heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

18 Ağustos 2010 Çarşamba

hacıvat ile karagöz

kış gecelerinin ramazan eğlencelerinden birisi olan karagöz ve hacıvat'ın karagöz'ü batı trakyalı bir demirci ustasıdır. orhan gazi bursa'yı alınca şehre gelir, emriyle inşa edilmekte olan ulu caminin bağlantı demirlerini yapmaya başlar. caminin ustabaşısı olan hacı ivaz(hacıvat) ile karagöz arasında bir süre sonra karşılıklı atılmalar başlar. diğer işçiler de işi bırakıp onları izlemeye başlayınca camii inşaatı durma noktasına gelir. orhan gazi durumu öğrenince karagöz'ün boynunu vurdurtur. gözü korkan hacıvat hacca gitmek üzere yola çıktığında yolda eşkiyalar tarafından öldürülür. en sonunda yaptığından pişmanlık duyan orhan gazi ikisinin de ölümüne üzülür ve ikili arasında geçen konuşmaları şeyh küsteri adlı birisinin bildiğini öğrenir. şeyhde aydınlatılmış bir perdeye ikisini yansıtarak konuşmaları eğlenceli söyleşilerine tekrar devam eder.

ben küçükken tv'de hacivat ile karagöz'ü gördüğümde korkardım. bir defa tipleri beni korkuturdu, sonrada konuşmaları. vıy vıy vıy, bıy bıy bıy ne lan...

aslında hacivat ile karagöz'ün yukarıda anlattığım hikayesinin masal olduğu bilinir. gerçeğinde durum başkadır. yavuz sultan selim, mısır'ı aldığında kahire'de gösterilen gölge oyunlarını çok beğenir ve oğlu süleyman'ı eğlendirmek için iki ustayı istanbul'a getirir. ustarın halka da gösterilerde bulunması sonucu ünleri hızla yayılır ve hikayesi uydurulur. içine kürt, arap, boşnak, yahudi, çerkez vb. bir sürü karakter katılarak herkesin dikkatini çekmeyi başarır. öldürüldükleri doğru değildir, çünkü zaten yaşamamışlardır.
daha ilginç olan durum ise oynanan oyundur. bir ingiliz seyyah, kanuni zamanında istanbul'a geldiğinde bu oyunu görür ve oldukça ürker. çünkü oyunda hacıvat ile karagöz'ün penisleri de vardır ve birbirlerine küfredip duruyorlardır. üstelik bu oyunu çocuklar da izlemektedir.

oyundan küfrün ve edebsizliğin(!) kaldırılması abdülhamid'in eseridir. babası abdulmecid zamanından beri ingilizlerin püriten ahlakını benimseyen osmanlı üst yönetimi, bu ahlak uyarınca bu tür şeyleri yasaklar, eşcinsellik ayıplanmaya başlanır, hatta nasrettin hoca'nın ayıp fıkraları bile temizlenir.
şebnem dönmez'in kasıntı oyunculuğu ile biraz gölgelense bile ezel akay'ın hacıvat ve karagöz neden öldürüldü adlı filmi çok iyinin de ötesinde bir mükemmelikte. sahne, şu, bu çok hazırlanmış, ayşen gruda'dan haluk bilginer'e kadar hemen her oyuncu müthiş oynamış. senaryo çok iyi bir defa. senaryo içindeki hikayeler müthiş. türklerin müslümanlığa geçişi çok güzel anlatılmış. devlete gelir sağlamak için pervane'nin anlattığı rüşvet hikayesi, hacıvat'ın kendini kurtarmak için kıvırmaları falan, gerçekten bence müthiş bir filmdi.

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Harikadır...

gerisi önemli değil... dedi ki...

bence de...

Unknown dedi ki...

Bana bir karagöz lazım.

gerisi önemli değil... dedi ki...

bulursun umarım :)

Serdar Yıldırım dedi ki...

KARAGÖZ İLE HACİVAT: KARAGÖZ AŞIK
Genç Karagöz Bursa sokaklarında elinde bir demet ısırgan otuyla hızlı adımlarla yürürken, Hacivat'la karşılaşır. Hacivat sorar:
" Hayrola Karagözüm, bu ne acele? Sanki peşinden köpek kovalıyor. "
Karagöz: " Sus Hacivat! Köpek beni niye kovalasın? O ancak senin gibileri kovalar. "
Hacivat: " Hemen kızma Karagözüm, lafın gelişi öyle dedim. Hızlı hızlı nereye böyle? "
Karagöz: " Hı.. "
Hacivat: " Hızlı hızlı nereye böyle? Yani nereye yetişeceksin? "
Karagöz: " Şey, yavuklumla buluşacağım da. "
Hacivat: " Yavuklun mu? Senin yavuklun mu var? "
Karagöz: " Var tabi, neden olmasın? Ben sevemez miyim yani? "
Hacivat: " Tabi seversin, yavuklun da olur. O elindeki nedir? Isırgan otu mu? "
Karagöz: " He ya ısırgan otu. Yavukluma verecektim "
Hacivat: " Olur mu Karagözüm, hiç insan sevdiğine ısırgan otu verir miymiş? "
Karagöz: " Ee o zaman ne verir?
Hacivat: " Karanfil verir. "
Karagöz: " Kara fil mi? Afrika mı burası? Fil ne arar? "
Hacivat: " Karanfil dedim Karagözüm. Bir tür çiçek. "
Karagöz: " Çilek bulunmaz şimdi, mevsimi değil. "
Hacivat: " Çilek değil, çiçek dedim. Her neyse sen iyisi kırmızı gül götür. "
Karagöz: " Hı.. "
Hacivat: " Kırmızı gül, kırmızı gül. "
Karagöz: " Kırmızı tül mü? Perdelik tüllerden mi? "
Hacivat: " Dur Karagözüm, ne perdesi ne tülü. Kırmızı gül dedim. "
Karagöz: " Kırmızı kül mü? Amma yaptın Hacivat, külün kırmızısı mı olurmuş? "
Hacivat: " Yine yanlış anladın. Peki o zaman senin dilinle konuşalım. Ya nesi olur? "
Karagöz: " Sen de ne cahilsin Hacivat. Külün rengi kül rengi olur. Bilmiyorsan öğren. "
Karagöz'ün yanlış anlamaları karşısında sinirlenen Hacivat ne kadar hırslandığını Karagöz'e fark ettirmemeye çalışır. Kuruyan dili damağında zorlukla döner:
" Tamam Karagözüm, yavukluna ne istersen götür. Isırgan götür, sarımsak götür, soğan götür. "
Hacivat, ister ıspanak götür, ister pırasa götür, diye söylenerek uzaklaşır gider. Hacivat'ın arkasından bakakalan Karagöz çabucak aklını toplar. Kendini daha sağlıklı düşünmeye zorlar:
" Hacivat'ın her dediğini ısırganın yanında yavukluma hediye etsem iyi olacak. Şimdi ben sarımsak, soğan, ıspanak, pırasa nerede bulurum? "
Karagöz aradıklarını komşuların yardımıyla tamamlar. Hepsini bir sepete koyarak yavuklusuna verir. Karagöz'ün yavuklusu genç kız hediyelerden dolayısıyla memnun olur. Bu genç kız Karagöz'ün oğlu Yaşar'ın annesidir.

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.