heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

14 Ağustos 2009 Cuma

ayrıntıladım - 5



1998 fransa dünya kupasında iran-abd maçını herkes bilir. işte o maçta abd'ye gol atan iranlı futbolcular hamid estili ve mehdi mahdavikia cenneti garantilemiştir! üstelik kan yerine ter dökmüşleridir.

osmanlı zamanı misyonerlik çalışmalarına en çok rum ortodosk ve gregoryan ermeni patrikleri karşı çıkmıştır. ermeniler mezhepleri yüzünden kendi aralarında savaşmışlardır. gregoryan ermeni ile katolik ermeni, müslümandan nefret ettiğinden daha fazla diğerinden nefret edermiş.

şu eskiden yayınlanan torun, baba, dede, dedenin dedesinin dedesinin geçtiği permatik reklamında geçen ilk cümle ilginç. "erkek cesurdur, permatik kullanır." torun söylüyor bu lafı ve permatik kullanmanın nasıl cesaret isteyen bir iş olduğunu anlatıyor! permatik kullanmak gerçekten cesaret ister. permatikle boğazı veya başka bir bölgeyi kesmek içten bile değildir.permatik kullanmak göt ister!

vakti zamanında hasan çavuşun osuruğu yeniçeri ocağına girmek için sınavda kullanılırmış. bir kül yığınının üstüne osurtulan hasan çavuş, kül kenarlara dağılırsa ibne, dağılmazsa erkek adledilip ocağa öyle alınırmış.

ahlak toplumdam topluma, hatta kişiden kişiye göre değişen bir kavramdır. bu yüzden; kendi inandığı veya toplum inandığı için inanmak zorunda kaldığı dinin kurallarına uyan bir kişi, kendi gibi düşünenleri ahlaklı, diğerlerini ahlaksız diye nitelendiremez/nitelendirmemelidir.

"voltaire in sözünü tersine çevirerek diyorum ki, eğer tanrı gerçekten varsa, onu yok etmek gerekir." bakunin

küçük, küçücük bir çocukken bir ustam şöyle demişti;

"bak, bu adamın anlattıklarına sakın inanma. çünkü sürekli siken hiç sikmiyormuş gibi davranır. yaptığı icraatları anlatmaz. ama hiç sikmeyen sürekli sikiyormuş gibi yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatır. sen sen ol, yaptıklarını anlatma!"

"peki usta!"

"hadi sen git kalıpları yıka şimdi."

boş bir telefon konuşması;

"şu an üstünde ne var sevgilim?"
"necmi var. seni terk ettim!"

müslümanlar günde 5 defa müslüman olduklarını cümle aleme ilan ediyorlar. cumaları ve bayramları namaza gidiyorlar. oruç tutuyorlar, hayvan kesiyorlar. tüm bunları milletin gözüne gözüne sokuyorlar. ateistler ise hiçbir şey yapmıyor. kendi kendilerine takılıyor. siz hiç ezan okunurken "tanrı yoktur, gitmeyin camiye, gelin içelim" diyen kişi duydunuz mu?!!

"hepimiz ermeniyiz" dediklerinde bazıları çıldırmıştı. oysa bu lafı diyenler ermeni olmayacaklarını biliyorlardı. zaten bu insanlar doğuştan gelen kimliklere inanmıyorlar. yapılan sadece empatiydi. acıyı paylaşmaktı.

"sadece aptallar sonsuza kadar mutlu yaşar." nietzsche

piyanist şantörlük, aşk yüzünden ağır abi olamamış müzisyenlerin, kendilerini orglara vermeleriyle geçirdikleri evrim sonucu olan durumudur.

ateşi, suyu ve havayı satamayacağınız gibi toprağı da satamazsınız. ateş, hava, su ve toprak canlıların ortak malıdır. bunları sahiplenmek ise alın teri değil, hırsızlıktır.

türk, kendi düşmanını kendi seçer!

gnostik, gözlemle elde edilen bilgiden çok akıl ve sezgi yoluyla elde edilen bilgiye önem veren ve tüm dünyadaki insanların eşit olduğu (yani sosyal statülerin hiçbiri yok) inancına inanan kişidir.

mutasarrıflıklar, ilçeyle il arasındaki yerleşim birimidir. cumhuriyetle beraber çoğu il olmuştur. küçük şehirlerimizin hepsi mutasarrıflıktan dönme olduğu için şehire pek benzemezler.

türkiye üzerinde oynanan oyunlar şunlardır; çayda çıra, horon, halay, zeybek, vs vs..

the passion of the christ'de, görüp görebileceğiniz en iğrenç kırbaçlama sahnesi vardır. erol taş'ın kırbaçlama sahneleri bunun yanında sevgililer günü hediyesi gibi kalır.

sezen aksu şarkılarıyla büyüyen bir kız çocuğu var ya işte. ona yazıklar olsun! o ki ömrü boyunca hüzünlü melodileri dilinden düşürmeyecek. geçmişin ve geleceğin tüm hüznünü içinde taşıyacak. çatkıdı çatkıdı oynayacak. kendisi bizim yolumuzdan gitmemiştir. sezen aksu'nun yolundan gitmiştir. şart olsun ki sırtında odunlar taşıyarak insanlık tarafından cezalandırılacaktır!

derin devlettin sağlam kaynaklarından alınan istihbarata göre 2150 yılında büyük bir uzaylı saldırısı ülkemiz üzerinde yoğunlaşacak. işte bunun için polat alemdar ve tayfası derin dondurucuda dondurulur ve bu tarihte buzları otomatikman çözülür. buz altında iken tüm gelecek silahlarını nasıl kullanacakları, geleceğin rajonu beyinlerine nakşedilir. ama işler hiçte beklendiği gitmez. artık dünya büyük bir konfederasyon olmuş ve tüm dünya türk olacağına, tüm dünya eskimo olmuştur. kendilerine misafirliğe gelen uzaylılara üşümemeleri için hanımlarını sunan bu sapık halka acaba polat alemdar ve tayfası napacaktır?! türk milleti bir daha vücut bulacak mı?! emperyalist süper uzaylıar dünyadan defedilebilecek mi?!

tanrı biz kullarına dert olarak kendisini vermiştir. şuna bakma, bunu yeme, ona dokunma. stres, stres, stres!!!...

plug in baby'yi dikkatli dinlerseniz matt belamy'nin nefes alışlarını son derece net bir şekilde dinlersiniz. hatta sadece o nefes almalara odaklanın, harbi güzel gidiyor.

3 yorum:

Pein dedi ki...

güzelll )
izlenecek bir blog daha ^^

gerisi önemli değil... dedi ki...

çok saolunnn ;)

Adsız dedi ki...

NE YANİ ARTİSTLİKLİ BİLGİLİ GÖRÜNÜP BİLGİSİZLİK Mİ??? HİÇ BİRŞEY GÖRÜNÜŞTE DEĞİLDİR DERİNLERE İNİN BİRAZ SIR ORADA...

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.