heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

28 Ocak 2010 Perşembe

doctor zhivago


bir ingiliz kadın ile bir mısırlı el ele vermiş, "gidelim şu gerisi önemli değil'in okumadığı boris pasternak'ın doctor zhivago adlı romanının filminde rus karakterleri oynayalım" demiş. tabii yıl 1968. ömer şerif hala sırım gibi delikanlı, julie christie ise taş gibi bir hatun.

neyse, hikaye sovyet devriminden hemen önce başlıyor. ruslar büyük savaşa girerler ve cepheler gösterilir, yılgın insanlar, bıkmış insanlar, ölmüş insanlar, korkunç insanlar. o şartlarda devrim olmayacakda benim ülkemde mi olacak!

devrim de olur. tüm zenginlerin evlerine, köşklerine el koyulur. herkes beraberce, el ele yaşamak için çabalar görünü. yüzbinlerce insan ölmeye başlar. kuru bir tahta parçası için bile insanlar idam edilir. yokluk, kıtlık gırla. en sonunda bizim kahramanlarımız sovyet rejiminden kaçıp, ıssızlığın tam ortasındaki, kullanılmayan bir eve giderler. dışarı buz ötesi, soğuk mu soğuk rüzgar her yandan esmekte, medeniyet namına hiçbir şey yok. ne su, ne de elektrik. ama ısınmak zhivago için çok kolaydır. gir koynuna işte. lara'nın mis gibi, taş gibi, güzeller güzeli o rus'un koynuna.

iç savaş yılları ama, beyaz ordu ile kızıl ordu birbirine girmiş, eli silah tutan herkes cephelerde çarpışıyor. tütün bile yok, insanlar iyice kurutulmuş tezek(hayvan boku) sarıp içiyor. zhivago ise kendisine deli gibi aşık karısı tonya yerine lara'yı sevmektedir. bu buzlar kraliçesi olacak kadar soğuk görünüşlü lara ise kızıl ordu'nun generallerinden birisinin karısıdır.

film salt bir aşk hikayesi değil elbette. sovyet devriminin yaşadığı tüm zorluklar gözlerinizin önüne seriliyor. bu rus iç savaşını da yazmak lazım bir ara.

görevli: terhis belgenizi görebilir miyim?

zhivago: ee elbette buyrun...

görevli: ama burda kutsal haç hastanesi yazıyor?

zhivago: ?!?!

tonya: ikinci reform hastanesi oldu!

zhivago: zaten oranın iyi bir reforma ihtiyacı vardı..

4 yorum:

banliyöler jülyet'i. dedi ki...

dr. jivago'nun filmi hakikaten muhteşemdir. üç buçuk saatlik ağır temposuna rağmen, anlatılmak istenen her şey yerli yerinde, tutarlı, anlaşılırdır.

hala bazı güzel yanlarına tutunulmaya çalışılan o devrimin, aslında hayal edildiği gibi olmadığını göstermesi ise, filmin son dönemde izleyecekler açısından en önemli artısı bence.

gerisi önemli değil... dedi ki...

omlet yaparken yumurtalar kırılır der tyler durden. insanlar ölür, insanlar kalır, ama devrimi rus toplumu yaptığında sonuç böyle oldu.

bakunin devlet olduğu sürece zorbalığın devam edeceğini söylemişti. isterse adı sosyalist olsun. haklı çıkan o oldu.

filmin sonunda lara'nın kızını görürüz. amcasının yanında, barajda çalışmakta. tüm çabaların karşılığı alınmış ve aydınlık ufukları gösterir. tüm rezillliklere katlanırsınız, çocuklarınız rahat eder der gibiydi sonu.

aşkın dedi ki...

Kötünün iyisiydi netçede.
İstanbul'da Orta Asyalı öğrenciler son demlerini yaşamışlar, onlar anlattı.Okulda yemek veriliyor öğrencilere.Yanısıra eve döneceklerken yolda atıştırmaları için kurabiye türü paketler.
Hala yaşlı Rusların o dönemleri özlemesi boşuna değilmiş.
Herşeyi geçtim fuhuşa sürüklenen kadınlar için bile daha iyidir.
Son tahlilde tabii ki medeniyein tasfiyesi.Yalnızca gündelik nafaka ve barınma için çabalama.
Gerisi önemli değil!

gerisi önemli değil... dedi ki...

bir çok fahişenin bu işi kolay para ve zevk için yaptığını biliyorum. vardır aralarında öyle kişiler.

insanlığın en büyük belası kira, faiz ve vergiler sonuçta. bir kağıt parçası verip sahiplenilen toprağa, başka bir kağıt parçası verip barınıyoruz. özel mülkiyet harbiden hırsızlık. yıkmak ise yaratıcılık...

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.