şimdi kardeşim ben nuri bilge ceylan'ın kırsalda geçen filmlerini seviyorum. üç maymun'u bir türlü beğenemedim misal. ama iklimler hoştu, çünkü bir sürü ağrı sahnesi vardı ve o yerler farklı şekillerde gözümde canlandı durdu. uzak'ı da beğenememişimdir mesela. ama bir zamanlar anadolu'da filmini beğenmeyeni dövmek lazım.
gerçi filmde yılmaz erdoğan feci sırıtmış. kendisine karşı bir antipatim de var ayrıca. "o yüzden mi" diye de düşündüm. yok, harbi sırıtmış. onu geçtikten sonra elimizde kalan ise inanılmaz bir gerçeklik. mekanın kırıkkale olmasının hiçbir anlamı yok. tren sesini duyana kadar(tarkovski'ye göndermeymiş o sahne!) ağrı sanmıştım hatta. çok benziyor çünkü ve otobüsle yolculuk yapanlar bilir, eskişehir'den sonra her yer birbirinin aynıdır.
neyse, filmde gece yarısı cinayet mahalinin tespitinin yapılması için zanlı ile beraber yola çıkan savcı, doktor, komutan ve askerleri, komiser ile polis memuru, savcı katibi, şoförü, kazma-kürekçi ve komiserin şoförü arap'ın hikayesi var. ülkenin herhangi bir yerindeki alt düzeyinden en üst düzeyine kadar memur yaşantısı, davranışı işte aynen budur. devletin memurunu kullanış şeklini anlatması ve memurun bıkkınlığı üzerinden bakarsanız eğer inanılmazdır. en basit şoföründen(ki ikisinin atışması müthiş) savcısına, çocuğun top görünce anında babasının öldürülmesini unutmasına kadar her şey inanılmaz gerçek. sesler, efekt, muhtarların müthiş laçkalığı, yol, evler mükemmel. bu film palm d'or almadıysa eğer bilin ki fransızların bizim ülkeyi gram bilmediği ve filmde geçen bir çok diyalogtan bir bok anlamadıkları içindir.
öldürülen elemanın üzerindeki recep ivedik gömeliği ve tipinin de recep ivedik'e benzemesi ayrı bir olay.
Malmö FF 2-2 Galatasaray, beni üzen maçın hikayesi oldu
17 dakika önce
8 yorum:
yok ben değilimdir dedim ama baktım baktım karar verdim ankaradan googleye banamı dedin yazıp duran şahsiyet benim galiba :))) eylemlerim devam edecek :)) bu arada film keskinde çekilmiş bildiğim kadarıyla.. uzak filmini kızılırmakta izlemiştim.. tamda filme uygun soğuk bir sonbahardı.. ve ben filmden çıkıp yarım saat gerçek hayat adapte olmaya çalışmıştım. türklerden nuri bilge ceylan, yabancılardan Alejandro González Iñárritu derim başka bişey demem :) saygılar efendim.
yakın hissetmekle alakalı işte. iklimlerdeki o sigara içiş sahnelerinde tütünün yanma sesi, çıtırtıları duyuluyordu. hastası olmuştum o sahnenin mesela.
ankaralı o kişi olduğunu söyleyen 2. kişisin bu arada. demek 2 kişisiniz :)
ama izmire gitmedim ben :)) ankaradayım hala.. bakalım istatistikler ne derece etkilenecek :)))
değişti :) artık ankara'dan bana mı dedin diyen çıkmıyor :)
bak sen googleye beni kaale almıyor demekki :)) öyle olsun bakalım.. yazmam bende o zaman banamı dedin :))
bugün 10:14 ve 11:37 itibariyle ankara'dan iki tane banamı dedin diye arama yapan var. mı ekini ayırmamış üstelik :)
işşte .. o densiz benim :))) googlede tdk ruhu yok neyseki.. dert etme :) bu arada bugünkü yazını da beğendim çok.. (da ayrı) en iyi günler dilerim :)
ben de iyi günler dilerim :)
Yorum Gönder