bir ramazan yazısına daha hoş geldiniz sevgili okurlar. (çok içten bir 'hoşbulduk' dediğinizi duyar gibiyim). neyse, bugünkü konumuz putperestlik.
kaynağını dinden alan görüşe göre putperestlik olarak genellenen çok tanrılı inanç sistemleri, kişinin salt insan yapımı heykellere, figürlere, totemlere tapınımı ile karakterize edilir. kişinin kendi eliyle yaptığı nesneden yardım ve iyilik beklediği yargısına ulaşılır. oysa bu son derece saptırılmış, indirgenmiş bir yorumdur. putlar aslında inanılan, tapınılan varlığın somutlaştırılmış sembolleridir. dolayısıyla kişi aslında o nesneye değil de, nesnenin sembolize ettiği varlığa tapınır, ona dua eder. nesne yalnızca aracıdır ve tapınan kişi, ondan doğrudan bir iyilik yahut kötülük görmeyeceğini zaten bilmektedir. yani anlayacağınız putperest, kendi inandığı ilahi varlığa tapan kişidir ve bu bağlamda içinde yer aldığı inanç sistemi, diğer inanç sistemlerinden daha ilkel yahut aptalca olarak değerlendirilemez.
neyse, bilindiği üzere semavi kabul edilen/tek tanrılı dinler, tarih sahnesine çıkmazdan önce yeryüzünün dört bir yanında çok tanrılı tabir edilen dinler mevcuttu. tek tanrılı dinler ortaya çıktıktan sonra çok tanrılı dinlerin silinip gitmesinin nedeni, kimi etnologlar ve sosyal antropologlarca, toplumların daha geniş bir soyutlama kabiliyetine ulaşması olarak yorumlandı. oysa insanlık tarihinin çok daha uzun bir döneminde hüküm süren çok tanrılılık, mısır, hindistan gibi gelişmiş kültürlerde, kimi zaman semavi dinleri bile geride bırakan bir soyutlama becerisine erişebilmişti.
günümüzde ne duruma geldik? ilahi olduğu düşünülen varlığı sembolleştirme çabası, semavi dinlerin de ritüellerine girmiştir. türk toplumunda yaygın olduğu gözlenen türbe ziyaretleri ve kutsal emanet tabir edilen çeşitli eşyalarına yönelik ilgi ile hrisitiyanların azizleri(ve hatta kendisi) benzer bir 'ilahi varlık ile kendisi arasında aracı bulma' çabasına işaret eder. islam öncesi cahiliye toplumlarından bahsedilirken daha nesnel, islam teolojisinden bağımsız yorumlar getirilmesi gerçeğe daha uygun olacaktır.
bir ramazan yazısının daha sonuna geldik. hepinize saygılarımı sunarken, hayırlı ramazanlar diliyorum. kendinize dikkat edin...
1 Ağustos 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
...
ilet:
ytravisbickle@hotmail.com
en sevdiğim yazılarım
1- stanley kubrick ve savaş sanatı
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
2- tanrı, şeytan ve her şey hakkında
3- mesih, deccal ve armageddon savaşı
4- hepimiz öleceğiz!
5- anormal düzeyde ilişki yaşayan insanların bilmediği gerçekler
6- quentin taratino'nun arka koltuk sendromu ve winston wolf
7- new amsterdam'dan new york'a ve saint peter
8- haberin yok, ölüyorum
9- bursa hakkında bilmediğiniz gerçekler
10- çizgilere basarak yürümeye çalışan insan
11- olasılık çiftler, gerçeklik katmanlar halindedir
12- ebedi rekabet
13- kuş sütüyle beslerim seni
14- tembellik hakkımız, söke söke almalıyız
15- tek eşliliğin insan doğasına aykırı olması
16- hazza ulaşmak ne kadar zor ulan!!
17- kafaların güzelliği
18- judith vs holofernes
Sayfalar
telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder