heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

19 Şubat 2009 Perşembe

nazi liderleri

hermann goering:

birinci dünya savaşı'nda hava kuvvetlerinin yıldızlarından birisidir. 22 tane düşman savaş uçağını düşürmüş ve birinci sınıf şeref madalyası almıştır. hitler'in ilk sadık müttefiklerinden birisidir. 1928'de parlamentoya seçilmiş, 1932'de parlamentonun başkanı olmuştur. 1937-1942 arası alman ekonomisinin tartışmasız hakimidir. 1939'da ise hitler'in halefi seçilir. 1940'da çok ender verilen bir nişana, büyük almanya mareşalleğine yükseltilmiştir.

merhametsiz bir insan olan goering'in ilk yaptığı iş, 1932'de çağdaş alman hava kuvvetlerini kurmaktır. o olmasaydı, gerçekten öyle bir hava kuvvetleri kurulamazdı. ama en sonunda eriştiği bu gücün tutsağı olur. çok geçmeden nişanlar, değerli taşlar ve antikaların içinde, sofraların değişmez kişisidir.

kendisi kıyafetlerine çok dikkat eder, ava gittiği zamanlar töton şövalyeleri gibi giyinirmiş, görev başında ise özensizdir. kuvetli kokular sürer, parmaklarını yüzüklerle süslermiş.

savaşın başlamasında ise partili arkadaşları kadar hevesli değildir. zaten savaşın olmaması için çabalamıştır. zaten bunun nedeni savaş başlayınca hemen anlaşılır. çünkü çok beceriksiz bir kişidir. dunkerque kuşatmasında orduyu durdurmaktan(ingilizleri havadan mahvedeceğine dair hitler'e güvence vermiştir), ingiltere'ye yapılan büyük hava taarruzlarının başarısızlığından, stalingrad'a savaşan orduyu havadan besleyeceğine dair sözünü yerine getirememesinden o sorumludur.

guderian onun hava kuvvetleri namına hiçbir şey bilmediğini, üstelik karacıların işine de karıştığını, koyu bir cehalet ile hareket edip, kendini beğenmişin biri olduğunu yazar. en sonunda hitler bile onun bu bilgisizliğine dayanamaz ve bir toplantıda şöyle der;

"goering! hava kuvvetleri hiçbir şey yapmıyor. artık bağımsız bir kuvvet olmaya layık değilsin. bu sizin hatanız. siz tembelsiniz."

şişman mareşal bu sözleri duyunca ağlamaya başlamış. karşılık verecek hali yoktur. çünkü savaş boyunca fransa harekatı dışında yaptığı tek bir olumlu bir iş bile yoktur. orada da hava kuvvetleri karacıların emrindedir. karacıların istediği yerleri bombalamaktadır. ama kendi başına buyruk olunca felaketleri ardı ardına gelir.

bu başarısızlıklarına rağmen parti içindeki ağırlığından dolayı hitler onu görevinden alamaz. hitler'in kendisi hakkındaki sözlerinden sonra protesto amaçlı tüm nişanlarını ve gösterişli kıyafetlerini çıkarır, sade giyinmeye başlar. hatta er şapkası takar. toplantılara icaben katılır. hitler'e söz söylemeye korkan biridir.

savaştan sonra batılılar tarafından nunberg'de yargılanan en yüksek rütbeli nazi lideridir. asılmadan bir gece önce siyanürle intihar eder. sanırım böyle bir durumda her alman subayının isteği olan kurşuna dizilmek yerine asılmak ona ağır gelmiş ve intiharı seçmiştir.


heinrich himmler:

töton şövalyesi efsaneleri ile büyümüş olan ve roma'nın almanları hristiyanlaştırmak için kullandıkları en büyük yalanlarından biri olan "isa aslında bir töton prensiydi" masalına bile inanan, ziraat mühendisi olması sebebiyle almanların kanını soylu alman topraklarından aldığına inan cani pisliktir. hitler'in öğrencilerinden olan himmler aynı zamanda ss ulusal önderidir. nazik görünmek için büyük çaba harcayan, goering'in aksine oldukça sade ve gösterişsiz giyinen biridir.

alman halkını nasyonel sosyalizme göre eğitme çalışmaları sonucunda toplama kamplarını kuran kişi olmuştur. ırksal temelli düşünceleri onu yahudi soykırımı gibi çok büyük suçlara yönetmiştir. hayalperest bir insandır. stalingrad bozgunundan aylar sonra bile, alman orduları geri çekilirken, hala daha urallara kadar rusya'nın alman kolonisi haline getirileceğine inanıyordur. bu devrede kendisine urallara kadar yerleştirilecek alman köylüsünü bulmanın imkansızlığı anlatıldığında tüm köylüleri zorla sürmekten bahsetmiştir.

toplama kamplarında olanları halktan ve genelkurmay'dan büyük bir ustalıkla gizlemiştir. bir çok alman generali burada yapılanları ancak savaş sonrası, hapishanelerde öğrenmişlerdir.
bu ziraat mühendisi kişi ordu yönetmeye de hevesliydi. önce eğitim ordusunun komutanlığını eline alır. ardından bir ordular grubunu komuta eder. ancak hep büyük felaketlere neden olmuştur. 1945 de vistül ordular grubu komutanıyken verdiği kararların hepsi korkunun neticesindedir. ama her şeye rağmen hitler ona güvenmiştir. o ise hitler'in yanında daima kafasını öne eğmiş ve sesini çıkarmamıştır.

en önemli başarısı ss örgütünü kurmasıdır. ss'ler ilk önce hitler'in kişisel koruması olarak kurulmuş, sadece iyi eğitilmemiş halktan değil, partinin çıkarları doğrultusunda askerlerin içinden de asker alarak gelişmiştir. toplama kamplarından ss'ler sorumludur. bu yüzden ss'ler ikiye ayrılmış, waffen ss silahlı, allgemeine ss ise genel ss örgütü haline gelmiştir. savaş devam ettikçe waffen ss sürekli büyümüş ve alacak eleman bulamayınca kara kuvvetlerinden eleman almaya yönelmiştir. böylece parti muhafızlığı görevinden de uzaklaşmış oluyorlardı. akabinde kara kuvvetleri ile waffen ss arasında sürtüşmeler de başlamıştır.

himmler'in ss leri genişletmekteki amacı ise kara kuvvetlerini yoketmektir. çünkü naziler orduya güvenmiyor, kendilerine karşı harekete geçebileceklerini düşünüyorlardır. bunun neticesinde waffen ss'ler 35 tümene kadar çıkmıştır. aralarında türklerin de bulunduğu, fransız, norveç, hollanda, belçika, macar, boşnak, romen, rus ss tümenleri de kurulmuştur. ancak hitler'in müthiş kuşkuculuğu neticesinde waffen ss'ler 1945 martında kolbağlarını kaybetmişlerdir. allgemeine ss'ler ise hiçbir zaman ideal bir yapıya kavuşamamış, varşova isyanında sefilleri oynamışlardır.

savaşın kaybedileceğini anladığında hitler'den habersiz barış görüşmelerine başlamış ve hitler'i resmen delirtmiştir. müttefiklerden yüz bulamayınca bir süre kaçak hayatı yaşamış, vatanı bavyera'ya kaçarken ingilizlere esir düşmüştür. intiharı alçakça bir iş sayıp ss'lerde yasaklamasına rağmen kendisi siyanürle intihar etmiştir. böylece işleri suçlardan mahkemede yargılanamamıştır. kendisi ile beraber bir çok gizi de beraberinde götürmüştür.

başka bir rivayete göre onun benzeri intihar etmiştir. himmler ise avusturya'da yaşamıştır. yine ingilizlerin onu döverek öldürdüğü yönünde de rivayetler vardır.

paul joseph goebbles:

ayağından sakat olduğu için birinci dünya savaşında savaşmayan, 1928'de parlamentoya seçilen goebbles, hitler'in yakın çevresindeki en becerikli adamlardan birisidir. berlin yöneticisi, halkı aydınlatma ve propaganda bakanıdır. çok usta bir hatip ve büyük bir komünist düşmanıdır. seçimlerde, berlin'de komünistlere karşı nazi oylarını artırmak için çok çalışmış ve bunu başarmıştır. herhalde hitler hariç her şeye düşman olan bu kişinin kiliseye, yahudilere, aileye ve öğretmenlere de düşmanlığı vardır. 1938 kasımında kristal gece katliamından sorumlu olmuştur. goebbles de hitler'in yanında süt dökmüş kediye dönen kişilerdendir. hitler'e karşı korkuyla karışık büyük bir sevgiyle, taparcasına bağlıdır. hitler'in telkin gücü goebbles kadar hiç kimsede etkili olamamıştır. usta bir hatip olduğu halde hitler'in yanında konuşamazmış bile. patronunun isteklerini yerine getirmede neredeyse bir dahidir.

hitler'in intiharının ardından partinin başına geçmiştir. ama herkesin bildiği gibi bu fazla uzun sürmemiş, önce çocuklarını zehirlemiş, akabinde frau goebbles ve kendisini öldürmüştür.


martin bormann:

nazilerin en bilinmeyen yöneticilerinden birisidir. çiftçidir. birinci dünya savaşında sahra topçusudur. savaştan sonra gizli bir örgüte girmiş, 1924'de bu örgütü ifşa eden ilkokul öğretmenini öldürmüştür.
nazilere katıldığında hızla yükselmiş, hem hitler'in, hemde hess'in özel sekreteri yani yardımcısı olmuştur. hitler'e kartal yuvası fikrini veren odur.

acımasızlığı himmler'le yarışır düzeydedir. kalın yapılı, huysuz, kendini beğenmiş bir tiptir. ordudan her zaman nefret etmiştir. orduyu zayıflatmak için subayları birbirine düşürmeye çabalamış ve halkın ordudan nefret etmesi için elinden geleni yapmıştır. şu unutulmamalı. gerçekten bir ordu-millet varsa bu almanlardır. prusya geleneği bunu gerektirir. partiyi, dolayısıyla hitler'i kontrol etmek için kendisiyle anlaşamayan herkesi hitler'in yanından uzaklaştırmış, partinin bölge yöneticilerinin hitler'le görüşmesini yasaklamış, böylece hitler'in almanya'daki gerçekleri görmesini sürekli engellemiştir. hitler'in akıl hocasıdır.

işin ilginci hitler intihar ettikten sonra sığınaktan ayrılmış ve bir daha bulunamamıştır. uzun bir süre güney amerika'ya kaçtığı düşünülmüştür. ancak berlin'de 1972 de bir tren istasyonu yapılırken iki tane gömülmemiş ceset bulunmuş, yapılan dna incelemesinde bunların bormann ve hitler'in özel doktoruna ait olduğu anlaşılmıştır. siyanür içerek intihar etmiştir. nürnberg'de gıyabında yargılanmış ve idama mahkum olmuştur. 1973'de de batı almanya onu ölü kabul etmiştir.

kaynak: heinz guderian'ın anıları, liddell hart

5 yorum:

aşkın dedi ki...

Halen daha Türkiye ile olan anlaşmalarını bilmiyoruz.Bir anlaşma vardır elbet, Yunanistan ve koskoca Rusya işgal edilip Türkiye pas geçildiğine göre.
Bu İsmet İnönü'de var bir keramet, nice belgeler gün ışığına çıktı o dönemden ses yok.

gerisi önemli değil... dedi ki...

krom satışları biliniyor ama. hatta savaşın uzama nedenlerinden biri olarak bu satış gösterilir. karşılığında alınan altınların ne altını olduğu tahmin edilebilir. o dönem ülkeye gelen nazi altınlarının ankara da, halka göstermek için sokak sokak dolaştırıldığı da biliniyor.

rommel mısır a doğru ilerlerken türkiye den bir cephe açılma çabası da bilinir. alman destekli türkler suriye üzerinden geçip yeni bir kanal harekatı düzenlenecekmiş. ama ismet paşa nın savaşa girmeme çabası başarı sonuç verir. 1930 lardan beri inönü ülkeyi zaten nazilere bağımlı hale getirmiştir. hatta italya ve almanya modellerini inceleyen partililerin 3 lü yönetim istediği, ülkeyi partileştirmeye çalışıp bir faşist konsey kurma çabaları da bilinir. m.kemal bunları öğrenince inönü dahil bunların hepsini sopayla kovalamıştır. ama erken ölümü ve inönü nün hemen iktidarı ele alması bu faşizan uygulamaların önüne geçemedi. bayar hepi topu 1 yıl başbakanlık yaptı. hatta partinin 6 okunun anayasaya sokulması da inönü marifetidir. buna rağmen naziler gibi parti bayrağı ülke bayrağı olmadı. tam bir faşist idareye geçilmedi. inönü, refik saydam ve şükrü saraçoğlu trivirumu vardır. saydam yaşasaydı nolurdu bilinmez elbet. saraçoğlu o kadar becerikli çıkmadı sanırım.

aşkın dedi ki...

Çok teşekkürler.
''hatta partinin 6 okunun anayasaya sokulması da inönü marifetidir''
Bu da sarsıcı bir durum.

gerisi önemli değil... dedi ki...

bişey değil ;)

Adsız dedi ki...

Your blog keeps getting better and better! Your older articles are not as good as newer ones you have a lot more creativity and originality now keep it up!

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.