heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

28 Mayıs 2010 Cuma

yorgunum dostlarım, yorgunum yorgun!

"olay XX. yüzyılın ikinci yarısında, bir gece, turgut'un evinde başlamıştı. o zamanlar daha olric yoktu, daha o zamanlar turgut'un kafası bu kadar karışık değildi. bir gece yarısı evinde oturmuş düşünüyordu. selim, arkasından bir de herkesin bu durumda yaptığı gibi, mektuba benzer bir şey bırakarak, bu dünyadan birkaç gün önce kendi isteğiyle ayrılıp gitmişti."

selim ışık, tutunamayanlar'ın başı, sonu, özü, yaratıcısı, kendisi, her şeyi, bir zamanların harika çocuğu, turgut özben'in arkadaşı, günseli'nin sevgilisi, süleyman kargı'nın asker arkadaşıdır. büyük adam olma hayalleri içinde geçen ezik bir çocukluğun ardından kendi sonuna doğru koşar.

selim ışık şöyle der;

"nasıl yaşadım on yıl bu evde? duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım; kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım, kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım. kötü yazarım korkusuyla hiç yazmadım."

2 yorum:

FUNdy dedi ki...

Bir de şöyle der Selim: "yeni bir dil bilgisi kitabı çıktı mı bugünlerde? öznenin, yüklemin filan başka bir düzen içinde yerleştirilmesini sağlayarak beni istediğim anlama kavuşturucak böyle bir kitap? ne diyorlarsa, yalnız onu demek isteyenler için geliştirilmiş düşünce ve ifade kuralları ne zaman bulunacak?"

Ne kitaptır ama Tutunamayanlar, ne yazardır ama Atay...

gerisi önemli değil... dedi ki...

şöyle der selimciğim;

"bana bir kitap kurdu, boş hayaller kumkuması, hayatın cılız gölgesi gibi sıfatlar yakıştırılabilir. şövalye romanları okuya okuya kendini şövalye sanan don kişot'a benzetebilirsiniz beni. yalnız onunla bir fark var aramda: ben kendimi don kişot sanıyorum."

kutsal kitap gibi bir şeydir tutunamayanlar...

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.