heyy!!! heyecanlı mısın?!

korkma, okudukça geçer!

18 Mayıs 2011 Çarşamba

yeterli düzeye erişmiş herhangi bir teknoloji, büyüden ayırt edilemez

richard dawkins'in tanrı yanılgısı adlı kitabında geçer;

büyük okyanus adalarındaki yerliler, adalarına ayak basan beyaz adamın son teknolojisinden etkilenmişlerdir. ama etkilendikleri daha müthiş bir durum vardı. beyaz adam, bozulan, kırılan, dökülen aletlerini tamir etmezdi. ama ellerinde sürekli yeni aletler vardı. yerliler bu aletlerin hiç birini beyazların üretmediğini fark etmişlerdi. üstelik beyazlar onlara göre faydalı bir tane bile iş yapmıyordu. bir masanın arkasında oturup kağıt karıştırıyorlardı. bu yüzden yerliler bu aletlerin doğaüstü bir kaynaktan geldiğini anlamakta gecikmediler!

beyazlar ise yerli halkı kendileri gibi giydiriyorlar ve uygun adım yürütüyorlardı. bazen de garip sesler çıkarıyorlardı. bu ayinleri esnasında yerliler, aletlerin gizemini tesadüfen buldular. beyazlar, kargolar için tanrılarına dua ediyorlardı ve tanrıları onlar için bu aletleri kargoya verip yolluyordu! şöyle düşündüler. "eğer biz de aynı kıyafetleri giyip, aynı duaları edersek, bize de aynı aletler gelir."

ve bu salgın tek bir yerde çıkmadı. okyanus adalarında onlarca kargo kültü(tapımını), birden bire ortaya çıktı. nerdeyse hepsi birinden bağımsız ve bağlantısızdı. hemen hepsi, vahiy günü bir mesihin kendilerine bu kargolardan biriyle geleceğini düşünüyordu.

bu kültlerin en meşhuru vanutu adasında ortaya çıkmış ve günümüzde de hala inananı devam ediyormuş. john frum adlı bir mesih figürü var ve 1940'ın hemen öncesinde ortaya çıkmış. frum'un yaşayıp yaşamadığı da belli değil aslında. ama efsanedeki tanıma göre(70 yıllık efsane!) bu adam tiz sesli, kısa boylu, kır saçlı ve parlak düğmeleri olan bir palto giyer. tuhaf kehanetleri vardır ve yerli halkı misyonerlere karşı düşman etmekle uğraşır. ortadan kaybolduktan sonra dünyaya ikinci kez geleceğini ve yanında cömert bir kargo getireceğini belirtir. bu kişinin bir vahyi de vardır. buna göre büyük bir felaket gelecektir. dağlar dümdüz olacak, vadiler dolacaktır. yaşlılar tekrar zindeliklerine kavuşacak, hastalıklar yok olacak, beyaz adamlar dönmemek üzere gidecek ve yerlilerin her istediklerini alabilecekleri büyük bir kargo gelecektir. üstelik frum tekrar geldğinde üzerinde hindistan cevizi olan bir para ile geleceğini de belirtmiştir.

bu yüzden ada halkı çalışmayı kesti ve ellerindeki tüm beyaz adam parasını harcadılar. bu yüzden ada ekonomisi batma noktasına geldi. bu seviyeden sonra kült biraz daha gelişti ve frum'un amerika'nın kralı olduğuna inanıldı. ama bu sefer amerikan askerleri adaya geldi. içlerinde siyah askerler de vardı ve bu askerler, beyazlar gibi kargodan faydalanıyorlardı! bu durum yerliler tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. artık frum'un gelişi yakındı. bu kültün liderlerinden birisi frum'un amerika'dan uçakla geleceğini söyledi ve yerliler büyük bir hevesle adanın ortasında küçük bir havaalanı yaptılar. üstelik bambudan kontrol kulesi bile inşa ettiler ve kuledeki yerliler kendilerine tahtadan kulaklıklar bile imal ettiler. daha da ilginci ise frum'un uçağı buraya insin diye sahte uçaklar bile yapmışlardı.

bu kültü 1950'lerde inceleyen kişiler ise daha ilginç noktalara ulaştı. bir kadın, frum ile radyodan konuştuğunu söylüyordu. ona vahiy geliyordu(bir nevi peygamberlik iddiası). ona göre frum beyazdı ve uzun boyluydu! oysa işin başlangıcında frum kısa boyluydu. tipi bile bu kadar kısa sürede değişmişti.

frum'un gelişi 15 şubata tarihlendirildiği için her yılın 15 şubatında büyük dini ayinler yapmayı da ihmal etmiyorlardı.

ama esas bomba kraliçe ile prens philip'in 1974'de adaya gelişiyle patladı. prens philip daha sonra ilahlaştırılıp frum benzeri bir kültün doğmasına daha neden oldu! çünkü prens, tüylü bir şapka takmıştır! kraliçeden de daha gösterişlidir ve parlak giyisileri içinde ilahlaştırılması son derece normaldir!

bunların hepsini alın ve ortadoğu dinlerine uyarlayın. göreceksiniz ki aralarında hiç bir fark yoktur. dinlerin nasıl birden bire doğduğunu bu sayede kolayca çözebilirsiniz.

3 yorum:

mefisto dedi ki...

o değil de, sebatlarına hayran kaldım resmen.

gerisi önemli değil... dedi ki...

yapacak başka işleri yok ki, vay be, ne güzel hayat, uygun adım hariç :)

Adsız dedi ki...

aynı söz the box filminde de geçiyor,tavsiye ederim.

Related Posts with Thumbnails

...

ilet:

ytravisbickle@hotmail.com

Sayfalar

telif falan istemiyorum, iyi eğlenceler... Blogger tarafından desteklenmektedir.