikaten bir hamburger yeyip, sonra da oradan uzayacak olan Rambo ugruna savastigi, arkadaslarini kaybettigi, defalarca olum tehlikesi ile karsilastigi vataninda pislik muamelesi gorup, tutuklaninca, hodri meydan diyor, millete kan kusturmaya basliyordu. Ondan sonrasinda kitapla film ayni cizgide, ama kitabin finalinde Rambo olduruluyor. Saygin bir son. Daha sonraki filmlerde igrenc bir milliyetcilik ve erillik solenine donusup sapitmissa da, bu ilk hikaye oldukca dogru yerlere dokunuyordu sahiden de.

gerisi önemli değil... dedi ki...

ben bir seri üçleme olduktan sonra severim. dört olunca işi bitiyor. ramboyu sırf üçleme olduğu için sevmişimdir. şimdi umursamıyorum açıkcası.

hem amerikalılar her şeyden para kazanabilen bir millettir.

amannn, rambo işte, yazıldığı gibi okunduğu için adı, bizim millet tarafından sevilmiştir bence.

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.