1930'larda tv icat edilmiş, ama kullanımı yok elbette. tv yerine sinema var. her türlü güncel olaylar sinemadan öğreniliyor. yani salt bir film makinası değil sinemalar. sadece haberler değil, tvlerdeki gibi diziler bile var sinemalarda! bir filmi parçalarına ayırıp öyle izlettirirlermiş. en sonunda da filmi "otuziki kısım tekmili birden" diyerek toptan oynatırlarmış.
günümüz dizilerinin büyük bir çoğunluğu(ister yerli olsun, ister yabancı-lost hariç-) o zamanın sinema filmlerinden bile kötü çekiliyor, oyunculuk o zamanın seviyesine bile gelemiyor. teknik olanaklar sadece göz boyamaca.
aslında 13 bölüm, taş çatlasa 32 bölümde anlatılabilecek bir konu uzadıkça uzatıyorlar. mesela mahalle karılarına yönelik aşk dizilerinde önce kahramanlarımızın evlenmesi gerekmektedir. acı ve umutsuzluk dolu bir süreç başlar, başka başka kadınlar, erkekler, hatta aileleri, çevre şartları, küresel ısınma, inanmazsınız ama başbakan çiftimizi ayırmaya çalışır ve bu 1 sezon sürer. eğer aşk hikaye tuttuysa ikinci sezonda kadın kahraman hamile kalmalıdır ve çocuğun doğması için 1 sezon daha gerekmektedir, ki çocuğu olmadığı için binbir türlü yöntemler denerler, sperm sayısını artırmak için lost adasına giderler! ağlarlar vs falan.
çocuk doğduktan sonra o da ne! bir sakatlığı vardır çocuğun, tüm aile perişan olur. yine lost adasına giderler. ada çocuğu düzeltir! akabinde kadın kanser olur. alın size yarım sezon daha. artık o kanserin tedavisi bitmek bilmez. sürekli hastalıktan kurtulma umudu vardır ve en sonunda kanserden de kurtulunur. çünkü lost adasına gitmişlerdir! ben ileride kansere yakalanırsam bu dizilerin yaydığı pozitif elektrik sayesinde içinde oluşan ve ciğerlerime dolan güçle kanser iletini de yeneceğim! ben buna inanıyorum, siz de inanın, insanlık kanserden ölmesin!
neyse, konuya döneyim; herşey yoluna girmişken tam bu sırada adamın şirketi batar. alın size yarım sezon daha. normalde o şirketin iflah olmaması gerekmektedir. çünkü küresel mali kriz, kredilibilite sorunu, nakit akışının olmaması, yatırımların durması, vergilerin artması, işçi ücretleri derken siktim sene o şirket belini doğrultamamalı. ama tüm bu zorluklara rağmen tek bir işçi bile çıkartmadan o güçlükler yenilir ve şirket de kurtulur! çünkü adamın içinde pozitif bir enerji vardır, aşkları her zorluğa göğüs germeyi başarmıştır!
ama tam bu sırada adamın eski sevgilisinden çocuğu olduğu ortaya çıkar! çünkü adam karısıyla beraber eski sevgilisini de lost adasında götürmüştür! bu konu da diziyi 1 sezon idare eder. kahramanlarımız ayrılmak üzeridir, ama ikinci çocukları da birden bire ortaya çıkar. çünkü lost adasının bu çocuğa ihtiyacı vardır! böylece yine beraber olurlar, ama o da ne? bu sefer de adamın babası kanserdir. allahım, kanser ne büyük bir illetmiş, daha sonra tüm aile sırayla kanser olur. üstelik tüm aile ayrı bir organdan, sanki tvde kanser eğitimi veriliyor, işte akciğer, karaciğer, barsak, gırtlak, deri ve göğüs! üstüne herifin eski sevgilisine araba çarpar. nitelikli kadın kahraman bu sırada kocasına destek olmalıdır, dizi şartları bunu gerektirmektedir! yarım sezonda böyle geçer. ama çile bitmek bilmez. çünkü kadın kahramanın dayısı kalp krizi geçirmiştir! hemen ameliyata alırlar!
ve final şok bir sahneyle biter. meğer kadının babası başka biriymiş. bildiğin sütçü işte. sütçü ise benjamin linus'tır! kadınımız ertesi sezon hüngür hüngür ağlayarak sezonu başlatır. o ne lanet annedir öyle!
artık dizinin bitmesi gerekmektedir. biter mi sanıyorsunuz? asla! sırada çocuğun okula başlaması vardır. ama o da ne? çocuk geri zekalıdır. aileyi alır bir telaş. hemen lost adasında dharmaville scholl'a yazdırırlar çocuğu. inanmazsınız ama düzelir çocuk, çocuğun göbek adı da meğersem john locke'mış.
dizi bitti mi sizce? bitmez a canlar bitmez. son bölümde bunların yaşadığı yalı yanar. acaba kahramanlarımız öldü mü? aslında kahramanlardan biri ölür bu durumda. diğeri kendini içkiye verir. ama o da ne! bir gün ölen kişi geri döner!
siz öyle sanın. aslında geri dönen kişi, ölen kişinin ikiz kardeşidir. bunca yıldır ortalıkta yoktur ve bok yiyesice kişi ortaya çıkmaya karar verir. ama sevdiğinin kardeşiyle elbette evlenilmez. ama onunla yatar! çünkü onu ikizinden hep kıskanmıştır, fırsat bu fırsat der. türk aile yapısına uygun olmayan bu sahneleri rtük yasak koyduğu için siz göremiyor olabilirsiniz. ama bana rtük yasak koyamaz, o yüzden ben görüyorum! neyse işte, sevgilisinin ikizini sevmeyen kahramanımız gelgitler yaşasa bile yeni bir aşka yelken açar. önce annesi gibi sütçü, tüpçü, paraşütçü ile takılır, ama bu dizilerdeki kahramanlara klas kişiler yakışır! davul bile dengi dengine, şirket sahibi ise eğer ayak takımından biri ile asla evlenilmez, evlenilse bile önce o kişi metres/jigolo olarak kullanılır, seviyesi yükseltilir ve öyle evlenilir.
böylece bu diziler bitmez, bitemez, bitirenin kafasını koparırım lan ben!!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder