heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

27 Ocak 2012 Cuma

can...

malumunuz üzerinde istanbul'u kar alıp götürüyor ve herkes evlerinde ve işyerinde ne yapıyor, inanın bilmiyorum, gerçi umrumda da değil! keyifle okuyun, eğlenin diye, sildiğim eski bir yazıyı yeniden düzenleyip yayınlayayım dedim. başıma gelen bu ilginç olaylar silsilelerini, koca karı ilaçlarından sır kapısına kadar geniş bir yelpaze içinde tutmaya çalıştım, valla bak!

10- ilkokul 2-3 cşvarı olmalı, ilkokul 15 tatili ve inegöl'de köydeyim. göğüs kafesim o zamanlar batardı ciğerlerime ve nefes alıp vermekte zorlanırdım. işte o gün, o acı son raddeye geldi ve nefes almamı engelleyecek kadar büyük bir acı hissetmem ciğerlerimde. o zamanlar öyle doktora gitmek falan yok. zaten doktor inegöl'de. gitmem 2-3 saat alır. yolda acıdan ölürdüm büyük ihtimal. neyse, amcam beni hemen eve götürdü ve babannem kuzinenin üstünde kiremitleri ısıttı ve onları havluya sardı. sonra göğüs kafesime o havluya sarılı sıcak kiremitleri dayadı. acı geçmişti. sanırım böylece göğüs kafesim genleşti. kiremit tedavi çok işe yaradı ve ileride de hiç öyle bir acı hissetmedim. ne doktor, ne tahliller, ne de başka bir şey. kesin tedavisi sıcak kiremitmiş demek.

9- ortaokulu bitirdiğim gün hoşlanılan kıza hava atmak için biriyle yarışıyorum ve ben geri geri koşuyorum. geçicem ya çocuğu, ben seni öyle de geçerim demek için. neyse, koşmasına koştum, ama ayağım bir şeye takıldı ve sağ kolumun iki kemiği birden bileğin hemen üstünden kırıldı. bursa'daydım, hemen hastaneye yetiştirdiler. iki kemik de kırıldığından sağ elimi sol elimle tutuyordum. bıraksam olduğu gibi aşağıya sallanıyordu. velhasıl kelam hastanede ilk kez narkoz yedim ve alçıyı taktılar. kolum alçıdan çıktığında alçının altında kalan yerlerin iyice kıllanmış olduğunu görmüştüm. kurt adam gibiydim resmen. sonra o kıllar döküldü. ama o kırığın acısı çok fenaydı lan.

8- ilkokul 1 veya 2'ydi. diğer mahallenin çocukları ile ciddi ciddi kavga edip çocukları bir güzel dövüyoruz. ama kaçtı ibneler. ama biri kaçarken taş fırlatıyor ve o taş tam sol gözümün soluna geliyor. o taş yarım santim sağa gelse sol gözüm çıkıp gitmiş olurdu, elime verirlerdi onu. ardından uzun yıllar boyunca sol gözümün solunda ters j harfi ile dolaştım. şimdi o iz silindi. façam olmadan ölmemeliyim! faça demişken, alnımın ortasındaki başka bir taş izi hala durur.

7- orta 1'deyim. o zamanlar çalışkan bir öğrenciyim. okul hayatımın en iyi devresi. matematik, türkçe, fen, sosyal, hepsi 10. düşünün ki millete çarpım tablosunu öğretiyorum. 7x8'i bilmeyenleri eksiliyorum. sınıfın en çalışkanlarından biriyim. üstelik ilkokulda sürekli pekiyi ile sınıf bitiren tüm mahalle arkadaşlarımın hepsi tökezlemiş. koskoca mahallede benden başka fakülte bitiren yok. bir kaç iki yıllık var, lise neredeyse yok denecek kadar az. büyük kısmı orta ikide finiş yapmış. neyse işte, yanımda o zamanlar orhan diye biri oturuyor. çalışkanım ya ilk defa, kıçım tavan yapmış, sınavlarda çocuk benden kopya istiyor. ben vermiyorum. sınıfta kaldı orhan. kafam bastığında üzüldüm çocuk için. orta 2'ye giderken görüyordum onu. birinci sınıflarla beraber yürürdü ve beni görünce kafasını çevirirdi. herhalde sinirliydi bana. o zamanlar internet yok elbet, ben setbaşı kütüphanesinin yollarını aşındırırken o da gayret etse geçerdi sınıfı. o da mesele değil aslında. orta 3'de, 3 bütünleme ile yaza girdim. yavuz vardı, benimle aynı durumda. kolum kırık, azmettim, ders çalıştım. almanca, matematik ve türkçe. verdim hepsini. yavuz verememiş. ortaokulu bitirememiş. lise başlayınca cumhuriyet caddesine çıkmıştım bir hafta içi. neden gittiğimi hatırlamıyorum. ama yavuz'u görmüştüm caddede. üzerinde eski bir ceket, pantolonun dizleri yamalı ve küfe vardı sırtında. hava soğuk üstelik. yavuz'un önünde yaşlı bir adam, peşine takmış çocuğu, gidiyorlar. gördü beni, kafasını çevirdi hemen. hiç bir zaman o kadar çok utandığımı hatırlamıyorum.

6- 13-14 yaş civarı, bursa'da, yaşadığım yerde, evlerin bahçesi olurdu. bahçe dediysem kocaman değil. içinde bir kaç ağaç. güzel erikleri olan bir bahçeye girdim kardeşimle. adam bizi gördü. biz tabanları yağladık. lan altı üstü 3-5 erik için herif bizi izledi de izledi. bırakmadı peşimizi. kardeşimle yollarımızı ayırdık, değişik sokaklardan geçtik, her şeyi denedik. yok, bırakmıyor. en sonunda eve attık kapağı ve lambaları kapattık. herif evi de buldu, gitmiyor önünden. en sonunda gitti pezevenk. ertesi gün amcam geldi bizi uyardı. bi kaç erik için herifin takibi yetmiyrmuş gibi bir de uyarı aldık. pehh.

5- daha ilkokula başlamadığım zamanlar. ben beş, kardeşim üç yaşında olmalı. evde amcam bize göz kulak oluyor. o da 17-18 yaşında falan olmalı. neyse, bi arkadaşı geldi onun ve bizi evde tek bıraktı. kibrit buldum hemen. yaktım hemen bir tanesini tutuşturdum yatağı. alevler iyice yükselince de kaçtım. benim hatırladığım itfaiye gelmişti. annem ise komşuların söndürdüğünü söyledi. bir oda yakabilmişim sadece.

4- mahallede biz yarış yapardık. öyle bisiklet falan yoktu o zamanlar. bisiklet yarışı hikaye. koşardık 10 kişi. ben genelde 4-5 olurdum. kardeşim ise hep birinci. bir de ersin vardı. o da hızlıydı. kavgalarda uçan tekmeleri meşhurdu. neyse, bi yaz kuşadası'na gittim. 2 ay her gün yüzdüm. geldim bursa'ya, yine yarış var. bastım gaza, kardeşime arkamdan nal toplattım. acayip fark atmışım. form tutmak böyle bir şey olsa gerek. aradan zaman geçti, bursa'da 5000 metre yarışları vardır çocuklar için. bir defasında katılmaya karar verdim. gece "acaba koşabilir miyim" diye düşündüm. her adım yarım metre dedim ve bastım gaza. o gece 12.000 adım attım. ertesi gün gitmedim. çünkü zaten koşabiliyordum!

3- ilkokul 3'de berbat bir öğretmene düşmüştüm. kadın sınıfta sigara içer, fakir çocuklarla dalga geçerdi. ciddiyim ha, psikopat biriydi. hatta hatırlarım sıfatları anlatıyordu galiba ve şöyle demişti beni göstererek; "sınıfın en zayıfı god'dur." başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. şimdi tüm sınıf dalga geçecek benimle. sonra birden durdu ve "hayır hayır, sınıfın en zayıfı god değil, osman'dır" dedi. içimi acayip bir sevinç duygusu kaplamıştı ve büyük bir ağırlıktan kurtulmuştum. anlatacağım hikaye bu değil elbette. sınıfta ilk günüm. psikopat karı yeni gelenlerin seviyesini ölçüyor. sıra bana geldi. "sayıları yaz tahtaya" dedi. 1, 2, 3, 4, 5 yazdım ve birden "bu 5 mi?" dedi. afalladım elbette. bağırarak "bu 5 mi" dedi. tir tir titremeye başladım. "bir daha 5 yaz" dedi. yine 5'i yazdım. geldi yanıma, eli ağırdı psikopatın, bi geçirdi bana, yerimden zıpladım. sonra aldı kafamı tahtaya vurmaya başladı. meğer ben 5'i şapkasından başlayarak, tek hamlede çiziyormuşum. oysa önce gövde çizilecekmiş, en son şapkası, yani üst çizgisi. iki hamlede çizmem gerekiyormuş. a q sürtüğü. öğretmenleri hiç sevmem... akabinde ilkokul 3'de kaldım. ilkokulu 6 senede bitirmekle övünürüm!

2- bir koca karı ilacı daha. yine inegöl. yaz ayları. sarıcalı arıların kovanına çomak sokmuşum. sokabildikleri her noktadan beni soktular. koşa koşa eve geldim. "babanne babanne" diye bağırıyorum. tüm vücudum şişmiş, davul gibi olmuşum. babannem hemen bez kesti ve onları ayranın içine soktu. sonra o ayranlı bezlerle tüm vücudumu sarıp üstlerine yoğurt sürdü. ertesi güne hiçbir şeyim kalmamıştı.

1- endüstri meslek lisesini kazanmışım. yapı makinaları bölümü. yani kepçe, greyder operatörü falan olacağım. okula kaydımı yaptırmak için gittim. bu tür işleri genelde kendim takip ederdim. neyse, yanlışlıkla otobüsten bir durak önce inmişim. baktım karşıya, köşke benzeyen, yeşillikler içinde, müthiş görünüşlü bir okul. "ahh ulan" dedim kendi kendime, "keşke burada okusaydım." neyse, endüstri meslek lisesine başladım. aradan 1,5 hafta geçti. akşam eve geldim, bana müjde veriyorlar. "oğlum, x okulunu kazanmışsın. yatılı. yarın gidiyorsun." ben şaşırdım. bir şey diyemedim. ertesi gün gittim. bir baktım, lan bu benim "keşke burada okusaydım" dediğim okul. meğer orta sonda girdiğim sınavlardan birinde orasını da kazanmışım. 4 yılım geçti yatılıda. lise 4 yıllıktı. ben 4 senelik olduğunu dönemim ortasında öğrenmiştim. o ara kredili sistem yeni çıkmış, millet 2,5 senede lise bitiriyordu. ben 4 sene okudum. okul hayatım bitmeyecek gibi geliyordu ve liseyi bitirdiğimde hala 14 yaşındaydım. vücut büyümüş, kafa 14'de kalmıştı a q.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.