heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

7 Nisan 2011 Perşembe

yeteneksizim türkiye

ortaokulda resim derslerini herkes bilir. bir keresinde 29 ekim resmi yapmamızı istediler ve sulu boya ile bir şeyler yaptım. benim resmi alan resim hocası "çocuklar, bakın bu resme, resmin nasıl olmayacağına dair size en güzel örnek budur" dedi. resmim o sene ilk yarı 10 üzerinden 5 ikinci yarı alt düştü. yani 4. inanmazsınız ama az kalsın resimden kalacaktım. bütünlemede de hocaya resim götürecektim. (resim yeteneği - yeteneksizim) şaka yapmıyorum ha, sonra belki iş teknik derslerini hatırlarsınız. sizin el yeteneğini geliştirmeye yöneliktir. ama tam bir fecaattim. bir keresinde tahtadan bir şeyler yapmıştım ve yine yapılmaması gereken olarak sınıfın huzurunda eserim rezil edilmişti. (el becerisi -  yeteneksizim) bu dersler ortalamamı her zaman düşürmüştü. oysa babam maket gemi yapıyor ya hu, tip olarak çok benzesem bile yetenek olarak yanına bile yaklaşamıyorum. herif sıfırdan elektrik, su, kalorifer tesisatı, fayans döşüyor. yani vakti olsa utanmasa gerçek gemi yapar, işçi kullanmadan ev inşa eder. onu da geçtim, harbi tamircidir. buzdolabı falan hep o tamir eder. oysa ben neredeyse çivi bile çakamam. herif resmen benimle dalga geçiyor bu konuda. marangoz ve mobilyacılarda da çalıştım. ama dedim ya, el yeteneğim berbat. zımpara işlerinden başkasını yapamadım. o konuda da yeteneksizim. gerçi o çalışma hayatında benden iyi hamal olacağını keşfettim. eskiden dördüncü kata kömürümü sırtımda taşırdım. hamallık yapabilirim sanırım. ona yeteneği var. ama satıcılık konusunda başarılı değilim. limon satarken zorlanmıştım. simit satmaktan ziyade kahvelerde gazetelere daldığımdan o işi kıvıramadığımı fark ettim. oysa benim peder 1 hafta içinde içindeki büyük cevheri ortaya çıkarmış ve pazarlamacı olup, neredeyse pazarlama şirketini bile geçirmişti. ama son anda patron ona engel oldu. o da kendi şirketini kurup o patronu batırma noktasına getirdi! ama sol bir gelenekten gelen birisi, kapitalist düşünce sahibini batıramaz. işte o zamanlar bu acı gerçeği öğrendim!

neyse ağbi yeteneksizliğim sadece bu konuda değil elbette. üniversitede ev arkadaşım gitar aldı ve 6 kişilik evde bir tek ben o meredi çalamadım. bir keresinde akord nasıl yapılır gösteriyordı bana ve teli kopardım. bir daha da elime gitarı vermediler. ha "gitara yeteneğin yokmuş, darbuka falan dene" demeyin sakın. imkansız. üflemeli çalgılar daha kötü. flüt çalmak yüzünden müzikten de kalıyordum. 10 notalık şarkı çalmak için 2 gün harcıyordum. (müzik - yeteneksizim) "şarkı söylersin belki de" demeyin. dün efsane rakçı serpili gördüm tv'de. inanın bana, ondan bile kötü söylüyorum. ama bu yeteneksizliğimi gördüğüm için onun gibi herkesin huzunda şarkı söylemiyorum elbette.

spor derseniz eğer durun derim. beden dersinden de az kalsın çakacaktım. gerçi bunda eşofman ve spor ayakkabının olmamasının çok büyük bir etkisi de var. eşofmanı olmayanlara takla attırırlardı ve ben onu bile becemeredim. boyun uzun diye voleybol takımına almaya yeltenmişlerdi ama zıplayamıyorum. ama bak potaya basamasam bile iyi yer tuttuğumdan iyi basketbol oynarım. şutum da iyidir. mehmet okur'un lise basketbol hocası, benim ortaokul beden hocamdı(ben o lisenin ortaokul kısmını bitirdim). valla bak. ama eşofmansızlığın amına koyayım. parasızlık işte. neyse, öyle ahım şahım futbol da oynayamam. eskiden sert şut atardım. paslarım da iyidir hani. şimdi bileklerim iyice zayıflamış. o da bitti. onu da geçtim, askerde bir keresinde üstteğmen bana spor hareketlerini yaptırmamı söylediğinde sıra açıl demediğim için ağzıma sıçtı. çavuş rütbemi sökeceğini söylediğinde umursamadım. askeriyenin kendisi verir ve alır, umrumda değil. ama gözlüğümü gözüme sokacağını söylediğinde bozuldum. onun parasını ben vermiştim lan. (spor - yeteneksizim)

yeteneksiz olduğum başka bir konu da ezberdir. mesela okumayı çok geç öğrendim. ilkokul 3 hocam benden hiçbir bok olmayacağını yüzüme karşı defalarca söylemişti. zaten o sene kaldım. ilkokulda bile kaldım a q. ilk ezberlediğim şiir istiklal marşıdır. o da mecburen. iki kıtasını ezberlemiştim. sözlü sınavı işte. sonra lisede milli güvenlik dersinde atatürkçülüğün tanımını ezberlemiştim. bizim albay ezberlemeyeni geçirmiyordu. ama 2 günde ezberledim. 5 satır falandı. bu ezber yeteneksizliğim yüzünden formüllerle aram hiç yoktur. zaten ders dinleyemem, imkansızdır. o yüzden matematiğim de fecaattir. inanın bana, üstlü sayılar ile kare kökü bilmem hala. lise hocam sağolsun integral, türev, limit bende hakgetire. çünkü herif de bilmiyordu bunları. elindeki kağıttan yazardı tahtaya, bitirirdi dersi. lise 2'de ilk dönem matematik 10 üzerinden 2 geldi. ama ikinci dönem herifin tahtaya yazdığı her şeyi deftere geçirdim ve sınavlara o örneklere baka baka çalıştım. herif defterden sorduğu için ezberden geçtim. a q matematiğini biraz anlasam, zaten tarihçi olurdum. ama sonra matematikteki sorunun bende değil, hocalarda olduğunu keşfettim. çünkü askerde bir arkadaşım bana yarım saatte tüm türev, limit ve integrali anlattı ve anladım. çok basitmiş lan, şok geçirmiştim anlayınca. akabinde aruz veznini bile anlattı. onu da anladım. valla bak, gerçi şimdi yine bilmiyorum. sayısalım berbat ötesi. ama orta 1'de çarpım tablosu bilenlerden biri olarak bana 10 kişilik grup vermişler ve onlara çarpım tablosunu öğretmiştim. gurur duyarım hala kendimle. o matematik hocası beni orta 3'ün matematik bütünlemsinde görünce küçük bir şok geçirdi ve yüzüme bile bakmadan kağıdı verip çekip gitmişti. ha, ben sayısaldan girdim üniversiteye. biyoloji çalıştım çünkü. öys'de 1,5 matematik neti yapmıştım. düşünün halimi. hani diyorlarya bu soruları ilkokul öğrencileri bile çözer, ben çözemem işte. bana o işin mantığını anlatmaları lazım. üniversitede de matematikleri ev arkadaşlarımın anlatması sayesinde geçtim. işin özünü anlayınca genetik, istatistik, araştırma deneme, kültür teknik ve ölçme bilgisi derslerini kolayca geçtim. çünkü formüllerin belirli bir mantığı vardır ve ezbere dayanmaz. eğer mantığını çözerseniz siz bile formülü buabilirsiniz. yabacı dil derseniz eğer hala bilmem. ortaokulda dilim almancaydı ve 80 kişilik sınıfta almanca öğrenmek imkansızdır. ben de almancıların sayesinde 3 sene geçtim. lisede ingilizceden başka dil yoktu ve hoca tahtaya çıkıp sadece ingilizce konuşurdu. sağolsun almanca, dilim almanca diye sürekli geçtim. ama üniversitede bakmıyorlar ağbi diline falan. ben hala i, you biliyorum sadece. herifin yüzünden tüm ingilizce derslerine girdim. günlerce ingilizce çalıştım ve geçtim. ezberden geçtim. başka türlü geçemezdim zaten. çünkü ingilizce formül değil ki çözesin. ama zamanla şarkılar, filmler ve bolca lost sayesinde biraz biraz anlar oldum. ama hala bilmiyorum, o ayrı. (ezber - idare eder)

dans desen kalas gibiyim sanırım. ama feci kol ve ellerimle feci yılan dansı yaparım. sanırım biraz üzerinde dursam dans edebilirim. emin değilim ama. bir keresinde babamın çalıştığı yere dansöz gelecekti ve gelmedi. yerine köçek çıkardılar. herif öyle bir kıvırıyordu ki hayran kaldım. ağzım açık izledim. daha sonra dansöz de izledim ve kesinlikle iyi dansözler büyüleyicidir. o bel kıvırmaları, hareketler falan enfes yapıyorlar. ama ben de esneğim. dedim ya, iyi basketbol oynarım. kıvrılıveririm çünkü içeri. osmanlı zamanı yaşasam büyük ihtimal köçek olurdum ve yeniçeriler ayaklandığında ilk benim evi basıp beni kaldırırlardı herhalde. ama kaldırılmaya göz yummazdım ha, alırım kılıcı, sokarım böğrüme, yine de tesim olmazdım arkadaş! bir fotoğrafım vardır benim, sahilde biraya uzanırım ama nasıl uzanmışsam o alkollü halimle, acayip bir poz çıkmış. kızın biri, bira için bu hareketi yaptıysam sen kim bilir yatakta neler yaparsın demişti. göstermiştim sonra. evet evet, köçekliğe yeteneğim olabilir bak. (dans - idare eder)

yeteneğin belki yakışıklılığındır demeyin sakın. aynaya baktığımda karşıdaki yüz hemen havlu atıyor yüzüme. o bile görmeye katlanamıyor. yani yakışıklılık bir yetenekse bir yeteneğim yok.

bir keresinde bir kız arkadaşım telefonda bana moralinin çok bozuk olduğunu söylemiş, akabinde tuvalete gittiğini üzerine basa basa belirtmişti. daha sonra garip sesler gelmeye başladı ve kendisini tahrik etmemi söyledi. bir anda kahkahalara boğuldum. aptal deyip telefonu kapattı. (telefonda seks - yeteneksizim)

şans oyunlarında bile yeteneksizim. iddaa konusunda bir arkadaşımla her gece çalışır ve maçları tek farklı olarak oynardık. inanın bana o tek farklar genelde 90. dakikada biterdi. olamaz öyle bir şey. yüzlerce lira kaybettim her seferinde. at yarışı oynardım eskiden ve olmuyordu ağbi. bir süpriz tutuyor, diğerleri olmuyor. en sonunda altılının altıncı ayağında yattım. aslında yazdığım at birinci gelmişti. ama birinci gelirken üzerinde jokeyi yoktu! sayısalda 2 sabit oynardım eskiden ve bir keresinde 2 sabitimi de tutturdum. maalesef sadece 6 kolon oynamıştım ve 6*4=24 sayısından hiçbirini yazmadığım için 3 bile tutturamadım. (şans oyunları - yeteneksizim)

oyunculuk demeyin sakın! bende sahne korkusu var!

sermet erkin'den küçükken bir kaç numara öğrendim. onlar da el çabukluğu işleri değil. klasik numaralar. bir ara kahvede çay dağıtırken bul karoyu al parayı olayının sırrını öğrenmiş ve çalışarak işi ilerletmiştim. tatmin olunca insanın yapası gelmiyor ve unuttum. zevkli bir numaraydı. sanırım el çabukluğuna iyi çalışırsan belki iyi bir sihirbaz olabilirim. zevkli iş aynı zamanda. (el çabukluğu - idare eder)

ama dostum gerçek yeteneğim başka benim. geçen yine makasımla göz göze geldim. budama makasımla. aldım elime ve gittim çit budadım. şakır şakır hemde. inanamazsınız, bir berber bile benim gibi biçemez o liküstrümleri, leylandileri, içi yeşil dışı sarı taflanları. sonra gittim elma budadım. akabinde vişne ve kiraza daldım. biraz sonra güller geliverdi önüme. onları budadım. asmaya da elimi atacaktım ama şu an mevsime değil. yazık ederdim. benim gibi budama yapan azdır be. çünkü başkalarına nasıl yapılacağını gösteriyorum ve beceremiyorlar. ben beceriyorum lan, öyle böyle değil. felaket fındık ocağı temizlerim. özüm köylü nasıl olsa, elbet bu yetenek doğuştan olsa gerek. yoksa imkanı var mı böyle bir şeyin! askerde de zaten taburun bahçıvanı olmuştum. ektiğim tüm çimler çıktı, tüm ağaçlar tuttu. tutmayacağını iddia ettikleri bile tuttu! ha, askerde iyi nişancı olduğumu da keşfettim. 100 metrede üçte üç. ama gece atışları dokuzda sıfır. 25 metreyi bile vuramadım. sanırım gece görüş problemim var. varsın olsun, 100 metrem süper :)

işin sonuna geleyim. sevgili istanbul'da villası olan okurlarım. evlerinizin çitleri itana ile temizlenir, meyve ağaçları budanır, yetiştiricilik konusunda bilgi verilir. ciddiyim bak. çünkü ben doğuştan ve okuyarak ziraat mühendisi oldum. bu işte para varsa, şimdi yaptığım işten bıktığımdan dolayı budama işine başlayabilirim. ücrette anlaşırız. mail adresim aşağıda, ulaşın bana. muhabbet bedava. çalışırken çay yerine bira verirseniz makbule geçer. valla bak...

2 yorum:

bossa nova dedi ki...

ay cidden yeteneksiz...
En azından ev işlerinde hamarat olman gerek artık bunca şeyden sonra.

gerisi önemli değil... dedi ki...

hah ha, ben ortalama bir insanım.

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.